Quantcast
Channel: Bi Kot Bi Tişört
Viewing all 292 articles
Browse latest View live

Kırmızı Halı: MTV Video Music Awards 2015

$
0
0
Ohh Miley gazabını "Kırmızı Halı: MTV Video Music Awards 2015 / Miley Cyrus" yazısıyla atlattığımıza göre geri kalan herkese geçebiliriz. Daha önce de dediğim gibi sahne performanslarından değil, kırmızı halı kıyafetlerinden bahsedeceğim için "ay şunun sahnesindeki elbise şöyleydi, bu böyleydi" demeyin. Evden çıkıp gelirken ne giymişler ben onunla ilgileniyorum. İlgilenmez olaydım. İnsanı popüler kültüre düşman eder bunlar. Ben ki bu kadar magazin aşığıyım, beni bile illallah ettirdiler sahtelikleriyle ve samimiyetsizlikleriyle. 

Rüküş ve kalitesiz ötesi bir kırmızı halıya hazır mısınız? Ben hiç değilim ama başlıyoruz...



Balmain

Kim Kardashian ile başlamazsam olmaz, kadın göktaşı gibi katıldığı için görmemek ve dikkat etmemek mümkün değil. Hamileliğinin ortalarında olsa da ilk seferindeki gibi genişledikçe genişlemeye devam ediyor. Kapı gibi Kanye'yi bile kapatmış önünde durunca, ay ben şokkk! Adamı eziyodur da bu yatakta falan tövbee. Ben Balmain'in tasarımcısı olsam bu kıyafet için 3 tuvalet parası isterdim. Ama aile olarak marka ile kanka olup her şeye bedava çöktükleri için ayrıca sinir oluyorum. Kanye'nin boklu dereye soğuması için karpuz bırakacakmış gibi sıvadığı paçalarını ise görmemiş olmayı dilerdim....


Balmain

Her geçen gün insanı şoklardan şoklara sürükleyen Kylie Jenner ile devam edelim. Madem o küçük Kim Kardashian olmak istiyor, biz de onu ablasıyla kıyaslarız... Daha 18'inde dün girmiş kız der misin sen şuna bakıp? Ben demem... Elbisesi, fiziği ile ilgili hiçbir sorunum yok ama o makyaj, estetikler, peruk olduğu bariz olan bir saç için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.. Kendall'ın bebeksiliğini çekemediği için bu kadar abattığını düşünüyorum Kylie'nin. Aman neyse banane, 5 yıl sonra zenci bile yaptırır bu tenini, o yüzden hiç kendimi yoramam. Dejenere pislikler, ben gidip tarhana çorbası falan yapmak istiyorum bunları gördükçe...


Ashish

Gelelim Taylor Swift'e... Sadece kıyafet yorumlayacağım dedim ama seneler önce Kanye ile atışıp bi ton kavga edip, ödülünü onun şarkısının sözleriyle kabul etmesi fln... Ne bileyim hep show, hep oyun da artık daha yutacağımız bir şeyler istiyorum, bunlar ortaokul piyesi gibi kalıyor. İki parçalık kıyafetini beğenmedim desem yalan olur. Seviyorum böyle abuk sabuk şeyleri. Tek parça elbise giydiğinde hep laf ederdim, şimdi değişik bi şey yapmış, fena da olmamış. Kahve tonları olmasa daha mı iyi olurdu diye düşünmeden de duramıyorum... İnek yalamış saçı ise bizimla değil....


Laburjoisie

Britney Spearsçakmış botoxları, çakmış estetikleri, yapmış sporunu gelmiş.. Daha bu kadına ne kadar şaşıracağım, ne kadar üzüleceğim allahım? Sen kendine üzül paçoz freud diyor da olabilirsiniz, haklısınız. Ama bu neee?? Kafayı tek bir poza sabitlemiş, memeler can çekişiyor. Seda Sayan'ın da dediği gibi: senin karının memeleri ağzımıza giriyordu be!! İşte bahsettiği tam olarak bu.. Bacaklar maşallah maradona... O boyalı saçlara diyeceğimi demiştim zaten.. Britneyciğime kafasını dik tutabildiği sağlıklı günler diliyor, buz patencisinden hallice tuvaletini pek sevemediğimi söyleyerek uğurluyorum...


Laburjoisie

Nicki Minaj ise Britney'in kıyafetinin hemen hemen aynısının uzunu ile çıkıyor karşımıza. Zaten tasarımcıları aynı iki elbisenin de... Şişmanlık düşmanı, sıskalık takıntılı görünmek istemem ama Nicki Minaj'ın "mal" varlığından ben korkuyorum artık. Götüne bi şeyler enjekte ettirdiği zaten bariz, e doğal olmayan bi görüntü için de istediğimi söylerim. O dananın da istediği bu zaten, konuşulmak. Öf istediğini vermeyeyim paçoza. Her törene daha da açarak, daha da ilgi çekmeye çalışmasından ben sıkıldım. Hele sahnede Miley'ye saldırması falan.. Oraların Lerzan Mutlu'su resmen. Hellloooo tatlım seni kimse sallamıyo kendine gel.


Calvin Klein

Hani bazen insan ne yaparsa yapsın, o an, o dönem bi modunu yakalayamaz ya, Selena Gomez de bence o dönemden geçiyor. Kendimden bildiğim için ses etmiyorum. Gayet düzgün kesimli bir Calvin Klein tuvalet ile başka zaman harika görünür ama o gün gün teyzesi gibi olmaktan kurtulamamış. O maşalı saçlarla zor zaten... Duruş, bakış her şeyi anlatıyor. "Bitse de gitsek" ve "ben burada ne arıyorum" döngüsü arasında sıkışmış kalmış. Başka zamanlardaki şık halleri hatrına pek bi şey söylemek istemiyorum, zamanla düzelir diye beklemekten başka umudum yok..


Alexandre Vauthier - Atelier Versace - Vera Wang

Dönemin en popüler modelini ise bir kaç kişi çok benzer tuvaletlerle giymişti. Hepsi birbirinden farklı tasarımcıların farklı tuvaletleri ama benim gözümde pencereli, kesikli siyah tuvalet... Hiçbiri kötü değil (evet Rita Ora'nınki bile güzel) ama hepsi de birbirinin aynı... Ciara coolluktan ölürken, FKA Twigs oldukça seksi görünüyor fındık kadar memeleriyle. Bi tek Rita Ora paçozu aşırı açılıp saçılmış o kadar, ona da alıştık artık...


Alexandre Vauthier

Aaa işte bak siyah bi tuvalet beğeniceksem bu kesinlikle Lily Alridge'inki olurdu. Açmaksa açmak kardeşim, o açmayacak da Nicki Minaj mı açacak?? Kız o kadar karizmatik bakıyor ki, olmayan ceketimi iliklemek istiyorum. Taylor'un kankası kontejyanından geceye katılsa da, benim için yeri hep ayrıdır melekler arasında. Bu modeli kaydedin, düğüne müğüne giderken giyersiniz. Damat tarafı sizi furabilir ama olsun, dursun klasörünüzde.. Ben de kaydedip iç geçirip geçirip "amaaan nereye giderken giycem ki sanki" diyerek silicem iki ay sonra..


Al işte Lily de kadın bunlar da... Amber Rose ve kankası Blac Chyna sözde aktivist bir tavır takınmışlar ve internette kendilerine edilen hakaretleri elbiselerine bastırıp gelimşler. Gerçekten bunun neresinde feminizm, neresinde bi başkaldırı var ben anlayamadım. Çırılçıplak soyunup poz verirken iyi, eski sevgilisinin yeni sevgilisine bi ton küfür ve hakaret ederken iyi, kendilerine bitch falan denince kötü... Hadi böyle bi şey yaptın böyle pazar boyası gibi yapma... Bu tür bi eylemi gerçekleştirirken bile paçozsunuz aşkım yaaaa. Gidin başka yerde ilgi çekin...


Saint Laurent

Aaa Cara Delevingne ne kadar da ilgi çekmeyen, ne kadar da normal bi halde gelmiş, yazının burasına kadar hatırlamadım bile onu.. Neyse aptal saptal davranmasından iyidir, o bile büyüdü en nihayetinde.. Tatlış minnoş bir elbise giymiş, söylenecek pek bi şey yok. Kıro gibi yüzüklerle doldurmasa ellerini daha iyi tabi.. Onun dışında bu hanımefendi hallerini pek sevdiğimi söyleyebilirim.


Naeem Khan

Bu etnik kutnik haller Vanessa Hudgens kadar hiç kimseye yakışmıyor! Böyle tanrıça gibi, periliçe gibi başkası giyinse keko derim ama bu kız senelerdir böyle. Uzun saçı bile kezo görünmüyor gözüme. Güzel kaşı gözü hatrına binlerce takısını bile hoş görebililirim. Pek tarzım olmasa da kendi içinde istikrarını koruduğu için Vanessa ve tuvaletini beğendim diyebilirim. Ben giymem ama giyene de laf etmem..


Nicolas Jebran 

Ay biliyorum burayı çok fazla Demi Lovato hayranı minnoş okuyo o yüzden laf etmeye korkuyorum. Elbisesi kötü değil fakat 23 yaşında biri gibi mi görünüyor şimdi bu kız allah aşkına? Gün teyzesi gibi olmuş o makyajla, bu boy elbise ile.... Neyse şimdi yorum yağmuruna tutarlar kötü bi şey yazınca, o yüzden susuyorum ://


En tatlı çift olarak Pharrell ve model eşi Helen'ı seçtim. Aşırı kottan kendilerini göremesek de en azından bi kafaları var... En azından diye diye geldi başımıza ne geldiyse zaten. Aman mutlu çiftlerden en hazetmediğim şu dönemde ikisini boğmak istememem bile bi şey bence. Ve tabi azman sevgilisini defedip kraliçeler gibi yaşayan Kourtney Kardashian ve 30 yıllık kocasının kadın olmasını nasıl atlattığını bi türlü tahammül dahi edemediğim Kris Jenner'a a tatlılık ödülü veriyorum. Dünyanın tatlılıktan en uzak iki insanı olsalar da ikisi de Balmain tuvaletleri içinde harika görünüyorlar. Yaşasın güçlü ve singlle kadınlar :(((((


Şöyle güzeel ve gönül açan "beyler" bölümü yapmak istesem de emin olun hepsi hatunlardan daha paçozlardı. Garip repçiler, abudik popçular, saçma internet fenomenleri derken eli yüzü düzgün, gülüşüyle günümüzü aydınlatabilecek 3 bey seçtim size. Sarışınlığına öldüğüm Austin Butler, büyümüş de törenlere tek başına katılırmış Brooklyn Beckham ve aşkların ennnn güzeli pembe saçın bile yakıştığı yegane erkek Jared Leto yemeyip de yanında yatmanız için sizlerle...


Yeter artık bu yazı bitmezse ben canıma kıyıcam. Günlerce geri sayım yapıp yapıp, yeni şarkısıyla karşımıza çıkan Justin Bieber, şarkısından çok göz yaşları ve saçları ile damgasını vurdu. Zırıl zırıl ağlamasının yanı sıra o kuş yuvası saça gerçekten diyecek bir kelimem yok. "Çok fazla yakışıklı oldum, biraz bokunu çıkarayım da benden bahsetsinler" diye mahalle kuaföründe yanmış saç modeli yaptırmış kafasına. Sanırsın 16 yaşından beri evde saçını oryalle (böyle mi yazılıyo?) açan semt kızlarına dönmüş. Onu giyinik olmadığı ve konuşmadığı zamanlarda daha çok seviyouz...

Oğff işte bir MTV VMA seremonisi daha Mileysiyle, Nickisiyle, kavgasıyla bitti gitti.. Bende de sinir, sabır namına hiçbi şey kalmadı. Osmanlıca kitaplar falan okuyarak kendime gelebilirim ancak sanırım...

Yorumlarınızı tabii ki bekliyorum! Beklemesem de söyleyecek çoook şeyiniz olduğuna eminim. Hadi başlayın!

2015 Sonbahar Trendleri: Midi Pantolon

$
0
0
Şimdi üstün zekalının teki "ülke bu haldeyken bunlarla mı uğraşıyorsun, bunları mı yazıyorsun" diye çemkirecek, adım gibi eminim. O yüzden bu idyotlar saldırmadan cevabını vereyim; Evet bunlarla uğraşıyorum. Delirmemek, akıl sağlığımı korumak için yazı yazıyorum ve burası da yazma alanım olduğuna göre istediğim zaman istediğim şeyi paylaşıyorum. Sen de burayı okuyorsan ülke bu haldeyken blog blog geziyorsun demektir, o yüzden kimin acısını ne şekilde yaşadığına, kimin ne tepki vereceğine karışmadan otur oturduğun yere.

Ben biraz normale dönmek, gündelik hayatıma devam edebilmek için bu sonbahar oldukça sık göreceğimiz bir trendden bahsetmek istiyorum: Midi pantolon



Aslında uzun uzadıya anlatmaya da gerek yok, adı üzerinde, midi pantolon. Bu boy elbise olsun, etek olsun hep zor bulmuşumdur taşımayı, pantolon olunca ve bu sezon moda olan formda olunca sanki giymek biraz daha kolaylaşmış gibi geldi. Tek sıkıntı altına mutlaka topuklu ayakkabı istemesi. Onun dışında o kadar rahat, o kadar kurtarıcı ki...


Spor olarak kombinlenemiyor mu, elbette kombinleniyor. Ama o topuklu ayakkabının havası bir başka oluyor tabi. Belki kalın topuk botlarla giyebilirim diye düşünüyorum ama zor... Birazdan nerelerden ucuz ve güzel modeller bulabilirsiniz paylaşacağım ama ben Zara'dan aldım, spor ayakkabıyla da giydim. Ayy kimse karışamaz valla. Her dakikamız fashion week mi sanki bu ablalar gibi giyelim?


Tercihim tabii ki de siyahtan yana. Zaten mağazalarda en çok siyahını bulmak mümkün. Ama yok ben iddialı parçayı cesur bir renkle giyeceğim diyorsanız Alexa Chung gibi beyaz olanını tercih edebilirsiniz. Üzerine giyebilecekleriniz ise sınırsız. Bol üstler, crop toplar, ceket, trençkot, ne verdiyse uyuyor pantolonun rahat formundan dolayı.. Elinizi korkak alıştırmayın yani, alın bi tane dursun dolapta...


Şimdi size yine favori online alışveriş sitelerimden bi kaç satın alabileceğiniz link paylaşacağım. 4390302 kişiyle aynı şeyi giymek istemiyorsanız hazır giyim mağazasından bi tane alacağınız paraya burlardan 3 tane alır, değişik değişik giyersiniz. 

3- Dizaltı midi pantolon - http://www.shein.com - $17.85 (daha kısa boylu olanlar bunu tercih edebilir)

Yok ben daha özel, daha güzel bi şeyler istiyorum diyorsanız arkadaşım Artemis'in markası Mükü'nün tasarımlarına da bakabilirsiniz. http://mukuistanbul.com/collections/pantolonlar Buyrun bu midi pantolonların linki ama diğer renkli parçaları görünce de aklınızın kalıcağına eminim.


Evet biraz boy ve endam isteyen bir parça ama topuklu ayakkabıyla giyildiğinden o sıkıntı da kalkıyor ortadan. Giyince havalı olmamak mümkün değil. Ortamlarda "beğendim aldım şekerim" diye hava atmak istiyorsanız şimdiden bir tane edinin. 

Dikine çizgi hem uzun gösterir....

14. İstanbul Bienali Başladı!

$
0
0
Artık yapış yapış sıcaklar bittiğine göre, bana göre 12 ayın en şukelası Eylül'ün tadını çıkarmaya başlayabiliriz. Etkinlikti, konserdi, milyonlarca şey oluyor ama burnumun dibinde gerçekleşirken görmezden gelemediğim, sizlere de önermek istediğim bir olay var: 14. İstanbul Bienali




35'in üzerinde mekanda, 80 sanatçının, 1500'den fazla eseri şu an şehrimizde sergileniyor. Aslında öğrenmeniz gereken her şeyi http://14b.iksv.org/ adresinde bulabilirsiniz ama ben kısaca da özet geçmek istiyorum. İstanbul Modern, Büyükada, Fransız Yetimhanesi, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Salt gibi şehrin bu eserler olmasa da gidip görülesi yerlerinde bir çok iş yer alıyor.

Ben henüz İstanbul Modern ve Galata Rum İlkokulu'ndakilere göz atabildim. 


Tabi kafam gündemle, ülke ile, kendimle çok dolu olduğu için yeterince kendimi vererek gezemediğimi düşünüyorum. Ama bu yerler hem burnumun dibi, hem de 1 Kasım'a kadar süreceği için çok da takılmadım bu duruma. Eğer benim kadar bol vaktiniz yoksa, 3 gün içinde tüm Bienal'i gezebiliyormuşsunuz kasarsanız. İşlerin yer aldığı mekanlara girişin ücretsiz olduğunu da unutmayın. 


İster rehber hizmeti, ister bluetooth ile bilgi.. Mal mal bakınmayıp anlayıp bilgilenmek için her şey düşünülmüş. 


Bu senenin teması "Tuzlu Su"Şehir içinde oradan oraya dolaşırken her eserden, her parçadan farklı anlamlar çıkarmak mümkün. 



Gidip gördükçe bu yazının altına, kendime de size de hatıra olsun diye çektiğim fotoğrafları paylaşmaya devam edicem. Hem ülke olarak, hem kişisel olarak oldukça dalgalı bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde bana oldukça iyi geldi bu yüzlerce eser inceleme ve kafa yorma işi.

Tekrar link veriyorum, gerekli tüm bilgilere http://14b.iksv.org/ adresinden ulaşabilirsiniz. Hadi ekranlar kapatılsın, sokağa!

Dizi Önermemesi: Sense8

$
0
0
Bugüne kadar bu blogda dizi, film, kitap, kıyafet, restorant, konser her bi şeyin önerisini verdim ama ilk kez önermemesi vereceğim.

Ben ki "Herkes bu kadar seviyorsa vardır bi numarası" diyip, Arrow denen korkunç diziyi bile 2 sezon izlemiş, 11 sezondur tek bir Grey's Anatomy kaçırmamış insanım, düşünün. Leşliğe karşı o kadar bağışıklığım var ki, bi şeye "İZLEMEYİN" diyosam durum ne kadar ciddi... 

Netflix'in bu yıl yayına giren iddialı yapımlarından biri olan Sense8'i bi kaç yerde görüp merak etmiş, bi türlü izleyememiştim. Sanki vaktim yok da.. Neyse, önerilerine her zaman güvendiğim tambirleydi de söyleyince başlayayım dedim. Demez olaydım, keşke bi merak olarak kalsaydı. Konu kısaca şöyle: Birbirine bi şekilde hissel bi şekilde bağlı olan dünyanın 8 farklı yerindeki 8 kişiyi konu alıyor. Spoiler falan vermedim çünkü dizide spoiler verecek hiçbi şey olmuyor. Kendimi aşırı kasıp, gözlerimden kanlar akana kadar 8 bölüm dayanabildim. 8. bölümün ortasında bu yaz ettiğim en okkalı küfürleri edip kapadım. Gerçekten megabaytlarıma, vaktime yazık. O kadar sinirlendim ki bu yazıyı yazıyorum.


Bu 8 kişinin ne özelliği var, neden birbirleriyle iletişime geçebiliyorlar, ne oldu da böyle oldular eşşek kadar 8 bölümde hiçbi şey açıklanmadı. Sonra anlatılıyosa bilemem. Hayır 8 farklı hikaye gibi devam ediyor dizi, ona da tamamdım ama hikayeler, oyunculuklar o kadar aptalca ki, Ezel'in tekrarını izlerim daha iyi. Bak abartmıyorum, gerçekten öyle. Etrafınızda bu diziyi izleyen, öven, izlemeyi düşünen varsa eline ayağına yapışın, durdurun. Netflix'e mektup yazıcam sanırım. 


İzlediğim 8 bölümün en güzel yanı, Berlin'de yaşayan Alman Wolfgang karakterini canlandıran Max Riemelt oldu. Maşallah götünden pipisine her şeyi görüyorsunuz uzun uzun. Dizinin cüretkarlık konusunda hiçbir sıkıntısı yok. Açık seçik seks sahnelerini görüyorsunuz da, sırf onun için de bu aptal konuya tahammül edilecek gibi değil. Berlin sahneleri bile Berlin gibi değil, şehrin dokusunu, duygusunu zerre verememiş. Zaten Afrika'dan Kore'ye herkes nedense kendi arasında bile İngilizce konuşuyor??!! What the fuck kardeşim demek istiyorum.

Hikayelerdeki açıklıklar, sıkıcılıklar, akmayan dizi üzerine söylenecek çok söz var ama daha fazla uğraşamayacağım. İzleyen varsa buyursun "Sen anlamamışsın şurası şöyle canım" diye açıklasın, izlemeyen şükranlarını sunsun bu güzel uyarım için.

Hayyorlu pazartesiler...

New York Fashion Week Spring / Summer 2016

$
0
0
Eveeeeet, ecnebinin "fashion month" dediği o kutsal döneme girmiş bulunuyoruz. Kime neye göre kutsal tabi. Feşın bloggerım ya, ilgili gibi görünmek için yazıyorum işte dsşlikşlsk Yok kız merak da ediyorum açıkçası. New York ile başlayan Londra, Milano, Paris ile devam edecek olan zaman dilimi başladı. 


İçinde bulunduğumuz değil de, gelecek sezon sunma işine hiç kafam basmadığından ne oluyor, ne bitiyor hiç anlamadım. 2016 ilkbahar yazında giyeceğimiz şeyler sunuluyo galiba. Hee evet, hepsini de alıp giymek için kuyrukta bekliyoduk. Aman neyse, 7 gün süren New York Fashion Week'de neler oldu kısaca özet geçeceğim. Tabii ki işin moda kısmından çok gıybet kısmıyla ilgileniyorum.


Sanırım bir gün herkes modacı olacak.. Serena Williams da kendi koleksiyonunu sunmuş, alkış kabul ediyor. Hele heleeee. Dünyanın en iyi kadın tenis oyuncususun, bırak kesip dikme işi de başkasına kalsın. Aman banane, şimdi elinin tersiyle bi koyar ağzım yüzüm dağılır iyce yüzüne bakılmıycak bi hale gelirim. Bi de Serena Williams Drake ile sevgiliymiş yaaaaa? Hiç haberim yoktu, ilk kez duydum. Baktım baya öpüş koklaş fotoğrafları da var. Ay hiç yakıştıramadım ne bileyim. Neyse Drake de defileye gelmiş, destek oluyor manitasına. Hele bi gelmesin sıkıyosa...


New York Fashion Week diyince Anna Wintour ev sahibi sayılıyor bir yerde. Artık bu kadının yanına bi takım paçoz ünlülerin götlerini sıkıştırıp, zoraki gülümsemek zorunda bırakılmasına karşı çıkmak istiyorum. Yılan gibi dursa da, bu salaklara sesini çıkaramıyo mu nedir? Yalandan gülümeme ustası oldu... 


Bu paçozlardan bahsetmeyi pek istemiyordum ama o kadar çoklar ve o kadar çok yere gidiyorlar ki görmezden gelmek mümkün değil. Givenchy defilesine yine Givenchy'nin koleksiyonundan daha çok konuşulan bir kıyafetle katılmayı başardı Katana Kardashian... Kimse hamilelikte aldığı kilolarına laf etmiyor, insanlık halidir ama o memelerini ağzımıza sokmasın artık yaaa. İllallah ettim. Godoş Kanye'nin suçu bunlar hep... 


Rihanna bir defile sonrası ev sahipliği yaptığı partide yine tam bir Rihanna gibi giyinip boy gösterdi. Onun artık bu hafif varoş, hafif kafayı kırmış hallerine alıştık. Mavi ruju tabii ki de o sürer, elinin üzerine kına gibi dövmeyi tabii ki o yaptırır. Amaaaa o elbise ve o korkunç peluş ayakkabıları değil Rihanna, ebem giyse laf ederim. Ediyorum da. Neyse Rihanna bile kıro olduktan sonra bizim güzel giyinmek zorunda olmamız gerekmiyor, bu da bi şey....


Yükselen değer Brooklyn Beckham da hem anasına destek için görüldü, hem de parti parti gezdi. Üzgünüm ama kardeşlerin senden daha çok tutuyo Brooklyn, o yüzden işinde aşırı başarılı olman lazım onları alt etmek istiyorsan. Instagramına "photographer" yazması ise ne keko bi çocuk olduğunu kanıtı gibi :(( Ay o ana babadan böyle kezo bir erkek.. İnsanın inanası gelmiyor. Ünlülerin yanında durup poz verme olaylarından vazgeçse iyi çocuk aslında, gayet de güzel giyiniyor. Ama serde kekoluk var, vazgeçemiyo.. İngiltere'nin köylüsü mü kız bunlar yoksa?


Fashion Week diyince ille modellerin podyumda salınmasıyla bitmiyor iş. Partiler, etkinlikler, goy goy bütün hafta sürüyor. Bir makyaj markası (ay adını söylesem ne olcak sanki rtük mü var burda kfdişlskşlkd zaten arkada kabak gibi yazıyo) rujlarını tanıtmak için Adriana Lima ve Gigi Hadid'i tercih etmiş. O kadar avam, o kadar motorsu görünüyorlar ki, güzelim hatunlar ne hale gelmiş. Bu kızların olayı makyajsız bile güzeller güzeli olmak iken habire alıp boyayıp maymuna çeviriyorlar. Özellikle Adriana Lima, anadoluyu gezen şu her şeyi yiyen kadın gibi bakmıyo mu??


Eğer yıkılan bi modelden bahsediceksek bu tabii ki Kendall Jenner olurdu. Yine en top markaların defilelerinde salındı canımıniçi. Defile dışında da sokakta, partide, yolda giydiklerini o kadar beğeniyorum ki, o patates sürüsü ailesinin yanında kuğu gibi kalıyor..


American Horror Story'nin yeni sezonunda başrolde olan Lady Gagaçekimlerden kalan vakitlerinde feşın vik feşın vik gezmeyi ihmal etmiyor. Ben yeni saçını ve makyajını çok beğendim ama Die Antwoord'un Yolandi'sinin aynısı olmuş. Yolandi mi Gaga mı deseler tabii ki Yolandi'yi seçeceğim için bu özgünlükten uzak kılığından hemen çıkıp, daha kendi çapında yeni bi şeyler denemesini istiyorum. 


Bir insan bunu kendisine neden yapar, neden neden neden?? Çok güzel kadınlarda genelde böyle bir alıklık oluyor, kim ne derse yapıyorlar, giyiyorlar. Margot Robbie'yi gördükçe gözlerimi alamam ama nasıl bi stil danışmanı varsa, kadını resmen çekememiş, rezilleştirmek için elinden geleni yapmış. Sırf ibret olsun, allah kimseyi bu hale getirmesin diye bu yazıya ekledim. Bu kesim ceketi Rihanna defalarca giyip harika taşımışken hiç mi ders almadın, o siyah deri çantayı bu kombine nasıl yakıştırdın?? Sarışınların yüz karası, yıkıl karşımdan....


Yaa bak işte beyaz takım nasıl giyilir, Solange'dan uygulamalı ders! Zaten tarzına, tavrına, duruşuna hastayım bu kızın, bi de böyle cool ötesi giyinince iyice etkileniyorum. Valla hem zevk sahibi, hem eli maşalı... Eniştesi Jay-Z'yi asansörde dövecek kadar şuursuz, ablası Beyonce'yi siklemeyecek kadar cool, kendi tarzı ile ön plana çıkacak kadar da baskın bir karakter. Helal kız Soloş, fashion week'in en beğendiğim isimlerinden oldu...


Yılın hatta son yılların en korkunç çifti Tyga ve Kylie Jenner da bir kaç defileri en ön sıradan izlediler. Kylie'nin estetikten artık hareket edemeyen yüzüne rağmen "Rezil ettin bizi lanet herif" dercesine baktığını anlayabiliyorsunuz. Ay hadi zenci koli hevesini anlarım da, bu sıska, garip gurip giyinen, yaptığı müzik bi boka benzemeyen herifte ne buluyor bu kız? Şöyle kaslı maslı bi basketçi bulsa kendine, o paklar bu azmanı.. Aman neyse sıska erkek benden uzak, allaha yakın olsun diyor, bu garip çifte garip dünyalarında mutluluk diliyorum...


Tyga'sız katıldığı defilelerde de yine bi garip görünüyordu Kylie Jenner. Sanırım yer yüzünde haline acıdığımız tek Jenner/Kardashian kişisi kendisi... Bu genç yaşında yüzünde 43290230 kilo makyajla geziyor ve her gün tekrarlanıyor bu rutin.. Ablaları bile arada sırada doğal görünüyorlar. Siyah kombini ile Mary-Kate & Ashley Olsen kardeşlerden biri gibi olmuş. Hiç tarzı olmayan, laf olsun diye giydiği bi kıyafet gibi geldi bana. Pullu takımını ise enteresan bi şekilde beğendim. İçimdeki şoparı durduramıyorum bazen...

Eh biraz da moda diyelim.....


Lady Gaga'nın stylisti olarak ünlenen Brandon Maxwell ilk defilesini yaptı ve ilk koleksiyonunu sundu. Valla ben şahsen baya beğendim, böyle temiz çizgilere bayılıyorum. Tabii ki BrandonLady Gaga en ön sıradan izlediği için bir çok yerde fazlasıyla haber oldu Brandon Maxwell, ben de bu şekilde duydum ne yalan söyleyeyim. Ama keşfettiğime sevindiğim bir isim oldu..


Ah Givenchy ahh, benden bile laf yiyecek hale geldin... Riccardo Tisci rahata o kadar alıştı, o kadar götünü yaydı ki, senelerdir aynı şeyi görüyor gibiyim. Tamam istikrar seviyoruz da, Kim Kardashian götünü açsın diye de koleksiyon çıkarılmaz ki...


Ohh hazır giyim gibi hazır giyim, summer gibi summer.. Ralph Lauren yine kendi çizgisinde, oldukça sevdiğim bi koleksiyon hazırlamış. Defiledeki her şeyi günlük hayatımda giyerim imkanım olsa.. İmkan dediğim para yani dlşiskşdks


Tabii ki favorim Alexander Wang ile bitiriyorum. Her bir parçası gördüğünüz anda "Wang mi bu?" dedirtecek şeyler yapmış. Dönüp dönüp baktım tasarımlarına, o kadar hoşuma gitti.

Ayhh yeter bu kadar, içim şişti moda muda, gidip yarım kilo turşu yemek istiyorum, sinirlerim bozuldu ihtişam, lüks, güzellik ve zenginlikten..

Ortamlarda hava atabilmeniz için kısa bir özet geçtim NYFW'i. İsterseniz diğer moda haftalarını da yazarım, cahil cühela kalmayız...


Kırmızı Halı: Emmy Awards 2015

$
0
0
İşte buuuuu, işte buuuuu! Kocacım 12 adaylık sonrası Emmy almış evde bir bayram havası! 


Evet Jon Hamm'dan ve Mad Men'in final sezonundan sonra gelen "En İyi Erkek Oyuncu"ödülünden bahsediyorum.Ya ben onun papyonuna, gözlerine kurban olurum. Şu güzelliğe bak, single olmak iyice yaramış. 


Sabah uyandığımda aşkımın bu ödülü alacağını, paçoz karıların şıklık yarışına mecburen dahil olacağımı, bu yazıyı yazmamın için uzunca bir vakit almasını bekliyordum da Jon Hamm'ın güzel yüzü ve elinde şıkır şıkır parlayan Emmy'si bütün keyfimi yerine getirdi. Şimdi bu gazla yazdıkça yazarım allaaahhh.


Carmen Marc Valvo

Gecede bir sürü unutulmaz an yaşandı. Drama dalında "En İyi Kadın Oyuncu"ödülünü ilk kez bir zenci alınca herkeslerde göz yaşları sel olmuş tabi. Kabul konuşmarı herkesi duygulandırdı, ay bana noluyosa ben bile ağlamaya başlıycaktım nerdeyse. Her kuşu siktik bi ırk sorununa duyar kasmadığım kalmıştı klfdisşkfdls Neyse Viola Davis gerçekten iyi bir oyuncu, How To Get Away With Murder'da muhteşem bir oyunculuk sergiliyor, ödülü almasını ben de bekliyordum zaten. (Diziyi izlemenizi öneririm bu arada, cidden iyi.) İsmini hiç duymadığım bir tasarımcıya ait olan beyaz tuvaletinin yaprak detaylarını biraz keko bulsam da, elinden geldiğince dişi olmak istemiş. Kadını bu mutlu gününde üzmeyeyim, hadi beğendim diyim..


Calvin Klein Colleciton

En beğendiğim ismi açıklıyorum: Laverne Cox! Gecedeki favorim kendisi oldu. Orange Is The New Black'den tanıdığımız, Caitlyn'den sonraki en meşhur trans birey Laverne Cox benim diyen kadına taş çıkaracak cinsten harika görünüyor. Tuvaletinin rengi, modeli, ayakkabıları, endamı her şeyi ile muhteşem olmuş. Hepimize oturup kadınlık öğretse yeridir...


Versace

En rüküş olarak da kanımın bir türlü kaynamadığı Heidi Klum'u seçtim. Alman aşığı olarak nedense bu kadını hiç sevmiyorum. Zaten sarı tuvaleti de nereden tutarsan tut elinde kalıyor. Binlerce farklı detay ve kumaşa sahip olması, ve bu detayların, işlemelerin hepsinin birbirinden korkunç olması beni haklı çıkarıyo bence. Hem sarışınsın, hem almansın, hem zengin ve güzeller güzelisin, ama böyle giyinyiorsun. Seni yel alsın Heidi. Git dağlarda reçel falan yap...


Ulyana Sergeenko

Hanımlar maşallah renk ve model konusunda oldukça cesur davranmışlar. Prenses sendromlu tuvaletler yerine kırmızı halıda tulum giyme cesaretini gösteren isimlerden January Jones'u kutluyorum. Kadının fiziği, yüzü, her şeyi harika, çuval giydirsen de olur. Ama bu 70'leri andıran tulumunu da ne sevdim, ne sevmedim. Aman en azından değişik olmuş. Bu kadına baktığımda tek düşünebildiğim Jon Hamm ile sezonlarca öpüşmüş olması... Yelloz.....


St. John

Yuhhh Sofia Vergara, yuhh, adamın üstüne yat istiyosan! Ay anladık kocan taş gibi, sen de yıkılıyosun ama bu neyin havası. Tut elinden poz ver, ne diye seksi süksü pozlar verip bizim sinirimizi iyice yerinden oynatıyorsun?? Zaten mutlu çiftlerden nefret ediyorum, hele şu saatten sonra hem seksi, hem güzel, hem zengin, hem aşırı mutlu bi çift daha çekemiycem. Hee elbiseye gelince, güzel işte. Binlerce kere bu tarz tuvalet giydi bu kadın. Defolun karşımdan.


Game of Thrones kadınları şık şıkırdım olmuşlar. Böyle tarih, dönem, fantastik dizilerdeki oyuncuları günümüzde normal halleriyle ne kadar çok görürsem göreyim hala şaşırıyorum, böyle de bi kezoyum işte.. Bu tipleri hala ejderhalarla savaşıyo, şövalyelerle dövüşüyo gibi düşünürken birden Dior tuvaletler içinde falan görünce apışıp kalıyorum. Neyse ki her biri son derece özenle seçilmiş ne çok abartı, ne çok paçoz, tam orta karar kıyafetler giymişler. Sophie Turner, Maisie Williams ve Gwendoline Christie dizilerini oldukça iyi temsil eden hatunlar. Dizi sadece yönetmenlik dalında ödül alsa da puhauhauh Yazık kız üzüldüm, dalga geçmicem ok.


Stella McCartney - Christian Siriano 

Al işte yine harika bir dizinin oyuncularının gerçek hayatta boktanlaşmasına şahit oluyoruz. Orange Is The New Black'in başrol oyuncuları, bütün dizi boyunca hapishane üniforması ile gördüğümüz Taylor Schilling ve Laura Prepon bence oldukça vasat seçimler yapmışlar. Yine sarı giyen bir sarışın.. Hem de dünyanın en çirkin sarısı... Elbisesinin etekleri, yakası, çantası o kadar çirkin ki... Laura Prepon da yakası dantelli kırmızı tuvaletini Osmanbey'de diktirmiş gibi. Bu tarz benim kızları bile bunlardan daha özenerek giyiniyo... Anam düğüne değil, ödül almaya gidiyosunuz yaaaaa.


Brandon Maxwell

Ayyy ben şok! Şu Hollywood Lady Gaga'yı bile sıradanlaştırdı, tek bi kalıba soktu ya, hiçbi şey demiyorum artık. Ortamların en marjinal, en deli kadını, bi sezon dizide oynayınca hemen klasikleşti, hemen bi hanımefendi edalarına girdi! Biz ki onu yumurtaların içinde sevdik, etten elbiseleriyle sevdik.. Mankenken motor olup da dizide oynayınca edeplenen türk kızı gibi davranmasını hiç sevmesem de kötü görünmüyor. Bu tarz klasik bi tuvalet de yakışmış ama ne bileyim.. Şimdi sen de herkes gibisin Gaga...


Dior Couture 

"Kimi sevsem götü kalkıyo" bahtsızlığından sonra, "Kimin stilini beğensem kırolaşıyo" bölümüzde bugün Kiernan Shipka var. Genç yaşına rağmen coolluğundan asla ödün vermeyen, ufacık kız nasıl bu kadar iyi giyinir dedirten hatun, 2002 yılında bile giyilmeyecek bir kırolukta karşımıza çıkıyor. Dior'un bu güzelim hatunları maymun etmesinden çok sıkıldım. Jennifer Lawrance yıllarca böyle döşemelik kumaşlardan elbiseler ile gezdi, şimdi sıra bunlarda. Yani o elbise altı pantolonun nasıl bir açıklaması, nasıl bir stili var acaba?? Hayır bi de okullarda öğretmenlerin pantolon giymesi sertbestleşinde, genç edebiyat öğretmenlerinin giydiği bir modelde pantol. Vallahi şimdi bayılıcam.


Jenny Packham

Heyt beeee, gerçek bir kötü kadın! Eski türk filmlerindeki "kötü sarışın kadın" ekolünün Hollywood temsilcisi Emma Roberts krem rengi tuvaleti ve aşırı ucuz sarı saçlarıyla çok güzel görünüyor. Yeni sezonda yayına girecek olan Scream Queens dizisini sabırsızlıkla bekliyor, bu harika tuvaletinden dolayı tebrik ediyorum.

Christian Dior

"Hayır hanımefendi, siz bu kapı gibi adamı haketmiyorsunuz!"

Naomi Watts'ı bu korkunç babanne elbisesi içinde gördüğümde tek söylemek istediğim bu oldu. Yine bir Dior faciası, yine harika bi hatunun bok gibi bir hale getirilmesi.. Ay hem de dev kolisinin yanında.... Sırf bu adam için Ray Donovan denen korkunç diziyi bile izlemeye çalışmış, soyunmadığını görünce bırakmıştım. Naomi ağzının tadını bilse de, moda zevkinden zerre nasibini almamış...


Marc Jacobs

Kerry Washington daha 3 gün önce New York Fashion Week'de sunulan yepyeni bir Marc Jacobs tuvalet ile gelmiş. Bu boy normalde kimseye yakışmaz, bu kadar ışıltı, parıltı pavyon karısı gibi durabilir ama Kerry Washington olunca söz konusu, insan "heytt bee" demekten öteye geçemiyor. Gerçek bi gladyatör gibi olmuş.

Armani Prive

Jaimie Alexander o kadar kapalı bi tuvalet giyinmiş ki, çeşitli açılardan çekilmiş fotoğraflar aradım acaba bi yerinde bi açıklık, bi ferahlık var mı diye yok. Ne yırtmacı, ne bi dekoltesi... Tamam anladık taş gibisin de bu ne böyle hacı gibi? Peter Facinelli o kadar tatlış ki, bu sıkıcı tuvaleti bile güzel gösteriyor adam. Acaba o mu izin vermedi? Bak meraklandım şimdi.


Nickimde pink olduğundan dolayı pembeyi çok sevdiğim, girly bi insan olduğum sanılsa da tiksiniyorum aslında bu renkten. Bana hep prenses sendromu gibi geliyor pembe olan her kıyafet. (Kitap kapakların pembe kusuyo dangalak diyebilirsiniz, haklısınız kldfşskfşlk) Neyse böyle pembe tuvaletlerden gerçekten hiç hoşlanmıyorum. Hele de böyle Elizabeth Moss ve Uzo Aduba gibi gündelik hayatlarında über cool olan hatunların saçma sapan şeyler giymesini görünce iyice deliriyorum. Bırakın şu holivud klişelerini, başkası olmayın kendiniz olun...


Prabal Gurung - J. Mendel 

American Horror Story hatunları anlaşmış gibi hemen hemen bir örnek giyinmişler. Biri genç, diğeri yaşlı öğrneği olmuş. Ama Sarah Paulson ve Jessica Lange'ı da ayrı ayrı sevdiğim için pek bi şey söylemek istemiyorum. Arkadaşlarım olsalar "Oooo çekmişiz lacileri" falan derdim ama öyle bi samimiyetimiz olmadığı için de bi şey diyemiyorum şimdi.


Prada

Çift görmek istemiyorum dedikçe kendime işkence eder gibi bunları koyuyorum. Ama Claire Danes'in durumunu paylaşmamak olmaz.. Tek başına poz verirken domuz gibi duruyo ama kocişi Hugh Dancy yanına geldiği an eşşek gibi sırıtmaya başlıyo, gözlerinin içi gülüyo. Allah hepimize böyle güldüren koca nasip etsin... Elbisesine gelirsek, fena değil. Hatta ilginç bile buldum diyebilirim. Bi tek askılarını sevmedim, onun dışında fikir güzel, uygulama kötü. En güzel aksesuarı kocası olanlardan bu da...


Zuhair Murad Couture - Zac Posen - ...

Keramet demek ki bordoda imiş... Bordo giyen herkes bi iyi göründü gözüme. Lena Headey, Sarah Hyland ve Lea DeLaria (tanıyamayanlar için OITNB'in Big Boo'su kendisi) bordolar içinde, her biri kendi tarzlarında pek güzel olmuşlar. Üff beğenince yazcak bi şey bulamıyom.


"Kalk kız kalk, ödül töreni var giyinip süslenelim, bi daha nerde bulaz böyle event" diyenler köşemizde bugün Orange Is The New Black kızları var. Yine benim dizideki üniformalarla onları fazla özdeşleştirmem mi, yoksa gerçekten düğüne giden Bayrampaşalı kız ekibi gibi mi görünüyorlar karar veremedim. Demode renk ve modellerdeki tuvaletleri ile baya ucuz görünüyorlar.


Naeem Khan

Maşallah, insanı kıvrıma, kızıllığa özendiren Christina Hendricks vücuduna çok yanlış bir tuvalet giyse de, sevdiğimden sesimi çıkarmıyorum. O işlemeler ne allah aşkına?? Dümdüz olsa hadi bi derece, güzel olabilirmiş de, büyük memintolar ve süt gibi beyaz bir ten bile kurtaramıyor. Kocişiyle olan mutluluklarına ise siz hasetleyin, bende derman kalmadı.


Zac Posen

Ne kendisini, ne mizahını, ne stilini sevdiğim Amy Schumer bi de matah bi şey yapıyomuş gibi Emmy alınca zaten bozuk olan sinirlerim iyice bozuldu. Aman bananeyse elin komik olmayan karısına komedi ödülü verildi diye burda ben kendimi paralıyorum. Tuvaleti vücut tipine uygun, abartıdan uzak ve sade. Rengine falan bayıldım ama o saç ve makyajla annesinin makyaj malzemeleriyle masanın altına saklanıp kendini boyamış kız çocuğu gibi görünüyo. Üff bi de terlemiş falan, bu nasıl ünlü ya??


Georger Chakra Couture - Safiyaa

Julie Bowen ve Julia Louis-Dreyfus kontrolü elden bırakmadan, riske girmeden siyah tuvaletlerini çekmişler gelmişler. Siyah olan her kıyafetin başımın üstünde yeri olduğu için kocakarı gibi olmuşlar falan demiycem, beğendim diycem. Özellikle Julie Bowen'ın saçını çok sevdim. Julia Louis Dreyfus ablamızın dizisi Veep de oldukça fazla ödül aldığı için merak ettim, izlemeye başlıycam. İzleyen varsa önerir mi, önermez mi söylesin hele..


Orphan Black dizisinde canlandırdığı 9 farklı karakter ile 3. sezonda nihayet Emmy adaylığı alsa da kazanamaması isabet olmuş Tatiana Maslany'nin. Bu kıyafetle bi de sahneye çıksa daha çok kişi tarafından görülüp, daha fazla insanı kör edecekti. Şimdi en azından tanıyanları rahatsız ediyor aşırı çirkin takımı ile.. Yahu minicik ufacık bi kızsın, bu koca karı gibi takım ne? Hem de yine very 2000'ler bir dekolte ile... Kendisinin de aşırı taş kocasına selam ediyor, sınıfta bırakıyorum bu koca karı işi takımını....

Aslanımmmmmm, 2 değil 12 kere bile koymak istiyorum. Fotoğraflarına bakmaktan yazıyı bitiremedim akşama kadar... Sakalsız haline ayrı, sakallı haline ayrı aşığım. 18 yıl sonra boşandığı karısına ödül alırken teşekkür etmesiyle iyce eridim.. Exine saygılı erkek nerde kaldı?? Jon Hamm'la bi gece için 10-15 yıl veririm ömrümden. Hem mal gibi yaşlanıp napıcam ki?

Game of Thrones'daki rolüyle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu"ödülünü alan Peter Dinklage'ın kendisi kadar minik topuzunu pek beğendim.. Niyetim kimseyle dalga geçmek değil, hep kısa boylu erkekten ne kadar hoşlaşmadığımı söylerim ama bu adam bu boya rağmen karizmatik olmayı başarabiliyor. Vallahi cücelerin yüz akı oldu kendisi...

Ayhh yeter kusucam sabahtan beri. Anket manket yok, kimi beğendiyseniz yorum yazın. Kaynana gibi dil uzatmadığım kadın kalmadı, şimdi söz sizde.

Kimsenin kocasında gözümüz yok ama bu neydi böyle ya??

Mualla'ya Sor Kitap Oldu!

$
0
0
Bundan tam 1 yıl önce yine bu blogda başladığım "Mualla'ya Sor" tam 4 ay önce kitap oldu, raflarda yerini aldı! Benim ise buraya yazıp haber vermek yeni aklıma geldi. Gerçi twitterdan, instoştan görmüşsünüzdür mutlaka. 


Kitabın çıkışı hayatımın en çalkantılı dönemine denk geldiği için (çalkantı dediğim de aşırı dandik ilişkimin bitmesi ve büyün yaz göt attırmam) buraya yazmaya da, çok fazla ilgilenmeye de fırsatım olmadı. Nerdeyse 2. hatta 12. Mualla'ya Sor'u çıkartacak kadar mail birikti, hepsine tek tek dönmek, bütün arsızlıklarınızı tüm Türkiye ile paylaşmak istesem de şimdilik bu kitap ile idare edeceksiniz :p


Kitapta daha önce blogda yayınladığım bi kaç soru da bulunuyor, onun dışında hiç okumadığınız, yayınlanmayan 150 küsür edepsizlik dolu! Vallahi ben cevaplarken defalarca "Yok artık hammınaa" dedim, okuyan herkesten de aynı tepkiyi aldım.


Ve diğer 3 kitabım gibi, Mualla'ya Sor'u da "Çok Satanlar" listesinde görmek beni ayrıca mutlu etti. Beşinci kitabımı (müjdemi isterim roman geliyor) yazmak için daha da kamçıladı. 


Öyle ahım şahım bir ilgi isteyen, oturup saatlerinizi harcamanızı gerektiren bir kitap değil. Tatildir, yoldur iyi gider, can sıkıntısına ilaçtır,kıkır kıkır güldürür bak! 

Alanların yorumlarını, almayanların tebriğini bekliyorum. Siz sordunuz alter egom Mualla yanıtladı, yanıtlamaya da devam edecek! 

Satın almak isteyenler için linkler şu şekilde:


Ayy resmen 4 çocuk annesi gibi hissediyorum kendimi :))

London Fashion Week Spring / Summer 2016

$
0
0
Ayyy verdiğin bi sözü tutmak ne kadar zormuş yaaa! 27 yıllık hayatımda tuttuğum söz sayısı 1 ya da 2'yi geçmez, burda New York Fashion Week yazısı sonrası "her fashion week'i yazıcam" dedim diye gözlerimden kanlar çıkıyo... Şimdi yazmasan niye yazmadın olcak, o yüzden otur Pelo şuraya, yaz dedim. Çok anlarmışım gibi...

Tabii ki trendler nedir, ne giycez falan onları tartışmıycaz, delirmeyin. İşin gıybet kısmı bende hazır mısınız pançolar? 17-22 Eylül 2015 tarihleri arasında Londra'nın çeşitli mekanlarında, 50'nin üzerinde defile ve etkinlikle gerçekleşen London Fashion Week başlıyoooor....

İngilizler cool, pound 4.7 olunca ne dünyadan ne de bizden çok fazla paçoz görmek mümkün değildi. Kendi kendilerine, efendice defilelerini yapıp, underground underground partilediler sanırım İngiliçler.


London Fashion Week'in adını "Burberry Fashion Week" olarak değiştirsinler bence. Adamlar bir show yapıyor, bir koleksiyon sunuyor bütün ünlü camiası orada. Bütün sene de o kıyafetleri giyiyorlar. Cara Delevingne ve kız arkadaşı St. Vincent en romans halleriyle, en ön sıradan izlediler defileyi. Ay bu uyumlu kıyafetleri, poz poz halleri hiç doğal gelmdi bana. Bu Cara cadısı kızı zorlamış, "çok aşık görünelim tmm mı aşkm" demiş gibi.


Ve bir "fashion victim" de Benedict Cumberbatch oluyor. O çanta ne allasen? Tatlı dillim filminde, Tarık Akan'ın köylerde doktorluk yaptığı sahnedeki çanta gibi.. İçinde ne var çok merak ediyorum. Ipadi mi, telefon şarjı mı, karısının yedek babetleri mi? Ne ne ne ne? Benim için koca haftanın en merak uyandıran şeyi o çantanın içinde ne olduğu. Karısıyla acayip uyumlu ve cool göründüklerini de söylemeden edemiycem. Uzun erkek işte yaa, candır can < 3


Victoria Beckham'ı bi davette adamın teki ile sıkı fıkı görünce ben bi sevin, bi sevin. "Olleeyy mutlu bir yuva daha dağılıyor" diye zilleri takıp çiki çiki yapmaya başlıyordum ki, önden fotoğraflarını görünce sevincimin yersiz olduğunu gördüm. Hem gay, hem estetik bağımlısı, hem de modacı herifin teki çıktı. Ayyy David varken buna sümüğünü atmaz o yılan karı.


Ve nasıl oldu da pek gündeme gelmedi inanamadığım bir Victoria Beckham olayı var. Karelerde gördüğünüz üzere kadın altına işemiş! Evet altına işemiş. Ama gel gör ki, 2-3 yerde haber oldu sadece. Eminim ben altıma işesem bundan daha çok gündeme gelirdim. Kendi mağazasının kutlama partisinden sonra içkiyi çok kaçırınca çişini tutamadığı söyleniyor ama yapılan açıklamaya göre üzerine bi şey dökülmüş, tabi yersen! Adam bu sidikliyi bile kolundan tutup götürüyor ya, helal olsun, ne büyüsü bu nasıl yapılıyo?? Bence gayet işemiş altına, ama takdir sizin ey halkım!


Ayy büyümek ne fena yaa! Ergenliğinin başlarındayken benim bile ağzımın suyunu akıtan Harry Styles zamanın yükünü resmen yüzünde taşıyor. Hala bebeksi ve süt gibi ama nerde o eski halleri, nerede bu One Direction krizleri sonrası bitik halleri.. Hadi İngilizdir, ne giyse olur o yüzden takımına bi şey demiyorum da, çocukcağız resmen göçmüş kederden... Gözünün feri gitmiş... Kate Moss teyzesi Bodrum'a detoxa geliyor, bu da bana gelsin, Cihangir yokuşlarında nefessiz kaldıkça sırtına havlular koyar, akşamları tereyağlı pilavla beslerim onu.


Kadın ayaklı bir "kids, don't do drugs" pankatrı gibi görünüyor! Kate Moss için hala "taş gibi, fıstık gibi" diyen varsa gitsin intihar etsin, çekilsin gözümün önünden. O kadar korkunç görünüyor ki, değil Bodrum'da detoxa kapansın, Himalayalarda 3 yıl geçirse yine de düzelemez. Neyse 70 yaşında olup bu kadından daha taş görünen insanlar olduğunu kabul edersek beni bozmuyor bu halleri. Hepimiz insanıs sonuçta, zaaflarımız var. O da patatese döndü bi şekilde... Burberry defilesi öncesi gerek giyimi, gerek saçı başı ile ortamın "sarhoş yenge"si gibi görünüyordu.

Biraz da moda diyelim.... Aldksşkds en anladığım konular olduğundan...


Bir çok tasarımcıya göre oldukça iyi bir iş çıkardığını düşündüğüm Topshop Unique koleksiyonunu paylaşmak istedim. Oldukça giyilebilir ve çizgisinden kaymayan bi iş yapmışlar. Tabi yine biz euro ya da dolar ile değil TL ile almaya çalışınca bunları ortalama bir tasarımcının ürünleri kadar ediyor. Ay vallahi bıktım yarı orta doğulu, yarı batılı olmaktan kidlşkslşsk Batılı olmak dediğim de bunları görüp özenmek...


Ay biliyorum Burberry kusucaksınız ama bu sefer koleksiyondan değil, kilit bir parçadan bahsedeceğim. Bu görmüş olduğunuz sırf çantasını elbiseden, tuvalete her modelin üzerine koyunca herkes bi "noluyoruz amk" oldu ve önümüzdeki yıl satışa çıktığı an bol bol göreceğimize de emin olduk. Tabi üstünde adınızın baş harflerinin işli olduğu bi tanesini edinmek coolluk pointi +1000 etkileyecektir. Fermuaları ve kahverengi uçları kombinime uymayacağı için ben almayı düşünmüyorum şahsen kfidlsşkdflşk


Türklükle alakası olmamasına rağmen adamın adını görüp kezo gibi heyecanlanıyoruz ama Erdem'in de da tasarımlar nanay. Michelle Obama, Kate Middleton ve Anna Wintour bu adamı sürekli giyen, dünyanın en güçlü kadınları. Ama gel gör ki hazır giyim koleksiyonu bu sene bu halde... Dala güle boğucak karıları. Aman banane ben mi giycem sanki, prens düşünsün...

Söz verdiğim üzere yazdığım London Fashion Week kabaca bu şekildeydi. David Koma ve Peter Pilotto beğendiğim diğer isimlerdi. Çok merak ediyorsanız açar bakarsınız haha. Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorum. Sırada Milan Fashion Week var.... Rabbim güç versin :((

2015 Sonbahar Trendleri: Sırt Çantası

$
0
0
"Bunun nesi yeni trend?"


Tabii ki yeni bi trend değil ama ben bu yazıyı yeni yazıyosam yeni trenddir haha. Son 1.5 - 2 yıldır sanırım sırt çantası dışında başka bi çanta kullanmıyorum. Özellikle yazın Berlin'den çok severek aldığım ve orda herkesin kullandığı bu ip saplı bez çantaları takıyorum her giydiğim kıyafetle. Kol çantası takınca kendimi +10 yaş atmış, bi kadın gibi hissediyorum. Ama sırt çantası ile sportif ve rahat hissettiğim için uyup uymamasına bakmadan her dakika bunlarla gezdim, yağmur çamur başlayana kadar da gezeceğim. Ondan sonra deri olan bi tane var, onu takcam. Yağmurda ıslanınca sıçıyo bunlar :/


Yazın deri olanları kullanmayı tene değdiğinde yarattığı his yüzünden sevmiyorum. Amaa tam üste incecik bi şeyler alıp sokağa çıkma mevsimi geldiğine göre sırt çantlarını takın kızlar. Okul için de öneri istiyodunuz, alın size öneri gibi öneri: sırt çantası!


Sonbahar renklerine ve kombinlerine o kadar yakışıyor ki sırt çantası, başka bi şey kullanmayı düşünemiyorum bile. Yani ne bileyim 7 bin euroluk bi Givenchyçantam olsa neyle takıcam? Yırtık kotumla mı kombinliycem, 3 yıldır giydiğim ayakkabılarımla mı? Allah biliyo da vermiyo.. Neyse siz de çok fazla okul kombini, okulda ne giyilir falan diye soruyordunuz. Kendinize bütün sonbahar ve kışı idare edecek kilit bi sırt çantası bulursanız işiniz oldukça kolaylaşır. Herkesin forması, giyebilmeye izni olan şey farklı olduğundan çok şey öneremiyorum ama sırt çantası her formayla, her okulda takabileceğiniz bir şey. Lise ya da üniversite farketmez, sırt çantası candır. (Ay bu candır lafından iğrensem de can ama ne yapayım...)


Bu ara popüler iki sırt çantası çarpıyor gözüme. Biri Kanken. Özellikle sarısını bi çok hipsterın ve ortam tipinin üzerinde görmek mümkün. Beyaz Nike Air Force gibi bi şey oldu. Ne kadar ortalık malı olsa da insanın canı çekiyor. Ben bu tarz daha toprak ve doğa tonlarını beğensem de millet cayır cayır renklerde olanları üçer beşer kapışarak alıyor. Form olarak dikdörtgen değil de daha salaş olsa aslında bi dakika düşünmem alırım. Ama böyle kutu gibi olmasına fena tutuldum, köşelerinden bastırmak istiyorum.

http://www.bilstore.com/markalar/fjallraven-kanken.html ve http://kankenist.com/ adreslerinden online olarak alabilirsiniz. İkisi de Türk siteleri olduğundan TL üzerinden alışveriş yapabilmek mümkün. Grisinde aklım kalmadı değil ://


Bi de bu aralar gördüğüm diğer bir çanta Herschel. Aslında çok köklü ve bir sürü kalem ürünü olan bi marka ama bizim hipsterlar yeni keşfetti sanırım. Cüzdanından ipad kılıfına, el çantasından sırt çantasına baya bi model bulabilmek mümkün. Biraz fazla büyükçe geliyor bana. Sürekli laptop taşımıyorsanız, yüklü yüklü kitaplarınız yoksa ya da uzun doğa yürüyüşlerine çıkmıyorsanız günlük kullanım için pek sevmiyorum. Tabi küçükleri de var, yok değil. Onlar okul için daha uygun, bi bakın derim. 

Gümrük sınırına takılmaması için bizim türk sitelerden bi kaç link vereceğim, yine TL üzerinden alışveriş yapabilirsiniz. Seçin beğenin alın.


Bunun da bordo olanını sevdim ama hep siyah giydiğimden bordo çanta nalakaaa annnaaa? Neyse siyahları da güzel. Kaç taksit yapıyonuz ağbiii?


Gel vatandaş gel, Kendall Jenner, Cara Delevingne, Taylor Swift ve taçsız kral Pele de bu çantalardan takıyor! Sizi hala sırt çantasının muhteşemliğine ikna edemediysem Kendall ve Cara ikna etsin. Dünyanın en trend hatunları bile sırtından düşürmüyor, siz mi beğenmeyeceksiniz??


Hava bi tık soğusa da şöyle şeylerle gezebilsek artık. Siyah ve temiz (clean cut yani köylüler kfişdlsk) şeylerle sırt çantamı takmak için sabırsızlanıyorum. Şimbi bi kaç tane de internetten online olarak alabileceğiniz çanta önereceğim. Kendiminkini de koycam, hangisi olduğunu siz bulup alın.



shein.com sitesindeki diğer tüm sırt çantası modellerine  http://www.shein.com/backpacks adresine tıklayarak bakabilirsiniz. 

4- Kırmızı muzlu ipli sırt çantası - $12.99 (yaaa bu çok tatlı < 3)
5- Siyah deri sırt çantası - $42.99
6- Etnik desenli sırt çantası - $29.99

choies.com adresindeki diğer tüm sırt çantası modellerine http://www.choies.com/backpack linkine tıklayarak bakabilirsiniz.


Mağazalar, internet, her yer bu zamansız ve rahat parça ile dolu. Gönlünüze ve kesenize göre bi sırt çantası bulmak hiç de zor değil. Ben elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Artık sıra sizde.

Sırt çantasından telefon çaldırmış biri olarak hala vazgeçemediğime inanamıyorum :(

3 Film Önerisi Birden

$
0
0
Normalde izlediğim ve çok hoşuma giden filmleri arada sırada öneriyorum ama bu ara oldukça hoşuma giden bi kaç film izleyince paylaşayım dedim. Malum battaniye altı + kahve + film günleri geldi. Umarım hepsini flörtünüzle izlerken yarım bırakmak zorunda kalırsınız kdslişkdks


İlk önerim bir Fransız filmi olan "Les Femmes du 6e Etage" yani "6. Katın Kadınları". Film 60'ların Paris'inde geçiyor. Şimdi hipster yuvası olan klasik Paris binalarının en üst katlarını o zamanlar hizmetçilerin kullandığını biliyordum. Bu film de o katı anlatıyor. Kutu gibi odalarda, ülkelerinden uzakta zengin Fransızlara hizmetçilik yapan bir grup İspanyol kadının hikayesi diyebilirim film için. O dönemi, İspanyolların renkliliğini, Paris'in güzelliğini o kadar tatlı yansıtmış ki, su gibi aktı gitti film. Nerdeyse 50 yıl öncesini anlatmasına rağmen kadın erkek ilişki dinamiklerine dair de çok tatlı detaylar yakalayabilirsiniz. 


İkinci filmimiz ise "Me and Earl and The Dying Girl". Nasıl anlatsam bilemiyorum ama son zamanlarda izledim en tatlış filmdi diyebilrim. Hani Lana Del Rey klipleri hep instagram kafasında ya, bu film de tam bi Instagram tonlarında bi film. Mekanlar, ışık, açılar, her şeyiyle ba yıl dım! Lise son sınıf öğrencisi 3 genç üzerinden ilerleyen filmi spoiler vermemek için fazla anlatmıycam. Ama çekimler, diyaloglar, karakterler o kadar şahsına münhasır ki... Herkes "huylu." Kendimi buldum diyebilirim bu garip özellikli insanlarda. Özellikle Earl o kadar stil sahibi ki, izlerseniz onun giydiklerine özellikle dikkat etmenizi istiyorum. 


Son önerim ise yine bir Fransız filmi. "Les Petits Mouchoirs" yani "Küçük Beyaz Yalanlar". Marion Cotillard hastası olarak onun oynadığı herhangi bi filmi izlemek istediğim anda buldum bu tam 2.5 saat süren filmi. İyi ki de bulmuşum. İzlerken özenmekten, kıskanmaktan, yutkunmaktan bi hal oldum. Yine mekanlar, insanlar, karakterler o kadar harika ki, durdurup yemek molası falan verdim sinirlerim bozulduğu için. Film kötü diye değil, bünyem bi yerden sonra bu kadar iç geçirmeyi kaldıramadı. Tekneler, sürekli içmeler, uzun yemek sofraları, godoşluk... Hele bi de orta yaşlardaysanız benim gibi daha bi başka anlam ifade edecek film. Klasik bi Fransız "Gavatlığı dünyaya biz yayacağız" tadı olsa da filmde insanlar ve insan ilişkileri üzerine çooooook güzel bi filmdi. Bunu da kesinlikle öneririm.

Hadi bakalım benim kafayı az biraz anladınız, bu tarzda önerileriniz varsa bekliyorum. Bu filmlerden izledikleriniz varsa da onlarla ilgili yorumlarınızı da bekliyorum.

Muckk iyi haftalar kuzular.

Paris Fashion Week Spring / Summer 2016

$
0
0
Bitmediiiii, bitmediiiiii. Paris Fashion Week, Kim Kardashian'ın hamileliğinden bile uzun sürdü gibi geldi bana. Her gün bir defile, her gün bir ağzımızı açık bırakacak haber... 

Ben de toparlayabildiğim kadar toparlayıp, söz verdiğim üzere yazıyorum PFW'i...



"Chanel Airlines" ile başlayalım. Her yıl konseptten konsepte koşan Chanel bu sene havaalanı teması yapmış. (Supermarket temalı defilenin detaylarını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.) Hostesler, bavullar, yolcular, pilotlar... Gerçek bir show uzmanı oldu Karl Lagerfeld artık. Ürünlerini de tartışacak değiliz, Chanel'e bok atacak kadar delirmedim... (Biri giydiğinde beğenmeyebilirim o ayrı..) Uzun uzadıya yazmak isterdim ama o kadar fazla detay var ki bu yazı bitmez, isteyen olursa ayrıca yazarım ama çok istenmesi lazım dilfdlsksdlşk 


Ennn beğendiğim isimlerden biri Miranda Kerr oldu. Uçaktan indiği kıyafeti de, defileye gittiği kıyafeti de, sokakta gezdiği kıyafeti de ayrı güzel olmuş. Aferin şu kıza o taş gibi kocadan boşandıktan sonra sapıtmadı, efendi uslu takılıyor hala.. Instagram hesabı biraz malca ama en azından "memem var açayım" diye gezen motor modeller gibi değil, içtiği çayı kahveyi paylaşıyor :(( Ben Miranda Kerr olsam ohooo, cümleyi bitiremedim bile. Allah biliyo da vermiyo...


Rihanna yine Rihanna! Başta Dior olmak üzere bi iki evente katılıp, anneciği ile Eyfel Kulesi'ni ziyaret etmiş. Ayyy Rihanna da olsan kekolaşabiliyorsun demek.. Şu Vogue partisinde giydiği ölü gelin geceliği temalı elbisesini nedense pek sevdim. Diğer giydiği oversized paltolar da o giydiği için değişik görünüyor. Başkası giyse başını duvarlara sürte sürte rezil ederdik...


Henüz adını duymadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz! Johnny Depp'in kendisi kadar uçuk kızı Lily Rose Deppşu aralar modellik, oyunculuk camiasında fırtına gibi esiyor. Henüz 16 yaşında olmasına rağmen (evet 1999 doğumlu wtf??) instagram hesabındaki pozlarıyla maşallah dedirtiyor kendisine. Önümüzdeki günlerde uzunca bi yazayım ben bu şam şeytanını. Ay bu şöhret olma yaşı daha ne kadar düşecek?? 18 yaşındaki Kylie anane gibi kaldı bunun yanında.. Neyse 16 yaşında Chanel defilesini Karl ile turladı. Siz hala oturup test çözün....


Kendall'ımmmmmmm. Şu kuğu gibiliğe bakar mısınız ey ahali! Bu kız tam da olması gereken yerde, Paris Fashion Week'de... O ince fiziğine sade stili nasıl da yakışıyor.. Balenciaga'dan Balmain'e aklınıza gelebilecek bütün dev markaların defilelerinde yer aldı Kendall Jenner. Arta kalan zamanlarda giydikleri ise o kadar şık, o kadar stil sahibi idi ki, masaüstü fotoğrafı yaptım onu.. Şaka şaka yapmadım, ama bi kaç kez açıp baktım. Koca götlü ablaları sinir krizi geçirip Xanax'ları üçer beşer yutmuştur heralde Kendall'ı gördükçe...


Kış olduğundan herkes siyahlara bürünmüş, pek de iyi etmiş. Olsen ikizlerinin onlar kadar mendebur olmayan kardeşleri Elizabeth Olsen ve Khaleesi'miz Emilia Clarke siyah sade kıyafetleri içinde oldukça şık görünüyorlar. Ay ben ejderhaların anasının tombul dizlerine kurban olurum ksidlkldska


Maria Sharapova da sarışınlığının verdiği tüm imkanları kullanarak her rengi kendine yakıştırmış. Bi sporcu için oldukça stil sahibi görünüyor. Antreman falan hakketire, bi ton etkinliğe katılmış. Aman katılsın, Serena Williams her türlü yer bitirir bunu zaten. 


Hele heleeee, Zendaya'ya bak hele.. Bayılıyorum böyle kendine has, başkası yapsa olmayacak ama o yapsa olan şeylere. Zendaya da bu isimlerden biri. Her bi kıyafeti saçından aksesuarına özenle düşünülmüş. Fizik de 10 numara olunca ne giyse yakışıyor. Benden böyle güzel şeyler duymaya alışkın değilsiniz di mi, ben de valla hahah. Hemen çamur atcak bi şeyler bulmalıyım tansiyonum düşüyo :o


Yeteeeeeeer! Balmain'in peşini rahat bırakın. Gül gibi marka unkapanı abiyecisine döndü bu paçozlar yüzünden yemin ediyorum. Markanın baş tasarımcısı Oliver Rousteing ve Kardashian ailesine olan yakınlığı beni bile sinir ediyor. Sosyetik olsam giymem vallahi. Balmain defilesi sonrası Balmain kıyafetler içinde çılgınlarca eğlenen Kendall Jenner, Gigi Hadid, Kris Jenner boy boy poz vermeyi ihmal etmediler. Daha az botox, daha az Kardashian, daha çok moda diyorum Oliverciğim, kendine gel!


Bakın kızlar, bu karelere iyi bakın! Hayatta "nokta atışı koca bulma" uzmanı olarak tek örnek almanız gereken isim Salma Hayek. Bütün oyuncular paçoz paçoz oyuncularla, sporcularla evlenirken o kiminle evlendi? Alexander McQueen, Balenciaga, Gucci, Puma gibi markaların bağlı bulunduğu şirketin CEO'suyla evlendi! "Hepinizin sahibi benim" dercesine gözü sürekli yükseklerde poz vermesiyle iyica kendisine imrenmemi sağladı. Yaşa be kara kız, darısı başımıza!


Erkeklerden de Jared Leto'yu paylaşmak istedim. Fashion Week bizde de, ecnebide de "normalde giymeyeceğin saçma sapan her şeyi giyebileceğin hafta" olarak algılansa da Jared Leto hep böyle kendine özgü giyindiği için hoşuma gitti. Ayrıca hiç selebriti havalarına girip, kasmadan etmeden sürekli aynı ayakkabıyı giymesi, aynı deri ceketi bi kaç gün üzerinden çıkarmaması daha da hoşuma gitti. Yaşasıııın, o da aynı şeyleri giyyo, o da bizler gibi fani.....

Ünlüler ve gıybet adına bahsetmek istediklerim bu kadardı.. Gelelim moda kısmına. Ağzımızı açık bırakan bütün dev markalar Paris Fashion Week'de çıkıyor bana göre. Louis Vuitton, Celine, Balenciaga, Alexander McQueen, Elie Saab, Lanvin, Christian Dior, Balmain, Chloe, Chanel vs... O yüzden hepsini paylaşmam mümkün değil. Aklımda kalan ve paşa gönlümün yazmak istediklerini yazıcam hahaha. Ortamlarda havanız olması için "Evet abi Dior napmış öyle rengarenk, götüm gibi" falan dersiniz..


Hiç moda ile, fashion week ile ilgilenmiyorsanız bile Rick Owens'ın sunumunu görmüşsünüzdür internette orda burda... Neymiş efendim kadınların birbirine nasıl destek olduğunu, birbirlerini nasıl taşıdıklarını anlatmak istemiş... Yahu anlat da bunu birinin ağzına öbürünün götünü sokarak mı yapman lazım Rick beyciğim?? Yıllar boyu irdelenecek, dalga geçilecek, gördükçe absürdlüğü artan kareler çıktı ortaya. Taşıyan değil de taşınan ablaların ayakkabılarını pek bi beğendim ayrıca hahaha.


Her bi tasarımına ayrı hayran olduğum Elie Saab, bu sene de şaşırtmadı. Yine bayıldım her şeyine olduğu gibi. Allahım sen şu kara kulunu bi Elie Saab tuvaleti olmadan öldürme yarabbimmmmmm. Bu sezon daha gotik şeyler yapsa da ucundaki dantele bile kurban olurum...


Deli, meli bayılıyorum bu kadının yaptıklarına. Vivienne Westwood yine görüldüğü an "Kesin VW" dedirtecek şeyler yapmış. Kullandığı renk tonları o kadar hoşuma gitti ki, kendinden vscocam'li gibi elbiseler. Hep siyah tercih ediyorum ama renkli giyinseydim bunları giyerdim..



Ve milli gururumuz Hüseyin Çağlayan... Show'un tamamını da izleyebilirsiniz ama becerbildimse en can alıcı noktasından başlatma şekilnde koydum. (Koyamadımsa 2:15'den başlayabilirsiniz o dediğim sahneye) İşte moda, işte sanat.. Bizim paçoz modacılar bi tık izleyip örnek alsınlar ordan burdan çalıp çırpacaklarında halis muhlis Türk ilhamı duruyor önlerinde.. Gerçekten ayakta alkışladım izleyince. 

Eveeet böylece söz verdiğim gibi tüm fashion week'leri yazmış oluyorum. Milano hariç, o hiç içimden gelmedi nedense... Bi de önümüzdeki günlerde İstanbul Fashion Week var hele onu hiiiç yazamam, yokmuş gibi davranacağım hatta. Körlerin sağırların birbirini ağırlayamadığı bile saçma sapan bi kaç günden ibaret benim için. Herkese kendini kandırmada başarılar diliyorum. Az goy goy, çok iş..

Stil İkonu: Olivia Palermo

$
0
0
Eveeet, hadi hep birlikte bu yazının neden bu kadar geç kaldığını sorgulayalım.. Emin olun ben de bilmiyorum neden 5-6 yıldır bu blogu yazmama rağmen bi kere bile Olivia Palermo'yu manşetlere taşımadım...



Moda ile biraz ilgileniyorsanız mutlaka duymuşsunuzdur Olivia Palermo'nun adını. Duymadıysanız da güzel, minnoş, zengin, stil sahibi zengin bir hanımefendi kendisi. Bu özelliklere sahip herkes gibi moda editörlüğünden modelliğe, oyunculuktan takı tasarımcılığına kadar her işi yapıyor.. 29 Şubat 1986 doğumlu, yani bir balık burcu. Tam da balık gibi duruyor zaten. Zarif, hep hasta olacakmış gibi, bağırıp çağırmayan, çaçaronluk yapmayan bir kadın olduğunu düşünüyorum. Tabi bunlardan banane, kadının karakterini analiz etmeyeceğim elbette, ne giyiyor, ne yapıyor, nasıl her şeyi üzerine bu kadar yakıştırıyor ona bakıp, stil tüyoları almaya çalışacağız.


Kadının neredeyse tüm işi giyinip, süslenmek, görünmek olduğu için binnnnlerce stili, binlerce kıyafeti var. Ben malum ara bi mevsimde olduğumuz, kışa girdiğimiz için çoğunlukla kışlıklardan örnekler koydum. Bikinili fotolarına bakıp sinir krizi geçirmeye gerek yok di mi? En sevdiğim "all black" kombinlerle başlayalım. Ben de simsiyah giyiniyorum ama az sonra mahalle teyzesinin canını almaya yeltenecek iblis gibi oluyorum. Olivia Palermo giyince gayet cool bi prenses gibi oluyo. Keramet bal rengi saçlarında mı acaba?


Gelelim her gün giydiğimiz jeanleri Olivia Palermo nasıl kombinliyor.. Aha da işte böyle.. Babetlerle de giyiyor, yüksek topuklu botlarla da, sivri topuklularla da.. Jean onun için rahatlık sembolü sanırım, üzerine hep abartı olmayan şeyler seçmiş. En doğrusunu da yapmış. Ama bol bi tişört ve kot ile bile ultra şık görünmesini çözebilmiş değlim. Sosyeteye doğunca böyle oluyo galiba :/


İnsan köpek gezdirirken bile şık olur mu? O oluyor işte.. Tabi biraz bu işin show olduğunu da düşünmüyo değlim. Kendisini görüntüleyecek binlerce paparazzi olduğunu bildiğinden böyle her daim iyi görünmek zorunda. Ama yine de tebriği hakediyor. Olivia Palermo'yu Blair Waldorf ile benzeştiren tek ben değilim zaten. Karakter olarak uyuşuyorlar mı bilmem ama tarz ve görüntü ve hayat olarak çok benzettim ben. Siz ne dersiniz?


Özellikle kırmızı halı etkinliklerindeki stilini bizim Gossip Girl'ün Queen B.'si ile çok benzettim. Kaderleri benzemesin garibanların ne diyeyim... Bir otel uğruna satılan Blair'imizi unutmadık, unutturmayız... Gerçi ben o otelin bi odası için bile satılmaya razıyım sailşdksaldks


Eh böyle bi ikon olunca tüm fashion weeklerin de en ne giyeceği merak edilen isimlerinden oluyor. Apır sapır giyinmek yerine yine her zamanki sade şıklığında katılıyor defilelere. Ay bizim kafasına yastık koyan, kürklere sarıp sarmalanan kekolar bir gram örnek alsalar şu kadını ne olur.... Gerçi sürekli o kadar topuklu üzerinde o ayaklar ne hale gelmiştir merak etmiyor da değilim. Hiç mi Stan Smith giymek istemiyon Olivia? Hiç mi canın Airmaxçekmiyo anam??


Kürk giyecekseniz de böyle giyin... Onun gibi görünebilmek ne mümkün gerçi... New York'un ayazına elbetteki yumuş yumuş kürkleriyle karşı koyacak Olivia.. Bizim gibi Maslak metrodan binip Taksim'e ulaşmaya çalışmıyor ki :((


Olivia Palermo'nun kış tercihlerine dizüstü çizme ile devam ediyoruz. Her şey gibi bu da yakışıyor ona. Kylie Jenner sonrasında iyice hevesim depreşti. O kadar güzel görünüyor ki bu hanımlarda, aldığım an motorsu gibi görüneceğimi bilsem de gece yastığa başımı koyduğumda kendimi dizüstü çizme ile hayal etmeden duramıyorum. Ben düşüyomuşum ve David Beckham elimi tutuyomuş. Victoria'dan boşanmazsa görüşmeyeceğimi söyleyip kaçıyomuşum ben de elini bırakıp... Ay neyse daldım gittim, bacağınız ince ve uzunsa neden almayasınız. İddialı ama enfes bi parça...


Yeterince kıskanmadınız mı? Buyrun çabasız gelinliğine bakın bir de... Kadın resmen yılan derisi yeşil pabuçlar ve penye bir üst ile evlenmiş... E 4239042090 tane kıyafeti olunca, gelinliğini ne kadar sade tutarsa tutsun yine de şık görünüyor. 2014 yılında evlendiği kocasından ise az sonra bahsedeceğim... Kanayan yaram resmen bu çift...


Ve evet sıkı durun, hala hasetten çatlamadıysanız söylüyorum; kocası alman! Ben burda "çare alman koca" diye bi tarafımı yırtarken Olivia Palermo, Alman model Johannes Huebl ile evli. Ühühühüü allahım her şeyi niye tek bi insana veriyosun ya. Hem güzel, hem zengin, hem ünlü, hem zevk sahibi hem de almanı o kaptı. Bize düşen de kompleksli türk erkeğinin "uyudun mu? niye yazmıyorsun?" mesajları :( Neyse en nihayetinde de iki güzel insan elbette çift olarak da muhhhteşem görünüyorlar.

Ay sinirlerim bozuldu yeter bu kadar. Siz de hala 41 yerinizden çatlamadıysanız yorumlarınızı bekliyorum :((

İstanbul Coffee Festival 2015

$
0
0
Eveeet, yine ben, yine kahve festivali. Her giden yazdı, herkes instaya, snapchate boğdu ortalığı ama ben de keyfimden yazmıyorum. Geçen yıl gidip baya bok atmışım, (buradan okuyabilirsiniz) bu sene de yaz yaz yaz nasıldı diyenler olunca yazayım dedim. Şehir dışında olanlar, gidemeyenler, gitmek istemeyenler, kafein dolu yazıya hazır olun. Fotoğrafçı kimliğimle fena da fotolar çekmemişim...



Megolomanyak olduğum için kendi fotoğrafımla başlıyorum dklsiaşklsk İşte kahve festivaleine giderken ne giyilir kombinimle sizinleyim.. Berlin'den aldığım sivetşörtüm, aşırı sikini jeanim ve beyazlıktan eseri kalmayan ayakkabılarımla festivaldeydim. Star parçam ise kırmızı gözlüğüm........ Keşler gibi bi köşeye çöküp kendi kendime kimseye bulaşmadan takıldım :(( Sizler için yaptığım gözlemlere başlıyorum..


Öncelikle bu festivali Haydarpaşa Garı'nda yapmak kimin aklına geldiyse gerçekten kutluyorum. İçinin ne halde olduğunu bilmeden, önünden boynu bükük geçip bakakalıyorduk vapurdan. Bence her etkinlik burada yapılsın. Markalar duysun, kıro gibi milleti Soho House'a doldurmaya çalışcaklarına azcık yaratıcı olsunlar. (Peki arkadaki kızın kombini??)


Geçen seneki en büyük sıkıntım dar alandı, bu sene ferah ferah olunca yaktım bi ciğara gezmeye başladım... Bi kaç sene önceye kadar sıcak suya kahve döküp karıştırmaktan başka kahve kültürü olmayan bir toplumun bu kahve düşkünlüğüne şaşmadım diyemem. Herkes "Kolombiya mı Etiyopya mı?" diye kahve seçer oldu. Hele helee, bizim millete bak hele. "Bi lette alabilir miyim?" toplumunun kahve ile imtihanı....


Zaten mahallede fifi kafe dolu olduğu için çok fazla yeni kahve denemedim, ama herkes galon galon kahve içiyordu. Ha bi de selfie.. Kahve standını arkana alıp selfie çekilmenin kafasını gerçekten anlamadım, gidip birinin yanına soracaktım bacım napıyonuz diye. Ay bugün biraz hangoverim o yüzden her şeye muhalefet gibi oluyo yazı, kusura bakmayın.. 


Şu an sadece Bodrum'da şubesi bulunan ama yakında İstanbul'a da açılacak olan Baguetteria'nın sandvişleri o kadar güzeldi ki, yazarken bile ağzım sulandı. Açılsa da yeseniz... Standın önü sürekli kalabalık olduğundan güzel bi fotoğraf çekemedim ama o kadar kahve üzerine İtalyan salamlı, jambonlu sandviçleri millet üçer beşer götürüyordu. 


Walter's Coffee'yi duymayanınız yoktur artık. Duymadıysanız da yuh, açın az CNN falan okuyun, orlara bile çıktı. Festivalin en renklisiydi bence, sarı sarı oldukça ilgi çekiyordu. Moda'ya yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. New York'da şube açmak için açık olan kampanyaya katılabilir, gurumuzu deniz aşırı memleketlere taşıyabilirsiniz.. Aha onun da linki burda -> https://www.kickstarter.com/projects/walterscoffee/breakingbad-inspired-coffee-lab-walters-coffee-roa


Bana en çok sorulan sorulardan biri de moka potumu nerden aldığımdı. Berlin'den aldım tatlım diyodum herkese, kahhve.com'da da satılıyormuş, üff ne havam kaldı şimdi herkes alınca?? Stand açıp millete moka potu tanıtıyorlardı. "Çaydanlık gibi bi şey mi?" diye sorulduğunu duydum bu fotoğrafları çekerken.. 


Timeout yeme içme ödülleri oylaması başlamış, Norm da oy istiyor. Baristası kahveme kalp yaptığı için bu fotoğrafı paylaşayım dedim kfdlsikldsk


Tadına baktım ve onayladım, Mom's granola barlarının tadı gayet güzel. İncelemek isteyenleri şöyle alalım. http://www.momsnaturalfoods.com.tr/


Nişantaşı'ndaki şubesine hiç gitmediğim ama sıklıkla duyduğum Plus Kitchen da ilgi çeken standlardandı. Sağlıklı organik ayağına millet baya yiyip içiyordu. Karnım tok olmasaydı keşke, yine yemek kısmet olmadı :((



Ben de kahve festivaline gidip kahveden başka her şeyin fotoğrafını çekmişim. Neyse ben yiyip içme gıybet peşindeydim ama workshoplar, sergiler, resim atölyeleri falan vardı. Millet oyalansın diye bir sürü şey yapmışlar, iyi de olmuş. Dikkatimi çeken ise Türk kahvesi markalarının algısı oldu. Diğer kısımda dövmeli hipster baristalar özene bözene latteler, mochalar yaparken bu Türk kahvesi markaları stand başına mini etekli modeller koyup ürün tanıtmaya çalışıyordu. Dayı az vizyoner olun yaaa, sence bu kahveye 15 lira veren tipler senin makyajlı stand görevlini umursarlar mı? Seneye bi stand açıp fal bakmayı planlıyorum, bence güzel plan...


Hmm festivalde gün konsepti... Sarmalar, dolmalar oh oh oh..


Hala gitmediyseniz Maçka'daki Minoa Bookstore & Coffee'ye kesinlikle uğramanızı öneririm. Onlar da stand açmışlar festivalde, tam instalık cool kitaplar satıyorlardı. Yurtdışında görüp bavulda nası götürcez bunları dediğim kitapların hepsi orda var kalp kalp kalp. Kitap almıycaksanız da bi kahveye gidin, Peloşumuz ne güzel yer önermiş diye beni anmayı ve karmama olumlu puan göndermeyi de unutmayın...


Yine en kalabalık standlar en popülerlerdi. Nero, Starbucks, Nespresso standları en çok insanı gördüğüm yerlerdi. Hadi Nespresso kapsüllerin en güzeli, bulmuşken içeceksin de, bi ton para verip kahve festivaline bilet almışsın ama gidip Starbucks'dan kahve içiyorsun. Bıktım bu vizyonsuzlardan, başıma ağrılar giriyor...


Babylon içeri sahne kurmuş, bir takım hoş müzikler çalıyordu, aferin valla.. Koca gar içinde alan bol olunca her türlü şey yapılabiliyor tabi. Teknocu köpek olduğumdan bi takım tatlış akustik müzikler ilgimi çekmese de hoş düşünülmüş bir olaydı canlı müzik.


Nescafe'nin kapsül makinesini denemedim ama renkli renkli duruşları çok hoşuma gitti. Evinizde lette yapmak için Dolce Gusto hem ekonomik, hem dekoratif dkslşaikas 


Ahh Gar Lokantası! Haydarpaşa'nın içindeki bu yeri yeniden görmek, orda hafif hafif demlenen teyzeleri izlemek çok keyifliydi. Bi takım eski romans hatıralarım canlandı. Festival dışında gitmenizi öneririm. Trenlerin, vagonların arasında İstanbul'a karşı rakı keyfiiiii.


Kahve festivalindeyiz diye arabayı kahve çekirdekleriyle kaplamak?? Hmm muhteşem bir fikirmiş..Very yaratıcı. Tek tek uğraşıp yapana üzüldüm valla akıl karı değil... 


Çok tatlı bir çiftin el yapımı deri ürünlerinde fena gözüm kaldı. Berlin soğuğunda mataramdan viski içtiğim günler hayal ettim.... Envanter Haritage & Co ürünlerini incelemek için adres: http://envanterheritageco.bigcartel.com/


Yeniden Haydarpaşa'nın içinde olmak, o havayı solumak, raylar, vagonlar çok iyi geldi bana. Hemen parti mekanı olarak düşünüp, içeride nasıl eğlenileceğini hayal edip, parti dekore ettim kafamda :((


Takılar, kitaplar, plaklar, müzik ve bolca kahve.. Bu sefer olmuş dedirtti vallahi, seneye gitmeyi düşünenlere tavsiye edilir.. Tabi yine Haydarpaşa'da olursa... 


Bi de boydan fotomla bitireyim ki taliplerim görüp beğensin, ne kadar da ayakta duran kafein bağımlısı bir kız desinler....

Gidenler benim atladığım şeyler varsa buyursunlar anlatsınlar. Yoruldum artık yaz yaz yaz.. 

2015 Kış Trendleri: Küçük Kara Kazak

$
0
0
Yine kör göze parmağım gibi görünen, ama aslında aşırı işlevsel bir yazı ile karşınızdayım. Bu sene ne trend, ne değil ben bilmem, hava soğuyunca neler giydiğimi, neler hissettiğimi bilirim. Ve yazın bitmesiyle bazı dertler başlar. Tam istediğin gibi bir kot ceker, tam her şeyin üzerine giyebileceğin bir deri ceket, kıçını iyi gösteren bi jean, bi deeee siyah kazak! Geri kalan her şey benim için teferruat. 

Böyle kilit parçalar olduktan sonra geri kalan her şeyi değiştire değiştire giyiyorsun ama bunlardan biri bana kendimi iyi hissetirmeyince saçımı başımı yolasım geliyor.



Başlıktaki "Küçük Kara Balık" göndermesini anlamadıysanız sizin sorununuz, kazak pek küçük olmasa da bir ikon, bir star bana göre. Balıkçı yaka siyah kazak en zamansız, en anahtar parça belki de. Gel vatandaş gel Audrey Hepburn'den, Marilyn Monroe'ya kadar herkesin "rahat ve şık" olma kıyafeti sanırım. (Bu ikisi de tam sidik yarıştıracakken Marilyn rocknroll bi şekilde ölüvermiş kilaşklşk)


Millllyonlarca model, milyonlarca farklı duruşta siyah kazak bulabilir, alabilir, giyebilirsiniz. Bunun ucu bucağı yok.. Ama insanın hep bi tane en sevdiği oluyor. Benim 2 sezon önce H&M'den aldığım ve kollarını avuç içine almaktan büyük zevk duyduğum kazağım artık intihar etmek üzere, o yüzden bu sene yenisini buldum buldum, bulamadım depresyonlar.... Gerçi aşırı sevdiğim siyah kotum da eskisi kadar yakışmıyor, ay napıcam bu sene?? Neyse bu yukardaki ablalar kadar cool olabilsem keşke bi siyah kazakla...


Beline güvenen şöyle gelsin! Crop top'lara veda etmek yok ey halkım, hava soğusa da siyah kazağınızı crop top olarak almaz mıydınız? Kalem etek & crop top kombinini biraz fazla kasıntı ve seksi bulsam da yüksek bel kotlar ile gayet iyi oluyor. Ama bele kemer şartoş gibi.. Birazdan vereceğim linklerde kendi aldığım ve dokusunu çok beğendiğim minik kazağı da paylaşıcam. Ama onu giyebilmek için 3 gün aç gezip göbeği yok etmek gerekiyo :((


Hala ikna olmadıysanız moda ikonalarını sizin için derledim. İşte siyah kazak bağımlısı ünlü yılanlar.... Emma Watson, Jessica Alba ve Blake Lively'nin siyah kazak tercihleri gayet şık duruyor. Emma Watson'ınki tam bütün kış üzerimden çıkarmak istemediğim kazak tipi görünüyor, keşke giymediklerini bana verse...


Evet her yer envai çeşit siyah kazak dolu ama ben yine de ordan burdan almaya devam etmeye bayılıyorum. Her gün giymelik, evde giymelik, gece çıkarken giymelik, flörtle buluşurken kolay çıkarmalık dklisşkk 

2- Siyah kalpli kazak - $16.48 (hiğğ çok şirin)
3- Siyah örgü kazak - $19.83

Ben bu kadar seçtim ama binlerce çeşit arasından seçmek için http://www.shein.com/Sweaters adresine tıklayıp alışveriş yapabilirsiniz. 


Ben bu sefer hep crop kazak örnekleri verdim ama sitede çok daha fazla model ve çeşit var. Genişi bolu uzunu kısası için http://www.choies.com/knitwear-sweaters adresine tıklayıp pişti olmadan alışveriş qeyfeee yaşayabilirsiniz...

7- Yanları kesik tuniğimsi siyah kazak - $18.67
8- V yakalı dar siyah kazak - $14.00
9- Kolları fermuarlı bol siyah kazak - $20.67

Bu son verdiğim örneklerin bulunduğu sitede de çok fazla kalın kazak modeli var, bi tane aldım beklediğimden çok daha yumuşacık ve kaliteli çıktı. Tavsiye ederim. Adres ise http://www.romwe.com/Jumpers-Cardigans


Uzunu, kısası, darı, bolu siyah kazak benim için kışın ciddi mesele. Salak sulak kombin çabalarda olmadığımdan ve istediğim gibi bi siyah kazak bulana kadar depresyondan çıkmayacağım için çok dertliyim a dostlar. Uzun uzun yazıp sizi de derdime ortak edeyim dedim.. Gamsız olunca insan böyle şeylere tutuluyo işte....

Hayatımın erkeğini aramadım ideal siyah kazağı aradığım kadar...

Kime Daha Çok Yakışmış: Taraji P. Henson & Jaimie Alexander

$
0
0
Twitter'a anket özelliği gelmişken ben de anketli yazımı hortlatayım dedim, en gıybetli, en çekiştirmeli, en çoktan seçmeli bölüm "Kime Daha Çok Yakışmış" başlıyoooor.

Vallahi bıktım Victoria Beckham'ın kendi üstüne uygun şeyler tasarlayıp tasarlayıp giymesinden ve başka insanlar da giyince pişti olmasından. Kadın kendine koleksiyon çıkarıyor resmen. O yüzden bugün benim kendisini yeni tanıdığım Taraji P. Henson ile Jaimie Alexander'ın klasik bir elbiseyi nasıl farklı yorumlayışını göreceğiz..

Söylerken biraz utanıyorum ama ben Empire denen sikko dizinin bağımlısı oldum :(( Bi gece uykum kaçınca bu ne ola ki diye başladım ve 12 bölümlük ilk sezonu bitirmiştim ertesi gün. O kadar ucuz, o kadar saçma sapan bir dizi ki, kimseye söyleyemedim bile o gece onu izlediğim için uykusuz kaldığımı. 

Hip&hop ve rap müzik krallığını anlatıyor bir ailenin. Ama ne aile. Roller, kostümler, konu o kadar basit ki.. Görgüsüzlük, kıroluk gırla gidiyor.. Altın kolyeler, şampanyalar, elmaslar, entrika, tek bölümde yazılan hit şarkılar.. Niggalık bu değil dostum.. Ama izledim de işte, şimdi 2. sezon başlamış yayınlandığı kadar onu da izleyeceğim.. 

Taraji P. Henson da bu dizinin başrolü Cookie'yi canlandırıyor. Rolü şöyle özetleyeyim: Seda Sayan'ın Erol Köse'ye fırça kaydığı video var ya, kadın bütün dizide o videodaki gibi geziyor. Atar üstüne atar, gider üstüne gider... Sürekli kürkler içinde ve iş üstünde.. Taraji P. Henson hep bu tarz filmlerde oynamış sanırım, neyse benim ayıbım olsun onu yeni tanımak. Bir etkinliğe katılırken de model olarak bayıldığım bu siyah Cushine et Ochs marka elbiseyi giymiş. Dizideki rolünden dolayı gerçekte de öyle geldiği için ben elbiseyi yakıştırdım. "Ehh dekolteyse dekolte açıcam tabi aslanım" diyip giymek istemiş ve giymiş gibi. Normalde bu kadar iddialı memintolara bu kadar iddialı dekolteden hoşlanmam ama o yapınca olmuş gibi.. Kıyafetin üzerinde durmasının bile karakterle ilgisi var, görüyorsunuz değil mi?


Gelelim Jaimie Alexander'a... Aynı elbisenin beyaz olanını tercih etmiş. Fizik güzel, kız güzel, elbise güzel.. Ama bi şeyler eksik gibi.. Sanki Jaimie bütün mahalleye vermiş de, onu istemeye gelecekleri gece edepli görünmeye çalışırken bu elbiseyi giymiş gibi, bi terslik var ama anlamadım. Kafasına bi hemşire şapkası koysan Halloween için giyilmiş seksi hemşire kostümü gibi bile görünebilir.. Kötü değil ama bayılmadım da.. Saç modeli ise çok güzel, çok "fresh" görünüyor, saçım öyle dalgalı dursa anında kestirirdim Jaimie gibi.. 


Şimdi geldi sıra sapla samanı karıştırmaya... Birbirinden iki farklı vücut tipi, farklı yaş ve stildeki kadınlar... (Taraji, Jaimie'den 15 yaş daha büyük bunu da not edin oy verirken..) Ben gerçekten de seçemedim kimi beğensem.. Renk olarak siyah favorim tabii ki de ama öyle memelerin ağza girmesini de hiç sevmiyorum. Jaimie de seçilemeyecek kadar sönük görünüyor.. 

Farklılıklar yine iş açtı başımıza görüyor musunuz canikomlar?? 


Eveet oylarımızı verdikten sonra sebepli olarak yorumlarınızı bekliyorum. Dümdüz, klasik denilebilecek bir elbiseyi iki ayrı şekilde taşıyan iki kadın var karşımızda. Yazar burada "ne yaparsan yap sen farklıysan her şey farklıdır" mesajı vermiştir, aldınız di mi asşlkfldşk? Ok. 

Not: Kasım ayında bloga daha çok yazmaya karar verdim. Bunu kaçıncıya söylüyorum bilmiyorum ama Ekim'de sadece 5 yazı yazdığımı görünce kızdım kendime. Gerçi şu ara yeni kitabımı bitirmek üzere olduğum için ona daha yoğunlaşabilirim ama kafamı dağıtmak için de blog her zaman kurtarıcı oluyor. Gazlarsanız ikisini (Zaytung ve HT Hayat var bir de), hatta hepsini bir arada götürebilecek gücü bulacağıma inanıyorum :))

Ben Bu Ara #10

$
0
0
Aman kişisele girmeyeyim, aman her şeyimi açık etmeyeyim diye diye aslında yazmayı sevdiğim "Ben Bu Ara" bölümünü 1 seneyi geçkin süredir yazmıyormuşum. Taa yaz başında yazacağım diye söz verip hala yazmamışım dsişkdk Al sana karakter analizi işte, uzun uzun yazmama gerek yok, buradan bile belli nası bi insan olduğum.

Neyse bu ara neler yapıyorum, neler ediyorum, ne okuyor, ne izliyor, ne hissediyorum üstten üstten, instagrama koyduğum ve koymadığım bi kaç kare fotoğrafla da süsleyerek anlatacağım. 



Bakmayın böyle kayaklıklarda dertli dertli kitap okuduğuma, ben yeni kitabımı yazıyorum kalp kalp kalp. Evet uzun süre sonra yeniden yazmaya başladım hem de haldır haldır... Beni Hep Sev'den sonra bir roman yazmamış, tatlı bir geçiş olarak Mualla'ya Sor kitabımı çıkartmıştım. Şimdi ise cayır cayır bir aşk romanı geliyor. Siz sormadan söyleyeyim; Bora & Pelin hikayesi değil, yine komik, belki biraz daha romantik. Ne zaman biter, ne zaman çıkar, ne zaman elinizde olur bilmiyorum ama isminden kapağına her şey en ince detayına kadar kafamda. Tek isteğim yeni bebeğimi sizlerle buluşturmak.

Kitaplardan konu açılmışken; bu yaz kendimi hep eksik hissettiğim alanda kitaplar okudum bolca. Türk Edebiyatı konusunda bazı klasikleri okumamıştım onları okudum uzun uzun. Şu aralar Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Mahur Beste" isimli kitabıı okuyorum. Dili biraz ağır olsa da anlatımı o kadar güzel, o kadar hüzünlü bir kitap ki, içim bi fena oluyor okurken. Çantaya atılıp okunacak ince bi kitap öneriniz varsa alırım! 


Bu fotoğraf ne zaman ve neden çekildi hiç hatırlamıyorum ama kitaplar konusunu bırakamıyorum. Gri'nin 50 Tonu serisini -kezoluk da olsa- severek okumuştum. Hikayenin Christian Grey'in gözünden anlatıldığıGreykitabını da Türkçesi çıkar çıkmaz aldım. Almaz olaydım. Koskoca Bay Grey'in o kırolar kırosu Anastasia'ya bu denli aşık olması gerçekten hiç inandırıcı ve ilgi çekici gelmedi. O yüzden 50-60 sayfa okuyup bıraktım. Kütük gibi zaten, yanında taşısan taşınmaz, insan içinde okunmaz... 


Aynı açıdan çekilmiş başka bir grili fotoğraf ile karşınızdayım bu sefer. Ne kadar da konsepte uygun giden bir kız diyebilirsiniz kidskk Kankitom Duygu'nun doğum gününün ön kutlamasını yaparken giydiğim kazak çok sorulmuş. Satın almak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Kumaşı yumuşak sayılabilecek bol crop bir kazak. Severek giyyorum, alın hayrını görün.. 


Berlin'in neredeyse yerel içeceği içeceği Club Mate artık Türkiye'de. Daha düzgün bi fotom olmadığı için koyamadım, genelde eğlenirken fotoğraf çekmek aklımıza gelmediğinden böyle hiç cool olmayan şeyler çıkıyor ortaya. Neyse konumuz Club Mate. İçeceğin ne olduğunu, nerelerde satıldığını öğrenmek, ya da online olarak satın almak isterseniz bütün detaylar https://www.facebook.com/ClubMateTurkey/ sayfasında. Araştırın, alın, için, ortamlarda havanız olsun, bir nebze de olsa Berlin havası yaşamak için harika... 


Aşk hayatımı ise tek karede şöyle özetleyebilirim sanırım lol 


Dinlediğim müzikler de çok fazla soruluyor. Onu da yazayım yeri gelmişken. Likelarımı, takip ettiklerimi, dinlediklerimi şu adreste bulabilirsiniz: https://soundcloud.com/pelopel Bu fotoğraftaki plağı Feriköy Antika Pazarı'ndan 5 TL'ye aldım oleeey. Orada da bol bol fotoğraf çektim, detaylarını yazacağım üşenmezsem. Plak arşivi yapmak zahmetli ve masraflı olduğundan azar azar alarak devam edebiliyorum şimdilik. 

Şubat ayından beri düzenli olarak yazdığım HT Hayat'daki yazılarımı ise http://www.hthayat.com/yazar/pink-freud linkinden takip edebilirsiniz. Her Cuma yeni yazım yayınlanıyor haberiniz olsun :)



Sabah pastaneden kurabiye aldım, paketin içinden bi tane bu yamuk kalpli kuru pasta çıktı. Çırak bana mı yürüyor arkadaşlar?? Kasımda gerçekten de başka mı aşk??


Evet diyetimi açıklıyorum; bilincinizi kaybedene kadar içip içip yemek yemeden sızmak! Tabii ki de şaka yapıyorum ay şimdi içinizde ciddiye alanlar çıkar. Sadece üstünde ismim olan viskişişemi de paylaşmak istedim..

Famous demişken, Famous Talks'a verdiğim pek de şok açıklamalarla dolu olmayan ama yine de bir sürü şey anlattığım röportajımı buradan okuyabilirsiniz


Gelelim neler izliyorum.. Büyük bir hevesle beklediğim AHS Hotel'den hiç mi hiç tat alamadım. Lady Gaga'nın koca götünü görmek için mi bekledik bu kadar?? Nerde o akıl hastaneli sezon, nerede bu.. Aman boş koridorda koşturan çocuk gördüm, çok etkileyici, çok korkun... Bu arada tanıtım olarak gelen bu "AHS Hotel Kiti" instagram'a koyduğuma çok beğenilmişti, birine hediye etmek istiyorum ama nasıl vereceğim bilmiyorum.. İçinde otellerde bulunan sabun, tarak, çekecek, şampuan falan var AHS etiketli. Mail falan atın ne bileyim kime nasıl vereyim :(

Dizilerim başladığı ve kitabımla haşır neşir olduğumdan pek film izleyemiyorum bu ara. Eş zamanlı olarak Grey's Anatomy (evet hala), Modern Family, The Big Bang Theory, The Affair'i takip etmek oldukça yetiyor. Her izlediğim filmi eklemesem de aklıma geldikçe şuraya not alıyorum izlediğim filmleri, bakmak isterseniz imdb listemin adresi de şu: http://www.imdb.com/list/ls079318727/


Mekan önerisiz bitirmeyeyim yazıyı. Eş dostla sohbet muhabbet için mahalleden çıkmaz oldum. Cihangir köylüsü gibi hissediyorum artık kendimi, aynı insanlar, aynı muhabbetler, aynı içkiler, biraz fazla bunaldım. Yükselen değer Balat'da açılan Cooklife'a gittik geçenlerde. Karaköy'ün dengesini sağladığı o hipster ve mahalleli karışımı tam oturmamış, mini etekle tacize uğrayabiliyorsunuz ama sıkıntı yok, alışkınız. Bir kaç kafe ve antikacı var şimdilik. Cooklife kahvesi ve tatlılarıyla sevdiğim bi yer oldu. Yolunuz düşerse uğrayın. İkinci elci ve vintage dükkanları henüz Cihangir, Çukurcuma'daki kadar fiyatları şişirmemiş. Merakınız varsa haftasonu bi gün geçirmek için gidilebilir.

Artık İstanbul'da gece hemen hemen hiç çıkmadığım için etkinlik de ne var ne yok bakmıyorum bile. Sürekli selfie çekilen tipler, dans etmeyen insanlar, havalandırmasız mekanlar, laflar, sözler, çirkin çirkin tipler.. Öğkk.. Berlin'e saklıyorum kendimi. Ama defalarca dinlemiş olsam da buraya kadar gelmişken yine de dinlemeden geçmek istemediğim bi kaç isim var tabi ki. İlk aklıma gelenleri listeyeyim:

Roman Flügel @indigo / 20 Kasım 2015
Bob Moses @indigo / 21 Kasım 2015
Kollektiv Turmstrasse @ indigo / 19 Aralık 2015
Stavroz @ Roxy / 8 Ocak 2016

Artık "Aman şu geliyo kesin gideyim" diye kendimi zorlamayacağıma yaşanan bir takım çirkinlikler sonrası karar verdim. O bayıldığımız bütün dj'ler defalarca geliyor artık ülkemize. Gönül ister ki sarışın sarışın almanlarla ritme kapılıp dans ederek dinleyelim hepsini, bizim kırolarla değil. Neyse o günler de gelir inş canım ya.


Kendimden bu kadar bahsedince ben bi geril, bi geril, günlerdir hazır olan bu yazıyı yayınlayamadım bi türlü. Neyse bi cesatet postluyorum şu an. Bu fotoğraf da kendini hep saklıyorsunculara gelsin.

Bu kadar afişe olduktan sonra bi müddet battaniye altından takip edicem yorumlarınızı canikolar, bakalım nası bulcaksınız bu yazıyı >_<

Sevelim Mi Nefret Mi Edelim: Pencereli Kazak

$
0
0
Genellikle "Sevelim Mi Nefret Mi Edelim" bölümlerinde yazdığım şeylerde fikirlerim hep belli oluyor ama bu yazıda gerçekten ne yapacağımı bilemediğim için size soruyorum..

Son zamanlarda herkesin üzerinde görmüşsünüzdür bu kol kısmı kesik kazakları. Ben "pencereli kazak" dedim ama bu yazı için araştırma yaparken öğrendim ki adı "cold shoulder"mış. Bilmiyorum belki de değildir. Neyse adını öğrenmek şöyle dursun, ben bu modelleri 2000'lerin başından hatırlıyorum. Ama şimdi fashion week zamanı sokak stillerine baktığımızda oldukça sık çıktı karşımıza. Yahu bu tarz trendlerin yeniden moda olması için aradan bir jenerasyon, en az 20 yıl falan geçmesi gerekmiyor mu? Bu kadar mı sevdik de yeniden hayatımıza aldık?


Ortadaki ablanınki biraz abartı olsa da sol baştaki kızın kazağı gayet güzel görünüyor. Omuz kadında gayet estetik olan bir nokta ve kışın ortasında hafif hafif omuz başı göstermek neden olmasın dedim gördükçe. (Ve şu über yırtık kotlar lütfen bitsin, zatüre olucak millet bacağında dev yarıklarla gezmekten...)


Normalde hep siyah düşkünüyümdür ama bu kış gri kazaklara da tutulmadım değil. Gördükçe "a penceresi aralı, her yerine bayılıyorum"şarkısını söylediğim kazakların da grisini almak hoş olabilir diye düşünüyorum. Yalnız bu kazakları ya toplu ya da düz saçla kullanmak en güzeli. Dalgalı ve salkım saçak saçlarla hiç olmuyor, moda ikonunuzdan uyarı.... dslşdskiadk


Şimdi de bi kaç tane internetten alabileceğiniz tavsiye vereceğim. Ben siyah olanından tabii ki de aldım bi tane, bi iki haftaya gelir sanırım, giyer instoşa koyarım.. 


Koyduğum örneklerin hemen hemen her renk alternatifi var. Yani model beğenip renk de seçebilirsiniz. Sitedeki milyorlarca kazak modeline http://www.shein.com/Sweaters adresinden bakıp alabilirsiniz. 2 haftaya falan geliyor eve. TR'deki online sitelerden almakla aynı sürede yani, hem de pişti olmadan haha.


Bu örneklerim de biraz daha salaş ya da badi olarak tercih etmek isteyenler için. Bordo olanın modeli baya hoşuma gittim, siyahı da var, bulun sitede. Aha bu da onun linki, http://www.romwe.com/Jumpers-Cardigans hadi iyi alışverişler.

7- Pencereli siyah elbise - $32.25 (Hep kazak linki verdim ama elbise de fena bi alternatif değil gibi..)

Artık http://www.asos.com/ un da nasıl bir derya olduğunu anlatmayayım, orada da milllyorlarca bulabilirsiniz kafanıza uygun bi tarzda. Ayh yine yoruldum link vermekten bitiriyom yazıyı.


Siyahı grisi, kalını incesi, bolu darı oldukça fazla popüler ve herkesin bayıla bayıla giydiğini gördüğüm, demode miii yoksa aşırı trend mi karar veremediğim bu kazakları size soruyorum şimdi. Ben alsam ve giyecek olsam da napalım kızlar sevelim mi, nefret mi edelim. Minik omuz başlarımıza öpücük konduralım mı yerinde moda tercihlerimizden dolayı?? 


Oylarınızı verdikten sonra da yorumlarınızı bekliyorum. İlk kez bi trendi de 3 kış sonra değil, daha yeni yeni popülerken yazdığım için ayrıca tebrik hakediyorum bence... 


Victoria's Secret Fashion Show 2015

$
0
0
Eveeeet, artık gelenekselleşmiş "Victoria's Secret Fashion Show" yazım huzurlarınızda. Önceki yazdıklarıma baktım da hasetlenmekten, kıskanmaktan yazıları tek parça bitirememişim. Bu sene hiiiç öyle değilim, insan bazı şeyleri kabulleniyor zamanla sanırım. Onlar gerçekten melek, bizler de doğu ile batı arasına sıkışmış, ekmeksiz doymayan bir takım kadınlar güruhu...




Bu yıl meşhur showdan önce yaşanan olaylar meşgul etti önce. Rihanna ikinci kez meleklerle podyuma çıkacaktı ama son anda iptal etti, ama çiçek miçek yollamış.. Eski melekler ayaklandı bilmemne bilmemne.. Bu sıska kaşarların dertleriyle de ilgilenemiycem açıkcası, banane aç kalıyorsan, kalma?? 



10 Kasım 2015 tarihinde New York'da gerçekleşen defilede Rihanna yerine Selena Gomez, Elle Gaulding, The Weeknd sahne aldı. Tabi iki en çok konuşulan ikili Kendall ve Gigi'den de uzun uzun bahsedeceğim.. Performansları bilemem ama koleksiyon olarak en beğenmediğim ve dandik bulduğum VS Fashion Show bu oldu.. Kanatlar falan aşırı özensiz görünüyordu. Ha kızların orasına burasına bakmaktan koleksiyon umrumuzda mı diyebilirsiniz, bu garip şeyleri giyeceklerine çıplak görmeyi tercih ederim şahsen dişslkfldşk


Her defile öncesi yaşanan klasik geyikler bu sene de vardı.. "İşte ünlü modellerin makyajsız hallerii!!" Ya hu baa naaa neee? Zaten makyajsız da güzel olduğu belli bunların, niye iyce asabımızı bozuyorsunuz.. Yüzlerine nemlendirici sürülmüş aç bilaç model görmekten gerçekten gına geldi.. Bu seneki backstage sabahlıklarını da pek beğenmedim.. 


Defileye geçmeden önce Selena Gomez'den bahsetmek istiyorum. Evet siz de inanamadınız değil mi... Tövbe yarabbim Selena'ya ne olmuş??? Kırk yıl düşünsem bu karede gördüğüm kişiye Selena Gomez demezdim.. Lens takmış, ten rengi biraz koyulaşmış, dudaklar hafif şişmiş, ama bi insan nasıl bu kadar başkalaşır gerçekten gözlerime inanamadım. Kötü görünmüyor ama bi deyişik değil mi??


Bu yılki defile "Boho Psychedelic, exotic butterflies, portrait of an angel, pink usa, ice angel ve fireworks" temalarından oluşuyordu. Dünyanın çıplak görmek istediği kadınları giydirmek için bu kadar uğraş neden?? Bu gördüğünüz Ice Angel bölümüne ait. Altı kaval üstü şişhane tam da bu görüntüler için söylenmiş sanırım..


"Melekler ile meslek motorlaştırmaca" bölümünde ise kaşar astronot, yollu sörfçü ve pornocu polis bizlerleydi. Türkiye'de olsa bütün meslek birlikleri ayaklanırdı bunları görse hahaha. Allah aşkına sen koskoca Victoria's Secret'sın, konulu porno başlangıcı gibi konsept neden neden neden???


Tüylü kanatlar bile beni mutlu etmeye yetmedi. Adriana kadrajlara sığmıyosun artık yuh ya, melek değil zebani olmuşsun artık. İki çocuk annesi kadının ne işi var burda? Emekli olmayan öğretmen gibi bu da, kaldı başımızda. Sol tarafta gördüğünüz Maria Borges ise VS Fashion Show'da bir ilki gerçekleştirmiş ve saçında hiçbir kaynak olmadan doğal haliyle yer alan ilk isim olmuş. Üçüncü kez melek oluyormuş fakat ilk kez kendi saçıyla çıkmış. Aman ne büyük tarih.. Kızları iskelete döndür, ölçümden ölçüme göndert, "kendi saçıyla çıkmasına izin verdik" diye de övün.. 


Bohem, etnik tarzları zenci kızlara giydirmeleri?? Yuh artık. Şimdi ben zenci dedim diye duyar kasanlar olur, pardon.. Afro amerikan bacılarımızı ötekileştiriyorlar, buna izin verme Türkiye!!


Not cool, kesinlikle not cool... Melekler paçalı güvercine dönmüş lol


Kendall Jenner'ın melek oluşuna koca götlü ablalarından çok biz sevindik sanırım.. O olmayacak da kim olacak ama şu güzelliğe bak? Model gibi model valla, ne giyse iyi taşıyor. Ama her karede yüzündeki aşırı mutluluk ve heyecan beni biraz bozdu. Resmen hevesli gibi gülüyo idsşkilşdks Giydiği iki kıyafeti de hakkıyla sergiledi, helal sana silikon cumhuriyeti aileden sıyrılan cılız kız...


Gelelim Gigi Hadid'e... Kendall'ın, Taylor Swift'in kankası olmasa bu kız bu kadar ünlü olur muydu merak ediyorum, bunun gibi kız dolu ortalık.. Bundan önceki 2 yıl başvurusu reddedilmiş melek olmak istediğinde, bu yıl ise girebilmiş defileye. Diğer kızlar kadar bir deri bir kemik görünmediği için aslında hoş da olmuş alınması. Zapzayıf kız ama kemikleri iri galiba baya bi gürbüz görünüyo.


Bu yılki "fantasy bra"yı giymek Lily Aldridge'e nasip oldu.. Binlerce elmas ve pırlanta ile dolu sütyenin değeri 2 milyon dolar. Aynı zamanda donunda, çizmesinde, her yerinde yine elmaslar varmış ay deliricem. Hakkını da vermiş 2 milyon doların, şu fiziğe bak 1 gram bile yağ yok galiba bu kadar sıkı nası olabiliyo :((( 


Sanki showda yeterince soyunmamışlar gibi bi de after partyde de açabildiği kadar açmış bazıları. Siyah her zaman favorim elbette ama iç çamaşırından hallice dekoltelerle görünce sinirim bozulmadı değil.


Kendall yine aşırı hevesli ifadesiyle devam ediyor geceye. Üzerindeki kumaş o kadar şeffaf ki, boşuna örtünmüş gibi göstermeyip direk donsuz çıksa da olurmuş. Adriana ise afedersiniz sikecek gibi bakıyor yine. 


Selena Gomez ise melek Martha Hunt ile hemen hemen pişti olmuş. Mugler elbisenin alttaki dekolte yerleri ve renkleri dışında her şeyi aynı. Neyse Selan bile Selena Gomez'e benzemediği için sıkıntı yok. Ayrıca melekten daha cesur Selena'nın dekoltesi, resmen donsuzum diye bağrıyor...

Ay yeter fenalık bastı. Son yılların en sönük Vs Fashion Show'u bu şekildeydi işte, yorumlarınızı bekliyorum bu yellozlar hakkında... Eskisi kadar kenafirleştiniz mi, yoksa bi tık daha normal hissediyo musunuz benim gibi???

Gıybet Kazanı #8

$
0
0
Ahh ahh sizlere ne kadar zor şartlarda yazdığımı bir bilseniz. Her şey beni bulduğu gibi bu olay da beni buldu.


Steve Jobsşu kareden sonra mezarında ters döndü. Ağzımla içemediğimden ve dünyanın en sakar insanı olduğumdan canımıniçi, en kıymetlim vefat etti :( "Pirince yatır" nemini alınca açılır efsanesine inanıp 2 gündür pirinç içinde yatırıyorum kuzumu. Daha fazla pirinç lazımmış gittim paraya kıyıp 5 kilo baldo daha alıp gömdüm ama hala nefes almadan hareketsiz bir şekilde yatıyor :( Ay tam da harıl hurul yeni kitabı yazarken olucak iş mi, gözü kalanın gözü çıksın. Her şeye rağmen yılanlıklarla dolu kitabım size ulaşacak hiç merak etmeyin sailşkdflk Bütün işi bilgisayar başında olan bir insan olarak sorumzuluktan ölsem de kankitomun bilgisayarından biraz gıybet vermeye geldim size. Dua edin de şu lanet açılsın, yoksa yazılarımı yazamayıp görücü usülü bi evlilik falan yapıcam..

Evet son günlerde dikkatimi çeken bi kaç olaya kısaca değinip gideceğim...


Ortalık Charlie Sheen'in hiv pozitif olduğunu açıklaması ile çalkalanıyor. Son bi kaç senedir, partiler, kadınlar, uyuşturular, basılmalar ile gündeme gelen Charlie Sheen olunca tabii ki herkesin bu konuda söyleyecek bi şeyi oldu. Ben şaşırmadım, o insandan beklenir diye düşündüğümden değil, Avrupa'nın yarısı bu virüle yaşıyo, kimsenin sikinde değil.. Düzenli ilaç kullanarak gayet sağlıklı bir hayat sürülbilen bir "virüs" bu. Sadece seks ile geçer, böyle tkaılan herkes hiv olur diye bi şey de yok. Ama haberlerden gördüğüm kadarıyla hiv = aids sanıyor. En büyük felaket cehalet olduğundan en azından kendi adıma bu konuda bi bilgilendirme yapmak istedim. Konu bu kadar gündemdeyken Türkçe bir kaynaktan bilgi sahibi olabilirsiniz. http://www.pozitifyasam.org/Charlie Sheen'e de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum burayı okuyorsa aişldkflşikf


Bütün dünya Adele'in "Hello"su ile çalkalanırken ben Lana Del Rey'den Salvatore'ye taktım. Tabii ki Hello'yu da yüzmilyorlarca dinleyip kadehimi fondip yaptım ama son bi kaç gündür Salvatore'yi dinlemediğim anglarda bile içimden onu söylüyorum. Bi de nedense yutubdaki bu ispanyolca alt yazılı videodan açıyorum sürekli, İspanyolca ile şarkı daha da bi romantikleşiyo.Ay gıybet vericem dedim geldim dinlediğimdinlediğim şarkıyı yazıyorum. Yabancı alet olunca yardırgadım heraheralde.


Gelelim David Beckham'ın "yaşayan en seksi erkek" seçilmesine.. Bunlar bana hep Victoria'nın ekmeğine kaymak sürmek için yapılan numaralarmış gibi geliyo valla. Adam zatend seksi hepimiz biliyoruz, bu ödülü daha önce almışlığı da var, ortalık yeni çıkmış seksi cıvır oğlan kaynıyorken kıçının kılları kadayıf olmuş Beckham'ı seçtirmek kesin o yılanın işidir. Kadın resmen dünyaya "bakııın ne kadar şanslıyım, beni her gece bu adam gondikliyor" dedi.. 


Adele demişken yeni albümünden bahsetmezsem allah çarpar. Bi hello dedi ağımıza sıçtı. Ama benim dikkatimi çeken ve söylemeden geçmek istemediğini konu, Adele'in bu albümü online hiçbir mecraya sunmaması. Yani ne iTunes, ne spotify, ne deezer hiçbir yerde yok albüm. Tabi korsan olarak herrr yerde ama ofişıl olarak koydurtmamış Adele. Ve buna rağmen iki günde 2 milyon küsür satmış. Yıl olmuş 2015, sevgiliden dona, yemekten oturma odasına herr şeyi internetten hallederken bu neyin tribi anlayamadım sevgili Adoş.. Neyse bi bildiği vardır elbette. 


Son olarak kötü bir haber verip modelleri sıfıra indirerek çekileceğim aranızdan. Mr. Grey yanı Jamie Dornan ikinci kez baba olmaya hazırlanıyor. Evet, karısı Amelia Warner yine hamile. Ay bu kadın daha geçen yıl doğurmadı mı? Bu neyin hamileliği yine? Adamı damızlık gibi kullanıyor resmen. Kimsenin mutluluğunda gözüm yok ama (hayır gayet var alskdfjfj) son dönemin en seksi adamlarından biri gözünüzün önünde iki çocuk babası bi geride dönüşüyor. 

Ayy oldukça zor olsa da tanımlıyorum yazıyı. Hem eforum için bi tebrik, hem bu gıybetler hakkında fikir, hem de yeni gıybet sorunlarınızı bekliyoruuummm.

Not: dün gerçekleşen American Music Awards'ı yazmayı çok isterdim ama hala bilgisayarım olmadığından yazamiyciim. Herkese sorry, sana hasret.. 

Dizi Önerisi: You're The Worst

$
0
0
Oh beee, sonunda burdayım! Bilgisayar sorunumu "kısmen" hallettiğim an bloga yeni yazmaya geldim. Allah kimseyi yazmamakla terbiye etmesin. 15 gündür kafamın içindekileri dökemedikçe, anlatamadıkça kusacak duruma geldim. Sıkıntıdan Poyraz Karayel bile izledim... 

Bu kuraklık döneminde mecburen aşırı sosyelleşen bir insana dönüştüm, öğkkk. Neyse evde bulunduğum kısıtlı zamanlarda da yeni bi diziye başladım, üç bölüm izleyip "Oha lan çok iyi kesin yazarım bunu" diyip hayvan gibi yayınlanmış bütün bölümleri izledim.. 



Dizimiz You're The Worst! İngiliz yazar bir oğlan ile prcı bir kızın olmaz olmaz denen ama olan aşkını anlatıyor.. Toplum sınırlarında baktığımızda "kötü" olarak tabir edebileceğimiz iki kişi var. Sevgililerini aldatan, sürekli içki içen, uyuşturucu kullanan, ilişki beceremeyen... Nedense çok tanıtık ve yakın bulduğum için bu hikayeyi daha ilk bölümden bi içine aldı beni.. 20 dakika süren bölümleri o kadar iyi gidiyor ki, o kadar "hasiktir aynı ben" dedirtiyor ki, vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile. LA'de yaşayan bi çifte nasıl "aynı ben" diyorsun demeyin, sorunlu bi şeyler görünce insan kendiyle benzeşleştiriyor bir yerde... 


Hem sahnelerdeki, hem esprilerdeki cesurluk dozuna inanamadım ilk başta. Baya yaldır yaldır soyunmalar, en dokunulmayacak konularda şuursuzca şakalar (savaş, ensest, şişmanlık..) İlk sezon 12 bölüm boyunca bu ikilinin "aman aşık olmayalım" tasası içinde harika bi şekilde eğlenmesiyle geçerken ikinci sezon sanki bambaşka bir şeye dönüşüyor dizi. Tabii ki bu denyolar sevgili oluyor ve boooom, dizi boktanlar boktanı bi hal alıyor. 


Çok fazla olmasa da dizideki yan karakterlerin de hepsi harika ele alınmış, tek tek çalışılmış. Özellikle esas kızın kankası Lindsay ve yüzeyselliğine bayılıyorum. Erkek olsam aynı öyle bi kıza aşık olurdum. Ama dediğim gibi ikinci sezonu genel olarak ele alan "ilişki" durumunun sıkıcılığını bu yan karakterler bile kurtarmaya yetmiyor. Neyse çok da kötülemeyeyim, belki siz seversiniz bu aşk meş durumlarını. Ben bu ikiliyi fakbadiyken daha çok seviyodum. Dizimiz üçüncü sezon onayını da almış, bakalım neler olucak merakla bekliyorum.

Şimdi başlasanız ilk sezon sabaha biter. Hadi yorumlarınızı bekliyorum!
Viewing all 292 articles
Browse latest View live