Quantcast
Channel: Bi Kot Bi Tişört
Viewing all 292 articles
Browse latest View live

Victoria's Secret Fashion Show 2016

$
0
0
Haydiiinnn welcome sinir krizi! Gelenekselleşmesine sinir olduğum bir yazı ile karşınızdayım. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Victoria's Secret Fashion Show'un nabzı bi kot bi tişörtte atıyor dlsşlds Atmaz olaydı! 



Bu yıl diğerlerinden farklı olarak ilk kez farklı bir ülkede, Paris'de gerçekleşti defile. Yaşanan terör olayları sonrası turisti azalan Paris'in yeniden gözde ve güvenli bir yer olduğunu insanlara göstermek için halkla ilişkiler çalışmasıymış defilenin Paris'de yapılması. Vay be bizde anca folklör gösterileri yapılır :((


Hal böyle olunca meleklerimiz bir jete toplaşmış, bir haftalık Paris kampına doğru yola çıkmışlar. Yine bir takım şımarıklıklar, "Aman ne kaşar, ne zayıf ne de güzeliz" diye çığlık çığığa bağırmalar, pilotun kucağına falan oturmalar. O uçak düşse neler olurdu düşünemiyorum bile. Neyse okul gezisi gibi bir örnek giyinip koca ve fake gülümsemeleriyle yola çıkmışlar. Eyfel kulesi önünde yapılan cıvıklıkları falan geçiyorum, bunları görüp iyice sinirlerimizi bozmamıza gerek yok.


Bu senenin konukları Bruno Mars, Lady Gaga ve The Weeknd idi. Performans videolarını henüz izleyemedim, sadece bi takım kareler dolanıyor etrafta. Bruno Mars ve The Weeknd'in harika bi iş çıkardığına eminim de Lady Gaga artık bana pek tat vermiyyy. Neyse bi kaç hafta sonra videolar da gelir, laflarımı yutarım.

Melekler, koleksiyon, kanatlar, konuklar ve gıybet gıybet gıybet geliyor, hazır mıyız???


Ahhhhh tabii ki de bu kareyle başlamak istiyorum! Gördüğüm an boğazıma bi şeyler düğümlendi. Bi kaç hafta önce ayrılan Bella Hadid ve The Weeknd'in podyumda karşılaştığı anı nasıl güzel yakalamışlar, nası bi donup kalış o. İlk kez melek olma heyecanını yaşayan Bella aşırı güzel olmuş ama ex'inle burada bu şekilde karşılaşmak da harika olsa gerek. Neyse inşallah barışmışlardır, zaten instagrama koyduğu fotoğrafta da o sinyalleri varmış. Çöp hayatıma böyle tontişlikler renk katıyor...


İkinci kez melek olarak yürüyen Kendall Jenner en merak edilen isimlerden biriydi. Maşallah yine bir içim su görünüyor. Hatta gerçekten bi damla su gibi olmuş. Kızların vücut ölçülerinin deli gibi kontrol edildiğini, defile öncesi 1 ay boyunca sadece sıvı ile beslendiklerini duymuştum da, görüntü hoş olsa da biraz saçma geliyor bu diktatör ve tek tip kadın yaratma sevdası..


İlmek ilmek uğraşılmış parçalar, ihtişam, güzel vücutlar... Ama biraz rahatsız edici değil mi bu kadar aynılık, aç gezmek ne bileyim... Hayır bi kaç kilo aldım diye bok atmıyorum keşke ben de bu kadar zayıf olsam ama bunun bu kadar pompalanması hoşuma da gitmiyor pek. 


Politik doğruculuğumu da yaptıysam biraz kıyafetlere bakalım. Ben en çok bu "Game of Thrones" kıyafeti gibi olan siyah seriyi sevdim. Çoook seksi görünüyorlar. İlk kez melek olan Gigi'ciğim de iğne ipliğe dönmüş, kafası kocaman kalmış :(


Yine her sene olduğu gibi bu sene de renkli, karnavalımsı bi bölüm de vardı. İyidir, hoştur, cıvıllık severiz. Matator kızlar takipleşiyor...


Kıdemli melekleri unutmadan yazalım. Adriana Lima ve Alessandra Ambrossio da her zamanki gibi podyumdaydılar. Kilosu kontrol edilmeyen tek melek Adriana imiş diye duydum, bilmem ne kadar doğru. Diğerleri kadar sıska olmadığı da ortada olduğuna göre iddia doğru galiba. Ye kız, aferin sana, bunların hakkından sen gelirsin Adriana yenge...


Ayy bu pembeli seriye ise ba yıl dım! Hiç tarzım olmamasına rağmen başkasında cicili bicili şeyleri çok seviyorum. Bu kaşarlar da giyinip hoplayıp zıplayabilirler, bi sıkıntı yok.


Valla yazdıklarımı okuduğunuzu düşünmüyorum fotoğraflara bakmaktan. O yüzden biraz hububat fiyatlarından bahsedicem, yorumlarda okyan bu konudan bahsetsin bakayım okuyo musunuz okumuyo musunuz??


Bu kanatları çoooook sevsem de geçen senekilere göre oldukça ihtişamsız. Kızların taşımakta zorlandığı incik boncukları kaldırmaları iyi olmuş, bu dumanlı hava harika duruyor.


En bombayı unuttum sanmayın. Bradley Cooper'ın bebesine 4 aylık hamile olduğunu açıklayan Irina Shayk en çok ilgi çeken isimlerdendi. İçim kan ağlarken dudaklarımdan "allah analı babalı büyütsün" temennisi geçiyor. Bradley'den çocuk yapmayı ben bile isterdim valla :(


Lady Gaga yine bi garip hallerde salınmaya devam ediyor. Sahnedeki de, partideki de kıyafetini beğendiğimi söylemeden geçemiycem. Aferin gaga kız....


After partyde ise her zamanki gibi "Açmaya doyamadık, biraz da burda çıplak gezelim" temalı kostümler doluydu. Ben Kendall ve Adriana'yı beğendim bi tek, diğerleri çöppp. Fotoğrafta yer kalınca da düğün süsü gibi görünen Alessandra'yı koyayım dedim...


Defileyi izleyen konukları yazacaktım ama şunları görünce yazıyı burada bitirmenin en hayırlısı olduğunu düşünüyorum. Doutzen Kroes, Balmain'in baş tarasımcısı Oliver ve Gigi Hadid'in anası Jolanda Hadid'in estetikten yamulmuş suratlarını görünce sinirlerim zıpladı. Yüz sizin, hayat sizin de bu ne ya plastik ördek gibi suratlar, plastik hayatlar.

Biraz aceleye gelen bi yazı olsa da İstanbul'a dönünce kendimi affettiricem söz veriyorum. Hadi bu seneki show hakkındaki yılanlıkları içinizde tutmayın anacım, gönderin gelsin...



Kitabım Çıktı Kitabım Çıktı!!!! Türk Kızının 50 Tonu

$
0
0
Dün biri buraya yorum olarak "Pelo kitabın çıktı niye buradan yayınlamadın?" yazınca aklıma geldi, kız ben heycandan kendi blogumdan duyurmayı unutmuşum ya? Nasılsa herkes her mecrayı takip ediyo mu diye düşündüm, heyecandan aklımı mı kaçırdım bilmiyorum ama müjdemi isteriiiiiim, 5. kitabım Türk Kızının 50 Tonu sonunda çıktı!


"Kitabı nereden bulabilrim?" sorularına delice "manavdan, eczaneden" falan demek istiyorum ama tutuyorum kendimi. Dağıtım tümüyle gerçekleşti, bütün kitapçılarda var. Online almak için ise linkler:

D&R - 12.35 TL
İdefix - 11.40 TL
Destek Yayınları - 11.40 TL
Kitap Yurdu - 12.35 TL

Yurtdışından almak isteyenler için:

Tıkla24 - 12.95 Euro
Amazon.com - 23.00 Dolar




Hashtagimiz "turkkizinin50tonu" türkçe karakter kullanmadan paylaşın ki görebileyim!

Çok sorulan sorulardan biri de Bora'ya ne oldu? Yedik biz onu arkadaşlar dlşslfşl Bu sefer Ali ve Pelin'in hikayesini okuyacaksınız. Valla ben yazarken çok eğlendimdi, siz de okurken öyle hissedersiniz umarım.


Daha bir hafta olmamasına rağmen o kadar güzel mesajlar, yorumlar, fotoğraflar aldım ki, benim gibi bi kazuleti bile duygulandırdınız kızlar! Benim kadar yılansınız sanıyodum, bu ne sevgi! Neyse birbirimizi sevebiliriz, geri kalan herkes naşşşşş...

En çok snapchat'den fotoğraf atıyorsunuz, caps almalara doyamadım. Kullanıcı adım "ozpinkfreud" bilmeyenlere de duyuralım, ordan da atın, mention da atın, dm'den de yürüyün, her şeyi yapın bu sevinçli halimle bot yazısı bile yazıcam galiba hdusıdslk

Mutluluktan bi karış havada yürüyorum sayenizde. Bana destek olan, okuyan, seven herkese çoooooook teşekkür ederim..

Bu gazla yeni kitaba başlamak üzere olduğumun da müjdesini vereyim. Ama önce 15 günlük çamaşır yıkamam lazım bye :(

Alternatif Yılbaşı Hediyesi Önerileri

$
0
0
Aralık ayını bir kutlamasyon, bir coşku ayı ilan edecektim ama bi bakmışım ki Berlin'den dönüş, kitap çıkması, DSmart dallamalarının internetimi daha yeni tamir etmesi vs.. derken ayın 10'u oluvermiş bile. Neyse kalan 20 gün bizimdir, inş daha çok yazı yazıcam.

İçinde bulunduğumuz dönemin anlam ve önemine uygun olarak bir hediye öneri listesi hazırladım sizin için. Ama biraz daha alternatif, kırmızı dondan, pijamadan biraz uzak bi liste olmasını istedim. Çok da ciddiye almayın bence..



1- Kablosuz kulaklık

Tabii ki önce kendime en istediğim şeyden başlıyorum. Bu ara çok popüler olan ve daha da popülerleşecek olan kablosuz kulaklıklara taktım. Malum ayfon 7'nin tek girişi var (görgüsüz mode on) o yüzden hem de çok cool durduğu için bunlardan bi tane istiyorum. Bana kimsenin hediye almamasına zaten alıştım, o yüzden canım kendime yine canım kendim alıcam. Çok şık modeller var, daha da ilginçler çıkmaya devam ediyor. Öyle link mink veremiycem şimdi hiç, armut piş ağzıma düş iyi alıştınız, arayıp bulcaz hangisi ucuz ve güzel dlşdlşfdlş Bunu hediye verdiğiniz kişi moron değilse beğeneceğine eminim.


2- Xanax

Çevremizdeki 5 kişiden 3'ü artık psikolojik destek alıyor malumunuz. Eğer siz de bunlardan biriyseniz doktorunuza yazdırdığınız bir kutu Xanax'ı sevgili eşinize dostunuza hediye edip, bi güzel rahatlamasını sağlayabilirsiniz. Şu ülkede reçeteli ilaçtan daha kıymetli bi hediye yok bugünlerde sanırım. Ay şimdi bunu ciddiye alıp olay molay çıkarmayın reçeteli ilaç öneriyo diye geyik yapıyoruz dlsdlşl Ama bi düşünün de derim....


3- Dijital üyelikler

İnsanlardan tiksinen, bilgisayar ve telefon başında çok vakit geçiren sevdiklerizin hayatını kaliteleştirmek adına onlara dijital üyelikler hediye edebilirsiniz. Bir yıllık Netflix, Spotifyüyeliği, iTunes hediye çeki, ücretli vscocam filtreleri falan hediye etse biri bana çok sevinirdim. Neyse çok şükür kendimiz ödüyoruz. Sevdiklerinizi "Narcos s02e03 tek parça hd izle" eziyetinden kurtarmak istiyorsanız bu hediye çok işinize yarayacak.


4- Türk Kızının 50 Tonu

Pardon da kendi kitabımsız bi hediye listesi hazırlayacağımı mı düşündünüz??? Kimse size almazsa kendinize alın. Kitapçıların hepsinde olmakla beraber "buraya" tıklayarak da online olarak alabilirsiniz. Beyler bi kızı mutlu etmek istoysanız tek hediye bu olmalı ldşsldşs


5- Puma Fierce

Off yine aç gözlülüğümün kurbanı oldum. Hani bu alternatif bi liste olacaktı? Ayakkabı öneriyorum normal normal... Puma'ya karşı ön yargılarım yıkılmak üzere galiba, Fierce modeline karşı bi yükselme durumum söz konusu. Hala emin olmamakla birlikte eğer bi giyim kuşam alacaksanız birine son dönemin en popiş ayakkabısını alın bari. Of baya da cool duruyo, çok kararsızım canım kendime hediye olarak alsam mı?


6- Bir karton sigara

Vanilyalı mum, özel tasarım küpe falan öneremiycem hiç üzgünüm. Hediye alacağınız kişi sigara içiyorsa zam üstüne zamlardan sonra aldığınız bi karton ya da bi kaç paket sigara onu nasıl mutlu edecektir, tahmin bile edemezsiniz. "Hem seni zehirliyorum, hem kendi paramın yanıp kül olmasını izlemek hoşuma gidiyorum" diyenlerdenseniz, hastalıklı ilişkinize harika bir hediye olacaktır.


7- Ruj görünümlü bıçak

Hayatınızdaki badass kızlar için dıştan ruj görünümlü içten minnoş sivri bir bıçak olan bu ürünü buraya tıklayarak alabilirsiniz. Cennet vatanımızda her an ne yaşayacağımız belli olmadığından taşımakta fayda var. Ya da canımızın ne zaman elma armut çekeceğini nereden bilebiliriz? Hazırlıklı olmak her zaman en güzeli. (Sitedeki bütün ürünlerin hastasıyım, vaktiniz varsa inceleyin https://alienoutfitters.com)


8- Çerezlikli kadeh

Satıldığı sitede "servis tabağı" olarak geçiyor ama ben bunu görünce "Ohaa kadehe bak altına çerez cips mips koyuyosun" diye düşündüm. Hem aç köpek hem de alkolikseniz bence baya işlevli bi şey, biri bana alsa hoşuma giderdi. Her defasında tabaklara uzanmaya çalışmadan ohh. Gerçi sunum için de güzel ama benim algıladığım hali daha güzel gibi geldi. Satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.


9- Skinny Dip yaka iğneleri

Ben Skinny Dip'in buraya tıklayarak görebileceğiniz hediye koleksiyonunu çok beğendim ama zaten bu esprili yaka iğneleri, yamalar çok popüler olduğu için hemen her markada mevcut. Arkadaşınıza bitch, hoe, slut falan yazan sevgi dolu sözcüklü süs eşyaları hediye edip dostluğunuzu pekiştirin, kız gücüne güç katın.


10- Atlama ipi

Şimdi bu ne alaka demeyin. Dün okuduğum bi yazıda ip atlamanın aşırı kalori yaktırdığı, vücuttaki 940409 kası çalıştırdığı falan yazıyordu. İkinci sırada nevresim geçirmek üçüncü de de seks vardı. Rtük kuralları gereği ilkini öneriyorum ben dlşdslşls Siz hepsini gerçekleştirmekte özgürsünüz. Çocukken ip atlamayı hiç beceremezdim ama göt eritme pahasına yeniden denemeye hazırım. Hem ucuz hem 10 point bir hediye.

Benim ilk aklıma gelen öneriler böyleydi. Garip gureba hediye önerilerinizi yazınız da nasiplenelim, alıp verip ekonomiye can verelim....

Gittim Gördüm Gezdim: Hamburg

$
0
0
Her seyahat ettiğimde "Döner dönmez buraları yazıp anlatıcam" diye içimden geçirsem de de 1.5 yıldır Londra'yı, 1 yıldır Atina'yı, 6 aydır Midilli Adası'nı yazamamış olsam da Hamburg'u 15 gün gecikmeyle anlatıcam size...



Bu Hamburg'a ilk gidişim değildi. 2003 ya da 2004'de ailemle birlikte gitmiştik. Tabi o zamanlar 15-16 yaşlarında her şeye trip atan bi spastik ergen olduğumdan pek hatırlamıyorum Hamburg'u. Liman'ı, çok soğuk olduğunu falan hatırlıyordum, hiç değişmemiş.


Sürekli aç köpek gibi Berlin'e gider bu kız, Hamburg ne alaka demiş olabilirsiniz, herkes dedi çünkü. Yakın zamanda oraya yerleşen bir arkadaşımı görme bahanesiyle yukarıda gördüğünüz partiye gittik aslında. Valla deselerdi ki parti için ülke değiştireceksin, inanmazdım lakin oluyor işte imkanlar el verince. 


Kısa süre kalınca ve partilemek için gidince Hamburg'u bi kere falan aydınlık gördüğüm için aslında yazıp önerebileceğim pek bi şey yok. Aralık ayı itibariyle güneş'in öğlen 4 civarı kaybolup havanın karardığını da düşünürsek, sorun bende değil, güneş sisteminde.........


Uzun süredir Christmas zamanı evropada olamıyordum, yılbaşı zamanı hep kaldırılmış oluyodu süsler, bu sefer yakalayınca ay ben bi sevin bi sevin! Şehrin hemen her yerinde böyle kış pazarları kuruluyor, metroyla hemencik gidebilirsiniz en merkezde olanına. Metro zaten havaalanından başlayıp her türlü rahatlığı sağlıyor. Aman kart almadan binmeyin, Berlin'dekinden çok daha fazla kontrol gördüğümü söyliyim. 60 yuro bayılmayın ceza olarak. 


Hamburg'un en unutamayacağım yanı işte o Christmas Market'deki dev mangal üzerinde löpür löpür et, sosis pişiren abiler olacak.




Eğer leş gibi espriler yapan bir zevzekseniz Hamburg sizi çok mutlu edecek. Arkadaş sikerler, boklar, haspalar havada uçuşuyor dlsşlsş Kimse gülmedi ama ben çok eğlendim şehri gezerken, alla alla niye acaba??


Biri kaliteli vakit geçirmek mi dedi? O zaman size Katze isimli barı öneriyorum. Bar dedim ama biz sabah 11'de bunları içerken millet kahve falan içiyordu, öyle şeyler de veriyor. Güneş yüzünü gösterinde öndeki sarı banklara, hava kapalıysa tontiş dekorasyonlu iç tarafında oturabilirsiniz. (Not: Barmen çok yakışlı.)


İşte burası Katze'nin dışı.


Burası da içinden çok saçma ve komik bulduğum bi kare. Katze, Almanca'da kedi demek olduğundan içerde böyle abuk sabuk fotoğraflar var hahaha. Menüde, bardaklarda garip şekillerde yine aynı mizahı bulmak mümkün. Kedi sevmesem de burayı sevdim.


Euro'yu TL'ye çevirince biraz pahalı oluyodu ama bu "Hot Dogs" isimli vintage dükkanına kesinlikle uğramanızı öneririm. Çok güzel Adidas'lar, ceketler vardı. İçerdeki çocuk baya yakışıklıyıd. Ay sanırım Hamburg'da genel olarak çirkin adam yoktu. Canım Almanlık.



"İçinden nehir geçen şehirlerde mutsuz olmak mümkün değil." teorim Hamburg'da da geçerliliğini koruyor. Liman şehri olduğu için nehri aktif ticaret yöntemi olarak kullanıyorlar, tabi bunu turistik bi eğlence haline getirmeyi de ihmal etmemişler. Sıra sıra dükkanlar, restoranlar, tur gemileri, ne güzel yerler ne güzel yerler...


Arkadaşım "Sizi balık ekmek yemeye götürücem" diyince bizim Eminönü tarzı bi şey bekledim kezo gibi dlşdlsşl Ama soğuk, tuzlu ilginç bi balık yedik. En güzeli bu 6 numaralı köprünün ordaki olanmış, siz de giderseniz ordan yiyin. Denizden babam çıksa yiyceğim için soğuk çiğ balığı bile sevdim, viva la aç köpeklik!




Sonra tam filmlerde çocukların kaçırılacağı tarzda bir lunaparka gittik ama kapalıydı :((( Adını şimdi unuttum bi zahmet araştırın çünkü kocamaaaaaandı. Kapalı halinin de ilginç bi kafası vardı ama açık halini düşünemiyorum. Şehrin göbeğinde bu eski tarz oyun alanını çok sevdim. Rabbim açık görmeyi de nasip etseydi keşke.


Kahve olarak da "Less Political" isimli mekanı öneriyorum. Gitmeden önce Foursquare'den bulmuştum burayı, puanı epey yüksekti. Tam göremeden dönücem derken önünden geçince hemen girip bi kahve aldım. Şehir ufak olduğundan böyle hoşluklar oluyo işte. İçi göt kadar olmasına rağmen tıklım tıkıştı. Hamburg'lular kofiden anlıyor anniiiii.


Şimdi diyceksiniz böyle gezi yazısı mı yazılır ama napiyim benden bu kadar oluyo işte dlşslşds Yine adını unuttuğum bi plak dükkanı önericem. Katze'nin olduğu caddedeydi, görürsünüz zaten. İçerisi kocamaaaaan ve fiyatlar ülkemizdeki gibi şişik değil. Biz gittiğimizde Gaye Su Akyol çalıyodu hatta. Her türün baya geniş bi arşivi var, eğer meraklıysanız kesin bulun burayı.



Yemek olarak da Portekiz mutfağının sevdalısıysanız Bairro Alto'yu önericem. Ben sadece bi tatlı yedim ama Hamburg'da çok meşhurmuş burası. İçerisinin tontişliğinden bahsetmeme bile gerek yok. 


Kısa süre kalsam da genel olarak Hamburg'u sevdim. Berlin'in junkie dolu sokaklarından sonra elit yaşlılar, nezih insanlar, bi tane bile bitli mitli görmemek iyi geldi. Almanlar yaşamayı da, eğlenmeyi de biliyorlar arkadaş...

(St. Pauli, Reeperbahn ve bi takım daha fotoğrafları yanlışlıkla sildiğim için bu kadar yazabildim yazıyı dlşdsşşdsl)

Ayyaş Pelin ile gezelim görelim bölümümüzün sonuna daha geldik...

Trend Alarmı: Kürk Yakalı Madonna

$
0
0
Her "kürk" kelimesi geçtiğinde kitaba göndermeli espri yapmak biraz vizyonsuzluk olsa da duramıyorum, durduramıyorum içimdeki embesili ne yapayım?

Bu kışın bayıldığım trendi olan kürk yakaları yazacağım. Kah güleceğiz, kah ağlamayacağız (paramızın yetmemesine ağlayabiliriz aslında) bir yazı hazırladım sizler için. Kitap, gezi, edebiyat, moda her şey bende nası evde kaldım inanamıyoğğğrmmm.



Off en favorim bu. Dışı süetimsi, derimsi, yakalardan ve kollardan kürk görünen bu montun hastasıyım. Orijinali Acne Studios ve fiyatını söylemek bile istemiyorum. Lakin hemen hemen her marka (başta Zara) aynısını yaptı bile. Bu ara boyu pek sevmesem de bu modelde çok iyi duruyor. Acne giyemeyeceğimize göre, Zara'dakini alırsak da şehrin %60'ıyla aynı gezeceğimiz için ben size bu montların monttan daha cool duran yelek modelini önermeye karar verdim. Montu çıkarıp bi kenara koyucaz ama iç mekanda bu yeleklerle aşırı havalı olmak garanti....

Beyaz kürklü siyah uzun yelek (pardon yelek hanım sizinle evlenebilir miyiz??)


Kürk yakalı kot ceketleri görmediyseniz uzayda yaşıyosunuz demektir. Aslında geçen seneden beri trend ve bu yakadaki şeyi kürk olarak adlandırabilir miyiz bilmiyorum. Ohh kendi yazımda kendimi çürüttüm. Neyse ben baya seviyorum bu içi kuzu gibi şeyleri. Hiiç bu havada bu mu giyilir demeyin, giyilir valla. Berlin'in ayazından sonra parmakların morarmadan yürümek öyle iyi geldi ki, o yüzden Ankara ve daha doğusu gibi gerçekten soğuk olan yerlerde değilseniz kışı bunlarla geçirebilirsiniz bence. Başta Levis olmak üzere denim satan her markanın var. Tabi ben yine online manyağı olduğum için bunları beğendim.. Bi bakın derim, çarşı pazardakilerdan daha coollar.

Kürk yakalı kahverengi ceket (evet biliyorum kot değil ama çok cool)


İşte kürk yaka aslında bunlar oluyor. Bu yellozların sahte taktığını sanmam ama biz fakirlikten gerçek kürke karşıyız dlşsdslş Böyle ihtişamlı görünümleri seviyorum. Günlük hayatta değil de, özel bi partiye, etkinliğe, kış düğününe vs.. giderken bence aşırı havalı görünüyor. Birleşik satıldığı gibi, bi çok markada yine ayrı da satılıyor. İster kot ceketinizin yakasına, ister elbisenizin üzerine, ister paltonuza iliştirebilrisiniz zira çok modağğğğğğğ.



Tabii ki her trendin olduğu gibi bunun da sevmediğim bi modeli var. Bu tam tiki kız tarzı olan parka üstündeki kapşonu kocaman kürk modelleri o kadar sevmiyorum ki ayhhhh. Yüzünde bi ton makyajla ilk gerse geç kalan kız montu değil mi tam?? Arkadaşının sevgilisine enişte enişte diyip, ayrıldıkları ilk gün adamla yatan?? Neyse bi monttan buralara gelmek istemezdim ama çok doluyum. Bunu almayın, aldırmayın anniiii.

Bu trend hakkında ne düşünüyorsunuz, sade sadelikten mi gelir, arada ihtişam gerekli mi?
Ve tabi peloşunuz size ne yazsın ne vereyim abime asldş Gönderin gelsin.

3 Günlük Sıvı Detox Deneyimim

$
0
0
Helloooo, bugün yine nasıl büyük konuşup, hepsini tek tek yuttuğumu anlattığım bir yazı okuyacaksınız.

Bu rengarenk şişelerdeki detoxlar için "Aman dünyanın en aptalca şeyi, hepsi para tuzağı, yapan maldır" vs.. gibi konuştuğumu bilen biliyordur. Lakin azman Berlin tatilim sonrası beni ancak bu yeşil sular temizler, içimin kirinden pisinden bunlarla arınırım diyip yapmaya karar verdim.

Aslında yazmayacaktım ama yapmadan önce araştırırken bulduğum her şey bedava ürün verilen tiplerin "Ay bayıldık, aman harikaydı, böbreğinizi satıp yine de yapın" tarzı olduğundan objektif bi şekilde anlatmaya karar verdim. Halkın bloggerı olarak misyon edindim bilgilendirmeyi şldlşdsşl

3 günde neler oldu, verilen paraya değer mi gibi merak edilenleri ve cevabını yaşarak aldığım soruları yanıtlayarak anlatıyorum bu 3 günü, ar yu redi??



İlk belirtmem gereken benimkisi kilo vermek için değil, arınmak için olan paketti. İçerikler isteğinize, kişisel bilgilerinize, hayat tarzınıza göre değişiyor. 

Sabah kalktığınızdan itibaren 2 saatte bir karışım içiyorsunuz. Allahım bunları mı yazacaktım, bu kadar samimi olacak mıydık hiç beklemezdim ama ben bağırsaklarım aşırı çalışarak, aşırı kakeyto yapa yapa bitkin düşeceğim sanıyordum, hayır öyle olmuyor. Günde 180 kere çiş yapıyorsunuz ama, ona hazırlıklı olun.

Açlıktan adımı bile unutacağım sanıyordum, o kadar şiştim ki, son kutuyu içemedim, arkadaşıma ikram ettim dsşldsşl. Paketlerde 5 şişe var diye günde 5 şişe içmek zorunda değilsiniz yani. Gerçi bilmiyorum tamamlayıcı içerikler 5 şişeyle oluyodur ama bana çok geldi. İç iç iç içim şişti, belki de yanlış bi karar oldu ama içemedim sonuncuyu.

Bayılacak kadar bi halsizlik, bitkinlik hissetmedim. Hatta açlık bile hissetmedim zira tatları çok güzel olmakla birlikte hafif tortulu yapısıyla baya da doyurdu. 

Gün içinde 2 kahve, 1 de bitki çayı içtim ek olarak. Çay ve kahve serbestmiş. (Tabi şekersiz)


Ben evim yakın olduğundan gidip kendim almayı tercih ettim sularımı. Eve sabahtan servis imkanı falan da vardır belki, sormadım. Ben ikinci günün kutularını, bi gün önceden gidip aldım. 4. kutum nedenini anlamadığım bi şekilde yarımdı, köpük falan vardı o gitti herhalde, neyse.

Bi gün önceden almak bana tazeliğini sorgulattı. Sonuçta meyve sebze, bozulacak değil ama sonuçta 1 günden beri dolapta durmuş oluyor. Bu da beni "Ben bunu evde de yaparım ki" düşüncesine daha yakınlaştırdı. Yazının sonunda bu konuya tekrar değineceğim.

İkinci gün sularım yeşil olan yoğunluktaydı. Yeşil oldukça daha sağlıklıymış gibi geliyo bana. İçinde karalahana, ıspanak, maydonoz, salatalık, yeşil elma, limon falan varmış. Tadı beklenmedik biçimde fresh ve içilebilirdi. Gerçi hepsi öyleydi, bi tanesini bile sevmediğimi hatırlamıyorum.

Açlık hissi yine yok gibiydi. Ama aç gözlülük hissi hep içimde olduğundan TV'de, sokakta ne görsem canım çekti. Son suyu içmek için kendimi zorlasam da yine çok şiştiğim için bitiremedim.


Eveeet, gelelim son güne. Artık "Hadi yetti arındığım, bitse de gitsek." moduna geldiğimi söylemeliyim. Başka hiçbir şey yiyip içemeyince sosyalleşmek de bi noktada kitleniyor. Yemeğe, konsere, içmeye gidemediğim için kimseyle de görüşemedim. Yani tabi bu bi bahane değil ama onlar yerken ben bakıcak mıydım pardooon? Neyse insan detoxu da yapmış oldum bu 3 günde.

3. gün psikolojik olarak iyice arındığımı, içimin vitaminlerle dolup taştığını hissettim. Zaten belki de ihtiacım olan buydu. 

Bi çok arkadaşımın deneyip, çok memnun kaldığı "Carrot" adlı mekandan uyguladım bu kürü. Topağacı'nda ufacık bir yer, ama sağlık dolup taşıyor. Hizmetten ve sulardan gayet memnun kaldım.

Ammaa velakiiiin, 300 TL'ye yakın bi para ödememe gerek var mıydı? Belki bi seferlik vardı ama 2. sinde kesinlikle evdeki smoothie makinemle çok daha ucuza halledebileceğimin farkında vardım. Bulunduğunuz şehirde böyle yerler yoksa, maddi imkanlarınız kısıtlıysa bence evde kendiniz deneyebilirsiniz ve deneyin de. 50 TL bile tutmayacak meyve sebzeyle aynı sonucu alabilirsiniz. Ha cold press falan teknikleri vs.. detaylarına girmek istiyosanız o başka. Gerçi onun da makinesi çıkmış.

Belki 3 gün çok uzun ama haftanın 1 gününü bu tarz sağlıklı sebze ve meyve sularıyla geçirmeyi alışkanlık edinmek vücuda iyi gelebilir diye düşünüyorum. Benim kadar sağlıksız beslenen ve yaşayan bi insanın kendisine verebileceği ufak bi ödül bu olabilir diye düşünüyorum. Canım kendim, kereviz suları mı iççeksin sen?

Bi de 15 tane plastik şişeyi bir arada görünce içim çok acıdı. Plastik çöpü aradım ama Nişantaşı, Galata, Cihangir üçgeninde elimde çöp torbasıyla gezmeme rağmen bulamadım. Bu kız çöpünü ayrıştıramayacak mı kardeşim?? Kağıt falan toplayan abilerden birine verdim, belki işlerine yarar :(

En merak ettiğim şey kilo verip vermediğimdi, 600 gr kadar vermişim, ama bunların yağ değil, ödem olduğunun farkındayım. Bi akşam yemeği yediğim an geri geleceğinin de..

İnsanın kendini sağlıklı hissetmesi kadar güzel bi şey yok. 

Velhasıl kelam, merak ettim denedim, boyum bi karış uzadı. Bu işe girişmek isteyen olursa da belki bu yazı işine yarar.

Dizi Önerisi: UnReal

$
0
0
Ay ben bu detoxdan sonra pamuk gibi bi insan oldum, kendimi tanıyamıyorum. Canım cips çekmiyo, susadığımda cin tonik içmiyorum, mesajlara cevap yazıyorum, arkadaşlarıma iyi davranıyorum, yazıyorum, üretiyorum, araştırıyorum..

Ülke boklaştıkça bi de ben şerefsiz biri olmayayım diye düşünüyor içgüdülerim demek ki. Neyse kendimce bi iyilik yaparak son dönemlerde izleyip de sevdiğim bi diziyi önericem size. Aman ne yüce gönüllülük dlşsşld Neyse evden çıkmak istemediğimiz şu günlerde bi kaç gün sizi oyalıycak işte.


Dizimizin adı "UnReal". Ben şu an 2. sezonu bitirmek üzereyim, zaten yayınlanmış 2 sezonu var, 3. sezon da onay almış durumda. Konu şu şekilde. Hani 1 damat adayı, 12 gelin adayından birini seçiyor ya "The Bachelorette" adıyla yayınlanıyor Amerika'da. İşte o programın setinde geçiyor gibi bi konusu var. Programın prodüktörlerinin hırsları, ikili ilişkileri, programın fake'liği, insanların hayatlarıyla rating için nasıl oynandığı falan işleniyor.


Böyle anlatınca saçma gibi oldu ama reality tv'nin hastası olan biri olarak, bütün o leşliğin dizi olarak sunulması çok hoşuma gitti. Konu genel olarak hırslı ve sorunlu kadınlar üzerinden döndüğü için keyifle izliyorum her bölümü. Aynı zamanda da izdivaç izliyo gibi oluyosunuz.


Ülkemizde şartların ne kadar kötü olduğundan sürekli bahsedilse de hep set ortamını merak etmişimdir. Bu dizide gördüğümüz kadarıyla Amerika'da işler son derece sert ve yüksek dozda yaşanıyor. "Amaan dandik dundik aşk programları" diyip geçtiğimiz şeylerin bile nasıl hazırlandığını, neler feda edildiğini, nasıl insanlıktan çıkıldığını gördükçe çok şaşırdım. Tabi sonuçta bu bi dizi ve bizim çöp içeriklerimizle alakası yok bu adamların sıkı çalışmasının ama yine de insan şaşırıyor. 


Ben başroldeki Rachel ve Quinn karakterlerinin hastası oldum. Dizilerde böyle mükemmel olmayan, kusurlu, sorunlu, bencil karakterlerin yer almasını çok seviyorum. İzleyince bu hatunlarda kendinizden bi parça bulacağınıza eminim. 


Zaten hepi topu 2 sezoncuk, bi günde bile bitirirsiniz kassanız. Ama ayı gibi de kasmayın dlşdşd İzledikten sonra teşekkürlerinizi iletirsiniz canlarım.

Not: Westworld'e başladım, gerçekten konu çekilmler vs.. harika da, bi "E hadi yahuuuu" dedirtmiyo mu dizi izlerken? Her şey tamam ama bi şey eksik, ne o adını konduramıyorum...

Not 2: Dr. House olarak tanıdığımız Hugh Lauire'in yeni dizisi "Chance"a başladım bi de. Bu sefer de psikobilmemne doktorunu oynuyo kendisi. Dizinin hem yapımcısı, hem başrolü, hem de yeniden bi doktor karakteri olduğu için heyecanlanmıtşım ama 3 bölüm izledim de biraz bayık geldi. Her bölüm farklı bi psikolojik hikaye izleyeceğimi sanıyordum, tek bi kadın üzerinden dönüyo booorinngggg, beni kaybettin Housecum.

Not 3: Netflix'in iddialı yapımı "The OA"ya da başladım herkes önerdiği için, ilginç gibi duruyo.

Not 4: Hastası olduğum "The Mindy Project"in 5. sezonu başlamış. İnternette bulmak biraz zor ama kesinlikle izlemenizi öneririm. Hem romantik, hem absürd, hem New York'da geçiyor..

Not 5: Rob Kardashian ve Blac Chyna ayrılığını yazmıycam çünkü bana bile fenalık geldi bunların sahte suhte aşklarından, ayrılıklarından, fake dramalarından. Bizim derdimiz bize yetiyo.

Not 6: Bu nası karman çorman bi yazı oldu böyle sdşldl Neyse kitabımın bestseller oluşunun bi tebriğini alırım. Diziyle ilgili yorumlarınızı da bekliyorum kesin izle diye bi öneriniz vs.. varsa..

Kime Daha Çok Yakışmış: Beyonce vs. Bella Hadid

$
0
0
Light bi hafta ortası gıybeti yazısı yazayım dedim, ne dersiniz?

İşim gücüm yok pişti olan Bella Hadid ve Beyonce'yi çekiştireceğim hazırsanırz.



Hatırlayacak olursanız bu ışıltılı takımı Beyonce, CFDA Fashion Awards 2016'de giymişti. (Hatırlamadıysanız buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.) Givenchy markalı bu takımı, kendisinden başka hiç kimseye yakışmayacak şapkasını beğenmiştim. Hele bi de stiliyle ilgili kallavi bi ödül alırken bu görüntüyü tercih etmesini cesur bulmuştum. Ayakkabılarının İşte Benim Stilim kızlılığı hariç beğendim.


Aynı takımı Bella Hadid, Beyonce'den bi kaç hafta önce Cannes Film Festivali 2016'da giymiş. (Onu da yazıcam yazıcam diyip yazmamışım, tüh şerefsiz pelin, bütün küfürleri edebilirsiniz) Yaşı, tarzı, bulunduğu ortam itibariyle Bella daha modern görünüyor. Ceketi omzuna atışı, memintoları 10 numara. Giydiği kıyafetten de çok memnun görünüyor, kendini iyi hissettiği belli. Bu aura ve hiç için bile beğenebilirim kendisini.


Şimdi geldi sıra sapla samanı karıştırmaya. Stilleri, yaşları, vücutları her bi şeyleri birbirinden apayrı olan iki kadının aynı takımı farklı yorumlamalarını gördük. Ortadaki ise Givenchy defilesinden bir kare. Bella Hadid'in pek de bi değişiklik yapmaması kenafir gözlerden kaçmadı.

Şahsi olarak bayıldığım bu takım hakkındaki fikirlerinizi, Beyonce'nin o boynuzlarla hala evliliğini sürdürmesini falan tartışmak için yorumlarınızı bekliyorum dşlsdlsş Bedavadan madilik, daha ne istiyosunuz?

2016/2017 Kışının En Trend 5 Botu

$
0
0
Eveet kafama taş düştü ve aylardır ortalığı karıştıran bot yazısını yazmaya karar verdim.

Niye bu kadar olay oldu bilmiyorum, ama son 2 aydır her yazının altındaki yorumlarda bot yazısı isteyenler ile istemeyenler inanılmaz şekilde kavga ediyor, el mahkum onaylıyorum ben de yorumları.

2016 biterken şu malum bot yazısını yazayım dedim, hazırlarken de, şu an yazarken niye bu kadar olay olduğuna hala anlam verememekle birlikte bu ara über trend olan 5 botu sizler için listeledim. (Bu kışın en trend 5 ceketi için buraya tıklayabilirsiniz.)


1- Chelsea boots

Dolabınızda bunlardan yoksa gidin intihar edin, mağarada yaşayın, Crocs terlik falan giyin. 5 senedir falan herhalde kışın en kilit parçası bunlar, bi 5 yıl daha gideri var diye düşünüyorum. Siyah skinny jean, bu botlar, bol kazaklar ile 100 kış geçirdim, bi 100 kış daha geçiririm. Tek önemli husus ayağınıza dar gelmemesi bence. Geçen birinde gördüm botlardan parmakları belli oluyodu kızın ıyyy, bütün gece oraya odaklandım. Çok avam durmayan, şık güzel bi deriden bi siyah botunuz olması işinizi baya bi kolaylaştıracak. 

Yurtdışından gümrüksüz alışveriş sınırı 30 euro'ya düşse de kanun henüz yürürlüğe girmedi ve benim size vereceğim %60 indirim koduyla zaten alacağınız her şey 30 euro'nun altında kalacak. 

İndirim kodu: RWbikotbitisort

Kodu şu şekilde kullanıyosunuz:


Bunlar da tabii ki bayıldığım ayakkabıların linkleri:



2- Postal

Şimdi bunun neresi 2017 trendi demeyin, bana zorla bot yazısı yazdırırken düşünecektiniz. Eski fotoğraflarınıza dönüp baktığınızda hiç pişman olmayacağınız bir seçim postal. Asla eskimeyecek, asla kimse "Iyy bunu nasıl giymişim." demeyecek. Daha maskülen bi tarza sahip kızlarımızın vazgeçilmezi postallara bayılıyorum. Yazın festivalde kot şort altına da giy, kışın karda kışta da. Benim gibi ince bileklerinizi saklamak için çoraplarla falan giymenizi öneririm. İhtiyaçtan dolayı ortya çıkan stil sahipliği ohh mis gibi.

Bu senenin atağa geçen kumaşı kadife postalları çok beğendim: 



3- Beyaz bot

En sahip olmak istediklerim ise beyaz botlar. Bütün fashion week önlerindeki cool ablaların ayağında gördük, özendik, hasetlendik... Zara'da vardı aslında ama hem tam beyaz değildi hem de topukları aşığı ahşaptı. Birazdan linkini vereceklerim daha giyilebilir. Neyse inanıyorum bulucaz ve kendimize dönüp dönüp baktıracağız.

Al bak iki araştırınca buldum hemen. Ne diyorsunuz ben bi tane edinip, "Ben de şıkım, ben de nişantaşı kızıyım" diye gaza geldiğimizde giymeyi planlıyorum.



5- Toz pembe

2016'nın rengi olarak belirlenince yazdığım "toz pembe trendi" yazımı hatırlıyor musunuz? Gözünü de pembeye boyayacaksın, tırnağını da, saçını da... Hal böyle olunca kışın en iddialı parçaları da bir bir toz pembe oluyor. Ben bu dizüstü çizme hallerini de, kısa bot hallerini de çoook sevdim. Rihanna'nın VS defilesindeki hali geldi aklıma. Alemi orta yerinden çatlatmak istiyorsanız buyrun bakın derim.



5- Leopar bot

İçimizdeki minik Nur Yerlitaş'ları ortaya salma vakti gelmedi mi sizce de? Dost başa düşman ayağa bakar valla, o yüzden gardınızı kuşanın. Ama çok dikkatli olmak lazım, otel roofunda Dubai'li kodomana yanlayan eskort gibi görünmek istemeyiz. O yüzde leopar deseninin iyi görünenini bulmak ve ona göre kombinlemek gerekiyor. Ben yine alt iddialıysa üstü mümkün olduğunca yalın tutma taraftarıyım. Üstü simsiyah, alta da bunları çakıp ohh mis.


Bunlar da genel olarak aç köpeklik yapıp almak istediğim botlar, bu listede olmasa da dolabımızda olsa, sarılıp uyusak, sevgilimize "uyudun mu?" yazan kızların ayağına bassak....


Ayrıca size verdiğim indirim kodunun bütün sitede geçerli olduğunu da belitreyim.

Ayh hadi benden bu kadar, kıro kıro tüylü, taşlı, zımbalı bot giymek istiyosanız keyfiniz bilir. Bi sonraki kavga çıkaracak yazım ne olsun, eğlenceli oluyo tepişmenizi okumak şlfşlşlgflş

2016'nın Unutulmazları

$
0
0
"Birinci geleneksel" mizahı yapmak istesem de blogun en istikrarlı konusu olan, klasik yıl sonu yazısı "Yılın Unutulmazları" bölümünü tam 6. kez yazıyorum. Nerden baksan 6 yılı devirmişim blog hayatımda. 27 yıllık ömrümün en istikrarlı işi bu blog olabilir. Her yazımı zevkle yazıyorum, sağolun siz de aynı coşkunlukla karşılıyorsunuz.



Dünya için korkunç bir yıl olsa da, 2016 benim için gayet güzel bir yıldı. Herkes bok atıyor diye ben de nankörlük etmek istemiyorum. Bol bol gezdim, tozdum, eğlendim, yedim içtim.. Ama dünyada ve ülkemde olup bitenlere kayıtısız kalamadığım için "2016 şahane bir yıldı" diyemiyorum lakin benim için güzel geçti. Hamburg, binlerce kere Berlin, Kopenhag, Midilli, Roskilde Festival gibi seyahatlerim oldu. Hedefim 2017'de daha uzaklarda, daha çok vakit geçirmek. Satışları ve gelen tepkileri inanılmaz iyi olan "Türk Kızının 50 Tonu" kitabım çıktı. Ben sağlıklıyım, ailem sağlıklı, arkadaşlarımı seviyorum ay daha ne istiyeyim. Neyse nazar değicek şimdi diye korkuyorum ama yılın özetini geçerken de yazıcak kötü bi şeyim yok ne yapayım. 

Şimdi magazin ve dünya gündemine geçiyorum. (Geçtiğimiz hafta HT Hayat'daki köşemde "Yılın En Unutulmaz Magazin Olayları"nı listelemiştim onu okuyup öyle devam ediniz.)


Gündem ve magazin diyince Kardashian/Jenner klanı ile başlamak boynumun borcu. Git gide daha popülerleşip, daha da çoğalıyorlar efendim durduramıyoruz. Her bi birey 1 yıl içinde 10 skandala imza atsa, bütün bi yıl doluyo zaten. Khloe Kardashian kilolarından kurtulup taşlaşırken Kimye cehpesinin yüzü gülmedi ne yazık ki. Kanye'nin delirmesi (bu karıların arasında iyi bile dayandı), Kim'in silahlı soygunu falan derken gündemden düşmeseler de pek iyi haberlerle olmadı bu.

Kylie Jenner ise makyaj imparatorluğunu sağlam adımlarla genişletmeye devam ediyor. Perukları, estetiklri, cibiliyetsiz sevgilisi Tyga ile dolu dizgin bir yıl geçirdi. Kendall'da kazananlarındandı ailenin, her markanın defilesinde en önde yürüdü.

Rob Kardashian & Blac Chyna dramasını zaten işlemiştik. Hiç ilgimi çekmiyo tombulların fake aşkı, nexxtttt.


Bizim ülkenin gündeminde ise Kerimcan Durmaz ve Aleyna Tilki zirvedeydi. Çantasının fiyatından söylediği her kelimeyle haber olan Kerimcan'ı ve başarısını ben takdir ediyorum. Aleyna Tilki de milyonlarca dinlenme sayısıyla dinazorları çatır çatır çatlattı sanırım. Gülben'in boşanmasını 3 kişi bile konuşmazken, Aleyna Tilki'nin gözünü kapatıp açması bile haber oldu. Ohhh bence iyi de oldu. Yıllardır gündemde kalmak için her haltı yiyen samimiyetsiz ünlülere tokat olmuştur, hadi naş, gençler zirvede artık.

Benim şahsi favorilerim ise Ceylan Larus, Berk Yılmaz ve İkoncan Ecem oldu internette beni en çok eğlendiren isimler olarak.


Bok varmış gibi evlenen ünlülerimiz ise: Kıvanç Tatlıtuğ - Başak Dizer, Kenan İmirzalıoğlu - Sinem Kobal, Tarkan ve Pınar Dilek, Kadir Doğulu - Neslihan Atagül, Gülşen - Ozan Çolakoğlu gibi isimlerdi. Tabi binlerce daha yarı ünlü evlendi ama star ve zengin olmadıkları sürece ilgimi çekmiyorlar.

Ecnebi camiasının en bomba evlilikleri ise şu şekildeydi: Ciara, Michael Phelps, Shia Labeouf, Eva Longoria ilk aklıma gelenler.


2016'dan bu kadar tiksinilmesinin sebebi sevdiğimiz bi çok ismi kaybetmemiz oldu. İlk gününden son günlerine kadar her gün çocukluğumuzu, gençliğimizi yitirdik.

Prince, Carrie Fisher, Georghe Michael, Zsa Zsa Gabor, Muhammed Ali, David Bowie, Leonard Cohen, Tarık Akan, Oya Aydoğan, Mustafa Koç, Atilla Özdemiroğlu gibi bi çok değeri kaybettik.

Ayy neyse bu yılki kötü olaylardan bahsedip yerlerde olan moralleri bi de ben bozmak istemiyorum. Geyik guyik yapıcam yazının kalanında.


Ülkecek dört gözle beklediğimiz doğum nihayet gerçekleşti. Buse Terim, Nil ismini verdiği kızını doğurana kadar hepimiz çatladık. Darısı Gülşen'in başına diyorum.


Bi darbeyi de modadan yedik. Elbise içi tişört trendini o kadar hızlı benimsedik, o kadar çabuk hayatımıza soktuk ki, hop güm derken bitip yitti bile çok şükür. Tabi Kendallgiller işi abartıp tişört üstü sütyen falan denediler de, neyse ki biz faniler o kadar abartmadık işi.


Aşka dönüştü mü dönüşmedi mi kimse emin değil ama Drake & Rihanna yakınlaşması bu yıl başımıza gelen en güzel şeydi. Gerçi J-Lo ve Drake aşkı konuşulsa da son günlerde, koca yılın flörtünü tek kare fotoğrafla yok saymak istemiyorum. İkili arasındaki önlenemez çekip taa buralardan mest ettiydi hepimizi, her güzel şey gibi o da bitti.


Donald Trump ve Hillary Clinton'ın çekişmeli ve bize bi hayli uzak olan medeni seçim sürecini en birinci derdimiz gibi takip ettik. Nerdeyse bütün ünlülerin desteğini alan Hillary'nin seçimi kaybedişi Amerika kadar bizi de şok etti. Melania Trump'ın beyaz saray maceralarını 2017'de görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.


Ayrılığın çirkin yüzünü Brad Pitt ve Angelina Jolie ayrılığında gördük. Ohh hep bizim başımıza mı gelicek böyle paçozluklar? Velayet kavgaları, ortalığa dökülen sırlar, bitip tükenen aşkla rezillik rüsva bi şekilde gündemdeydi bu sene.

Johnny Depp ve Amber Heard ayrılığı da bir diğer sulukule kavgasıydı. "Yok beni dövdü, yok telefonumu kırdı, yok nafakamı ödemedi" iddiaları, Johnny Depp'in über pinti çıkması keh keh keh izlediğimiz bi başka boşanmaydı.

Kutsi'nin evliliğinin sona ermesi ise ülkemizde beni en üzen ayrılık oldu :(


Aşktan yana yüzü gülen Orlando Bloom ve Katy Perry bizleri de neşelendirdiler sağolsunlar. Orlişin sansürsüz minişini buraya tıklayarak okuyabilirsiniz, tabii ki çıkar çıkmaz yazmıştım çük memuru olarak.


Televizyon izlemeyi sevenler için bir darbe de ekranlardan geldi. Başladığı gibi biten binlerce dizi, gündüz kuşağındaki rezil izdivaçlar, koca arama showları, takip ettiğimiz dizilerin boka sarması, 5.5 saat süren Survivor yayınlarıyla kuşatıldık bir yıl boyunca. Meryem Uzerli'nin aylarca beklenen dizisinin 3 bölümde yayından kalkması en bomba olaydı. Yılın kazananı olarak Seren Serengil ve Deniz Akkaya'yı görüyorum. Magazinse magazin, çatal dilse çatal dil. Sabah ekranlarını domine eden antipatiklere güzel bi alternatif oldular.


Muhteşem bir Game of Thrones sezonunu geride bıraktık 2016'da. Her bölümün yarısını o kimdi bu kimdi diyerek geçirdim ama olsun, kaliteee markaaa. Ayrıca dizi 5 yıldır en çok korsanı indirilen dizi olarak tahtı kimseye kaptırmamış. Bu sene Westworld, The OA, yepyeni bi Black Mirror sezonu ile de coştukça coştuk.


Aaa bu yasak aşk skandalını nasıl unuturum. Kaan Tangöze'nin Kıvılcım Ural ile öpüşüp koklaşırken yakalanması, akabinde boşanması, eşi Seçkin Piriler'in kanal kanal gezip ağlamasını aklımızdan uzun süre çıkaramayacağız. Rockstarın uçkur uğruna bu hallere düşmesi oldu mu, olmadı da ne yapalım? Ben çekirdeğimi alır izlerim...


Moda camiasında bu yıl için "Year of Bella" dendiğini biliyor musunuz? Bella Hadid'in yılı olarak ilan etmişler ki haklı gibiler de. Kız aldı başını gitti. Cesur pozları, The Weeknd ile olan aşkı, ablası Gigi'nin popülerliği zaten tartışılmaz. Ailecek Kardashian'lardan daha az çöp işler yapıp onlar kadar konuşuldular.

Ayyh, yazı upuzun olsun bi şeye benzesin istedim ama ıkına ıkına bu kadar oldu, yarrak gibi bi yıldı ben ne yapayım? Cem Yılmaz Ebru Şallı aşkından, Demet Şener'in boşanmasından, Şeyma Subaşı'nın magazin figürlüğünden bahsetmek istemiyorum artık, hepimiz kusucaz.

Doğum anına kadar instalayıp doğurduğu an uzman anne kesilip keşfetimi kuskunç hale getirenlerin 2017'de son bulmasını istiyorum.

Huzur barış mutluluk sağlık istiyoruz onlar fix ama 2017'den zayıflık, bol para, Alman bi koca, Aşk-ı Memnu kadar seveceğim bir dizi, aşırı çok gezmek istiyorum..

Sizin de 2016'ya dair aklınızda kalanları ve yeni yıldan beklentilerinizi bekliyorum hadi bakalım, let the dilekler begin...

Gölgelerde Kalmış Güneşli Bir Hayat: Princess Margaret

$
0
0
Narcos izledikten sonra oturup Escobar'ın geride kalan ailesine olanları yazmıştım geçen aylarda. Bu sefer de yine bi Netflix dizisi olan The Crown izleyip, en ilgimi çeken karakter Prenses Margaret ile ilgili yazmaya karar verdim. Ne de olsa bilgi çoğaldıkça güzel bacılarım, öğrendiklerimi kendime saklamayayım dedim.



Önce biraz diziden bahsedeyim. The Crown; şu an tonton babanne olarak tanıdığımız Kraliçe Elizabeth'in evliliği ve ilk tahta geçtiği dönemde başlıyor. 6 sezon sürmesi planlanıyormuş, şu an 10 bölümlük ilk sezonunu izlemek mümkün. Öyle güzel, öyle dümdüz anlatıyorlar ki olanları "Lan monarşiyle ilgili hiçbir şey bilmiyormuşum." dedim izlerken. Ha niye bileyim o ayrı, neyse genel kültür işte. Ben çekimleri, hikayeyi, anlatımını çok sevdim. Gerçek karakterleri ve olayları anlattığı için de sürekli diziyi durdurup durdurup bahsi geçen kişileri, olayları, tabloları bile araştırdım.

Dizide de önemli bir rolde olan Elizabeth'in kardeşi Margaret'dan bahsetmek istiyorum biraz. Biraz sansasyonel ve magazinsel bir ablamız olduğundan hemen dikkatimi çekti. Tabi bütün o skandallara bundan neredeyse 50-60 yıl önce imza attığı için haberimiz yok ama ben hepsini size anlatıciim merak etmeyin.


Kraliçe Elizabeth'in kendisinden bi kaç yaş küçük tek kız kardeşi Margaret. Babalarının erken ölümüyle 25 yaşında tahta çıkan Elizabeth'in varis oğulları olduğu için asla tahta çıkmayacağını bildiğinden tam zamanlı bi parti kızı kendisi. Ablasının erken yaşta altına girmek zorunda kaldığı dev sorumluluk kendisinde olmadığı için gününü gün ediyor. İngiltere'de kendisine "Diana before Diana" diyolar. Yani Diana o skandallara karışmadan önce Margaret ortalığı çoktan karıştırmış bile.


Yukarıda gördüğünüz kare diziden. Elinden sigarası düşmüyor, kraliçeye göre çok daha cesur giyiniyor, bir o kadar da cesur yaşıyor. Zamanında babasının yaverliğini yapan, kendinden 15 yaş büyük albaya (üstelik adam o zamanlar evli) aşık olunca işler çığrından çıkıyor. Tabi adam boşanıyo falan ama kiliseye göre kraliyetten birisinin boşanmış biriyle evlenmesi imkansız. Bu manyak da evlenicem de evlenicem diye diretiyo. Bunları dizide izliyoruz ama gerçekten de kraliyeti bitirmeye kadar gidecek şeyler yapmış Margaret o dönemler.


(Soldaki Margaret, sağdaki Elizabeth)

Tabi o zamanlar bu kadar iletişim olmadığı için kısıtlı sayıda bilgi sağlanıyor bu kraliyet dramasına ama o kadarı bile fırtınalar kopartmaya yetiyor. Bütün halk albay ve Margaret'ın aşkından yana olurken, evliliğe izin çıkmadığı için hükümeti ve kiliseyi gerçeklerden uzak olmakla suçluyorlar, baya bi protesto ediyorlar. (Gerçi şimdi al bak Diana ile evlendirdik de ne oldu diyolardır ama olsun, siz kim köpeksiniz de aşkın karşısında duruyorsunuz eyyy kraliyet??)


(Diziden bir kare)

Prensese tüm kraliyet haklarından vazgeçip, soyadını, ünvanını, maddi her şeyini bırakıp bir başka ülkeye yerleşirse Albay Peter ile evlenebileceği söyleniyor. O da yemiyo tabi. Zaten ablası da onun sürgünde yaşamasını istemiyor, "Boşver başkasını bulursun." diyorlar zaten partici, alemci bir kız olduğu için.


Margaret bu zorunlu ayrılıktan bir kaç sene sonra kraliyet fotoğrafcısı Antony Armstrong-Jones ile evleniyor. Şöyle bir detay var ki, Peter'ın başka bir kadınla evleneceğini öğrendiği gün, fotoğrafcının evlenme teklifini kabul ediyor :((( Ay kıyamam ya senelerce hep bi umut beslemiş demek ki..


Kraliyet ailesinin bir çok üyesi bu damadı da "fotoğrafcı" diye istememişler, asil kan istiyorlarmış illa ki, ama evlenmelerine karşı çıkmamışlar. Canlı olarak dünyaya yayınlanan düğüne katılmayarak tepkilerini göstermişler. Lan bu kız size ne etti, bu ne itip kakmak???


18 yıl süren bu evlilikten 2 de çocuğu olmuş Margaret'ın. Daha da dayanamayıp boşamış kocayı. Yanlışım yoksa ilk boşanan kraliyet üyesi diyorlar kendisi için. Bu evlilik süresince sayısız yasak aşkı ortaya çıkmış, hepsi çarşaf çarşah haber olmuş gazetelere. Yaverlerinden tut güvenlik görevilisine, şöföre kadar herkesle aşna fişnası varmış. 

Ev sahipliği yaptığı partiler sadece aristokratları değil, ünlüler ve diğer zenginleri de içerdiği için, geniş çevresi sayesinde baya eğlenmiş kızımız. 


15 yaşından beri aralıksız ve yoğun bir şekilde sigara içtiği için 1985'de ciğerinin bir kısmını almışlar. (Aynı babası gibi) Tabi ameliyat da kesmemiş olacak ki sigaraya aynen devam etmiş ve 1993'de ağır zatürree ile hastaneye yatırılmış. Tedavisi sonrası sigarayı bıraksa da deli gibi içmeye devam etmiş. Bana kendini bu şekilde cezalandırıyo gibi geldi :( Ya da büyük zevk düşkünüymüş kendisi, karar veremiyorum. 1998'de banyoda felç geçirip düşüyor ve ayağını kırıyor, o günden sonra da iflah olmamış kadıncağız zaten. Sürekli felç, yürüme yetisini kaybediş, 2002'de ölüm ve kapanış.

Kadıncağızın ölümü bile uzun ve sancılı olmuş, ah be kızım kimin ahını aldın sen bu kadar?


Biz öne çıkan magazinsel figürleri sebebiyle hep Kraliçe Elizabeth'i, Prens Charles'ı falan bildik hep. Bu dizi sayesinde de yakın tarihimize ufak bi yolculuğa çıkıyorsunuz. (Mesela Charles'ın bi de kız kardeşi varmış, hiç bilmiyordum.) Ben de isterdim kendi tarihimizi izleyeyim ama tiyatro müsameresinden öte gidemeyen, bi bölümü 3 saat süren saçmalıklar silsilesini izleyemiycem hiç üzgünüm. Monarşiyi izler, "Kraliçelik de zor iş ay" derim daha iyi.

Prenses Margaret'ı ve daha bi çok siyasi figürü merak edip araştırmamı sağlayan bu diziyi izlemenizi önermekle birlikte, bu yazıdan da zevk almış olmanızı diliyorum. Bacımız hakkında bildiğiniz başka şeyler varsa eklemekten kaçınmayın.

Gıybet Kazanı #14

$
0
0
Yılın ilk gıybet kazanına hazır mıyız gençler? 

Neler olup, neler bitiyo tak tak tak yazıp, zehrimi saçıp kaçacağım..



"Conor Kennedy Aspen'de tutuklandı" diye bir haber görünce ilgimi çekti kim bu çocuk diye. Soyadından dolayı başkan J. F. Kennedy'nin oğlu falan sandım ama yeğeninin torunu oluyormuş kendisi. Idısının dıdısı yani. Ama yine de çocuğun Taylor Swift'in ex'i olduğunu öğrendim ve gay bi arkadaşına sataşan birine yumruk attığı için tutuklandığı öğrenince sevdim kendisini. Taylor'un erkek zevkinin ne kadar aynı olduğunu görünce şaşırmadınız mı? Sevgililerinin hepsi aynı gibi. Oldukça önemli politik bi figürün, yine politikayla ilgilenen ailesinden birinin eşcinsel hakkı savunmak için olaylara karışmayı göze almasını ayrıca sevdim. Bizde olsa bırak savunmayı, linç ettirirler. Öff yine medeniyete özenmekten şiştim durduk yere..


Emma Stone ve Ryan Gosling'in başrollerini paylaştığı La La Land filmi gösterime girmiş. O kadar çok haber çıktı hakkında o kadar övüldü ki, aşırı merak ediyorum, size de önereyim dedim, gidin görün, görenler varsa nası olduğunu yazsın. Şimdiden yüzlerce ödül adaylığı, imdb top 250'ye 27. sıradan girmesi, izleyen herrrrrkesin bayılması sebebiyle beklentim oldukça fazla. Aman eksik kalmayalım diye haber edeyim dedim annniiii.


Şimdi size yeni keşfettiğim bir application önereceğim. İzlediğiniz filmleri, dizileri, okuduğunuz kitapları paylaştığınız, aynı zamanda insanları da takip ettiğiniz entelektüel bir sosyal medya platformu aslında. Hiçbi şey paylaşmasanız bile kim ne izlemiş, ne okumuş bilgi edinmek için kullanılabilir diye düşünüyorum. Uygulamanın adı MyLast. Bir Türk girişimi olduğu için ayrıca sevip sahiplenmek istedim. Satrancı bile lanetleyen çomarlarla böyle bilgiyi paylaşarak, yayarak, okuyarak, gelişerek savaşabiliriz.


Hastası olduğumuz Kate Beckinsale'in Shape dergisine kapak olduğu pozları ise tam bir "body goals" değil mi? Sen 43 yaşında ol, taşlar taşı görün. Valla biraz da izzet-i nefs olsun diye koydum bunları. Kahvaltı olarak 2. paket eti hoşbeşimi açmışken, kendimi nası gaza getireyim başka? Bunlara bakıp hasetlenerek tabii ki. Kadından yüzlerce yaş gençken bile bunun %10'u gibi görünemiyoruz, yaşlanınca böyle görünmeyi hayal etmek nerden baksan ahmaklık, nerden baksan tutarsızlık. Aman canım kendim napayım, aç mı oturayım?


Çokça yorum yapmam istenen Drake - Jennifer Lopez aşkına da bi kenafir dilimi uzatayım dedim. Aslında kenafirlik yapıcak bi durum yok, zira aralarındaki yaş farkı nedeniyle J-Lo'muzun üzerine o kadar gittiler ki, feminist damarım kabardı. Aloooo, dil uzattığınız annesi gibi görünüyo dediğiniz kadın taşlar taşı Jennifer Lopez. Erkek büyük olunca oh ne ala, kadın büyük olunca anası, danası... Ama Rihanna'nın ex kankisi Jennifer Lopez'i unfollow etmesi muazzam bir detay. Dünya starı da olsan sinir oluyosun demek. E yavru köpek bakışlı Drake'i şamar oğlanına çeviren sen değil miydin Riri??

Hadi bakalım benden bu kadar. Sizdeki gıybetleri, önemli gelişmeleri, benim saydıklarım hakkındaki yorumlarınızı, yazı isteklerinizi bekliyorum. I love you bebişler. (Eww ne kaçtı içime bu ne sevgi pıtırcıklığı...)

Kışlık Tulum Trendi

$
0
0
Başlık böyle çok dümdüz, çok sakil oldu ama ne yapayım, konu o? Allayıp pullamaya çalışmayacağım, lafı dolandırmadan bu kışın en benimsediğim parçasını moda diye size yutturmaya çalışacağım dsşllsşd Aman ne, seviyoruz giyiyoruz işte, gayet de mantıklı sebeplerim var sevmek için hem onları anlatıcam, hem de cool cool öneriler vericem...



Aslında yazın da, kışın da tuluma bayılıyorum. Ama yazın içkileri iç, habire meyveleri ye, çişe gitmek işkence oluyor tulumla. İndirdiğin an bi anda çırılçıplak buluyorsun kendini. Ama kışın iş biraz daha kolay. Yine zahmetli olsa da böyle içine kazak giymeli tulumlarla el kapılarında soyunmuş olmuyoruz. Bilekte biten modelleri seviyorum ama iki damla yağmurda sel basan sokaklarımız için pek işlevsel olmuyo. Ama bu içe file çorap giyme trendiyle uygularsanız aşırı da şık olabilir. Ya da yağmursuz çamursuz günde giyin ya banane?

İçe güzel bi balıkçı kazak, kalınca bi kumaştan da tülum kombini bu kış en favorim. Aha bunlar da beğendiğim tulumlar. (Daha yeni alışveriş yaptım, 30 euro sınırını baya bi geçtim vergi girecek diyodum ama hiçbi ektstra ücret ödemedim, sanırım o kanun daha yürürlükte değil, abanın anniii)



İkinci önerim ise gece çıkarken tulum tercih etmek. Malum havalar soğuk, minidir, tiril elbisedir giyesi gelmiyor insanın. O incecik çoraplarla, askılılarla üşümeyen kızlardan olmak isterdim ama değiliz o yüzden kış çıkmalarının en güzeli her markada bulabileceğiniz bi tık afilli tulumlar. Kış geldi diye hiç bi yemek, parti, özel gün olmayacak mı? Olacak, aha işte onda da tulum giyceksiniz. 

Beğendiğim şık şıkır tulumlar:

Sırtı açık siyah tulum (aşık oldum nokta kom)

Bunlar da kemer önerileri:

Güllü kemer (Bunu aldım valla, instada görünce nerden nerden diye sormayın diye koyuyorum linki)


Kraliçemiz, King Kylie'mizin giydiği dapdaracık tulumlar var bi de. Kelimenin tam anlamıyla "götüne güvenenin" giyebileceği bir akım. Kıvrımlı bi vicudunuz varsa böyle sarıp sarmalayan tulumları da çok beğeniyorum ben. Böyle yaldır yaldır olmasa da üzerine uzun bi paltoyla, kürkle gayet iddialı olunabilir. 



Hiç ofis çalışanlarını düşünmüyorsun diye sitemler geliyor, haklısınız da napayım anam kendi gittiğim, giydiğim yerlerden yola çıkıp öneriyorum. Ama bu modeli de sizin için beğendim. Ne tip çalışma ortamlarınız var ama bence bu tarz daha klasiğe yakın tulumlarla gayet havalı, paşa kızı olabilirsiniz.



Şu ablanın kırmızı ceketini saymazsak dolabınızda bulunması gereken siyah tulum bunlardan biridir bence. Farklı ayakkabılar, kemerler, ne bileyim üzerine farklı ceketlerle aynı parçayı defalarca giyebilirsiniz. Paşa kızıyız ama bi giydiğimizi bi daha giymeyecek kadar da değil. O yüzden güzel bi anahtar parça alıp, farklı farklı kakalayabiliriz....



Hah işte kendime de size de bunlarla geleyim ya. Ev tulumu candır, canandır diyor, demode 2010 laflarıyla devam ediyorum yazıma. Ev kıyafeti olarak sürekli tayt+sivetşört giyen biri olarak bu tulumlardan bulduğum yerde alıcam. Annelerin en sevdiği kıyafet bu olacak zira beller hep kapalı, çocuğunun olmama tehlikesi yok. Şu en baştaki tarzda olanları Berlin'de bi arkadaşım içlik olarak giyiyordu. Ben ateşli pakize olduğumdan donma pahasına giymedim ama orda yaşayınca kabulleniyosun soğuğu galiba.

Uzun kollu boğazlı tulum (sürekli üşüyenlere dev hizmet)

Of hadi benden bu kadar. Verdiğim linklerin hepsi indirimli, hepsi beğenim garantili. Kasa kuyruklarında telef olmadan alışveriş keyfi ve yılan gözleri ortadan çatlatma garantili tulum öneriyleriyle sizlerleydim.

Pazartesi Golden Globes yazısında görüşmek üzereeee.....

Kırmızı Halı: Golden Globes 2017

$
0
0
Caddelerde rüzgar, dışarıda kar ve bunların üzerinde incecik tuvaletler var.. Dışarıdaki kar kalınlığı dize ulaşmışken bol dekolteli, tüllü perdeli tuvaletlerle dolu kırmızı halısının fotoğraflarına bakmak benim için biraz işkence oldu. Her çıplak omuz başında, her bağırsağa kadar bacak dekoltesinde elceğizlerimi peteğe dayamak suretiyle mola verdim.

Tören Golden Globes olunca öyle bi paçozluk, avamlık söz konusu değil. Herkes en janti haliyle giyinmiş süslenmiş gelmiş. Biliyosunuz rezillikten beslendiğim için "Hmm güzel, hmm baya şıkmış" dışında bi şey gelmiyo elimden. Son derece kaliteeee, markaaa bir kırmızı halıya hazır mısınız??


Tabii ki yer yüzünün kanatsız meleği, dünyanın en muhteşem insanı Meryl Streep'in konuşmasıyla açıyorum yazıyı. Başkana kafa tutmak, düşüncesini özgürce dile getiebilmek bizim hasret kaldığımız kavramlar olduğundan gözlerimiz dola dola izledik dünyanın geri kalanı gibi.

Ben bu haftayı izlediğim, izlemediğim ne varsa Meryl Streep filmleri ile geçirmeyi planlıyorum, tavsiye ederim.


Atelier Versace - Prada - Michael Kors 

"Madem Golden Globes'a gidiyoruz, altın sarıdır, o zaman sarı giyelim" diyen anştaynları görüyorsunuz yukarıda. Heeeç sevmediğim bir renk olduğundan en sevdiğim oyuncular giyse de serbest gezen köy civcivi gibi olmuşlar. Reese Witherspoon, karnı burnunda Natalie Portman, Viola Davis ve gerçek adını hatırlayamadığım Arya Stark sarı seçerek paşa kızı şahsımdan geçer not alamıyorlar......


Zuhair Murad-Gucci- Andrew Gn-Erdem

Geçenin ikinci en popüler rengi ise pilemses pembesiydi.. Sizi bana sayıyla mı veriyorlar kardeşim? Sevdiğimiz kim varsa tül perde kataloğu gibi gelmiş. Lily Collins, Felicity Jones, Lola Kirke ve Claire Foy toz pembe seçengiller olarak ne yazık ki pek de hoş durmuyorlar bence. Geçen gün izleyin diye önerdiğim The Crown'ın "En iyi drama", başrol oyuncusu Claire Foy'ın da "En iyi kadın oyuncu"ödülünü aldığını belirtmeden geçmeyeyim. Boş yok bizde.....


Valentino

Geçenin starı La La Land filminin starı Emma Stone ile devam edelim. Golden Globes tarihinde en çok ödül alan film rekorunu dün gece kıran La La Land'i hala izleyememiş olsam da Emma Stone'u alkışlamak boynumuzun borcu. Vampirimsi bembeyaz tenine, kızıl saçlarına zaten bayılıyoruz. Yıldızlı Valentino tuvaleti de gayet sade, kendi tarzında. Eski sevgilisi de dahil bütün dünya kadını ayakta alkışlarken ben bok atmayacağım tabi ki.


Hep sona bi "beyler" bölümü koyuyordum ama bu sefer aralara serpiştireceğim. Çünkü herkes maşallah pek bi göz banyosu yaptırıyor. Nikolaj Coster-Waldou, Ryan Gosling ve Ryan Reynolds, seviliyorsunuz kardeşim. Kirli sakallarınıza kurban olsunlar sizin...


Vera Wang

Sarah Jessica Parker mesaj kaygısı ile giyinip kuşanmış lakin dev bir fail olarak görünüyor buradan bakınca. Carrie Fisher göndermeli Prenses Leia saçları hadi bi derece ama. Divorce diye dizi yapıp, Vera Wang'in gelinlik koleksiyonundan gerçek bi gelinlik giyerek gelmesi ve bu gelinliğin bok gibi oluşunun hiçbir elle tutulur yanı yok. Diziye büyük beklentilerle başlayıp sevmememin de etkisi olabilir bu kıyafeti beğenmememde. Eteklere ütü sürme isteğiyle yanıp tutuşarak başka bir ünlümüze geçiyorum. 


Marchesa - Chanel 

En cool çifler olarak ise Chrissy Teigen & John Legend, Pharrell Williams ve Mimi Valdes'ı seçtim. Mimi, Pharrell'in eşi değil, Hidden Figures filminin (off bunu da çok izlemek istiyorum) yapımcısı bu arada. Müziklerini yaptığı filmin yapımcısıyla bu kadar uyum içinde olması hoşuma gitti. İlle sevgili ya da karı koca olmak gerekmiyor ahenkle dans etmek için görüyorsunuz. Bu arada Chrissy Teigen'ın memintolar biraz sarkık mı görünmüş bu tuvalette? Bana mı öyle geliyor.. Fotoğraflara mı bakıp geçiyorsunuz, yoksa yazıyı okuyo musunuz test amacıyla sordum bu soruyu, yorumlarda görücez gerçek yüzünüzü....


Viktor & Rolf Soir -

Bu ikiliyi tanıyabildiniz mi? Ben fotoğraflarının altındaki isme bakmadan tanıyamadım, görünce de gözlerime inanamadım. Winona Ryder ve Monica Belluci senelerin kurbanı olmuş.. Kurban demeyelim de, o eski hallerinden eser yok şimdi... İkisi de bambaşka göründüler gözüme. Yıllarla savaşmak için yaptırdıkları botoxlar ellerinde patlamış. Cenazeye gider gibi giyinmeleri de içimi karattı... 


Elie Saab - Tom Ford

Beni en çok üşüten Jessica Biel oldu. Tamam çocuk doğurup iki gün sonra iğne ipliğe döndün tamam, kapat şu üstünü başını... Elie Saab tuvaletinin üzerindeki amatör pastacı süsü gibi olan şeyleri sevmesem de Justin Timberlake aşkımı mutlu ettiği, yüzünü güldürdüğü için beğenmiş gibi yapıcam.


Ezber bozan koca yürekli hanımlar listemizde ise bugün Kathryn Hahn, Octavia Spencer ve Evan Rachel Wood var. Hemcinsleri şık şıkırdım prenses tuvaletleri, pırlantalar içinde salınırken takımlarını üzerlerine geçirip harika görünen bu üç kadını kutluyorum. 


Ralph Lauren - Dolce & Gabbana

Kaybedenler klübünde Priyanka Chopra ve Kerry Washington'ı görüyoruz. Altın rengi tuvaletleri o kadar kötü, o kadar demode ki, bileklerimi dikine kesip, içine ucuz tekel cini doldurmak suretiyle intihar edicem. Zira Bombayçok pahalı sşlldşsl Bu ihtişamlı kıyafetleri ağır makyajlar, saçlar ile destekleyince ödül töreninden çok Dubai'de bi düğüne gider gibiler. Yallah arabistana diyerek uğurluyorum kendilerini. 


Alexander McQueen

Nicole Kidman, ilk kez ilgimi çekti, üzerine konuşma isteği uyandırdı bende. Hep çok şık, hep kalite hep marka ama bi sönük görünürdü. Gümüş rengi tuvaletini, eteğindeki detayları, bi gram bile yaşlanmayan yüzünü, saçını her şeyini beeeendim. Ama o kocası Keith Urban yok mu beni benden alıyor. Bi gülme geliyo adama bakınca. Kozmik bir joke gibi kendisi. Sürmeyi ve röfleyi azaltmasını öneriyorum kendisine dlşdslşs


Sakal fırtınası devam ediyor. Bütün Hollywood taşları bile yüzlerini sakalla örterken Türk erkeğinin sinek kaydı gezmesindeki ısrara anlam veremiyorum. Casey Affleck, kocam ruh ikizim aşkım bi tanem bi tanecik Jon Hamm ve Jake Gyllenhaal gecenin orman kaçkınlarıydı. Hepsine bizimlasın diyorum...


Ay tövbe yarabbim sinirlerim bozuldu. Judith Light ve Iggy Pop beş dakika sonra hakkın rahmetine kavuşacaklarmış gibi görünmüyo mu??? 


"Aaa bunlar evli miymiş" diye şok olma bölümünde bugün Thandie Newton ve J.J. Abrams var. Lost, Westworld, Star Wars, Person of Interest gibi dizi ve filmlerin ünlü yapımcısıyla Westworld'un mama robotu evliymiş ya! Ben şok! Dizide karısını ana avrat soymaya utanmamış mı?? Zaten izlerken cinnet geçiriyorum Westworld'u, kabız dizi kanser etti beni, bi de karısını başrol yaptığını farkedince ayrıca sinirlendim. Kıyafeti de bok gibi kadının zaten. Sunum önemlidir gelinlerinin hazırladığı süsler gibi kalitesiz ve VASAT. (Diziyi herkesin gazıyla izleyip bayınca böyle hararetlendim kusura bakmayın.)


Atelier Versace 

Çift dediğin böyle olacak işte. Blake Lively ve Ryan Reynolds her zamanki gibi rüya çift olmayı sürdürüyorlar. Tuvaletinin o cep detayları, vücudunu sarması, kocişine gururla destek olması, köpürtmesi... Anlayamayız...


Marc Jacobs

Meryl Streep'den sonra en sevdiğim oyuncu Sarah Paulson sanırım. Pullar payetlerle kaplasa da kendisini, o kısa saçlarına bile kurban olurum onun. Amanda Peet kankitosu ile kırmızı halıda kimse yokmuşcasına eğlenmesi ayrıca hoş. American Crime Story'deki savcı rolüyle bu seneki tüm ödüller gibi Golden Globe'u da kaptı dün gece. Helal sana Lana Banana...


Tom Ford

Amy Adams'ın siyah tuvaleti o kadar cool duruyo ki, hep aynı saç, aynı makyaj, aynı duruş olmasını bile yok sayabilirim. Kocası da koca gibi koca sanırım, tabi özellerini bilemem de, buradan idealmiş gibi duruyor. Arrival filmindeki rolüyle "En iyi kadın oyuncu"ödülüne aday olsa da kazanamadı ne yazık ki. İlginç bi filmdi, izlemediyseniz öneririm. (Ödülü Elle filmindeki rolüyle Isabelle Huppert kazandı. Bi izlemek gerek ben de izlemedim henüz, listeye not edilsin.)


Reem Acra - Zuhair Murad - Zuhair Murad 

En güzel sırtlar için sayfama beklerim.. Emily Ratajkowski,Sofia Vergara ve Lily Collins'in sırt dekolteleri o kadar güzel, o kadar zarif ki, elbiselerin önünü paylaşma gereği bile duymuyrum.


Andrew Garfield ve Tom Hiddleston nedense pek çelimsiz göründüler gözüme. Eskiden de böyle miydiler, ayrılık mı yaramadı? Emma Stone altın çağını yaşarken çocukcağız bi deri bi kemik kalmış. Emmaödül aldığında ayakta alkışlaması adam gibi adam olduğunun kanıtı. Tom Hiddleston ise Taylor Swift gazabını yavaş yavaş atlatıyor sanırım. Teselli isterse buyursun gelsin, Atatürk havalanından alır güzelce ağırlarım kendisini....


j. Mendell - Brandon Maxwell - Louis Vuitton 

Siyah ve beyazın uyumunu kıyafetlerine yansıtamayan Heidi Klum, Naomi Campbell ve Sophie Turner bence gecenin hayal kırıklıklarından. Heidi Klum'un babaanne modeli elbisesine diyecek söz bulamıyorum, işte benim stilime katılsa ilk hafta elenir, öyle kötü. Game of Thrones aday olduğu iki dalda da ödül alamayarak aldığı ahların bedelini ödedi. Sen koca yılda 10 bölüm yap, milleti beklemekten çatlat, oh olsun sana.


Gucci Premiere - Prada

Zoe Saldana ve Jessica Chastain o kılıkla kapıdan nasıl içeri girmişler aklım almıyor. Renkleri o kadar çiğ, o kadar kötü ki, "Kamki bu olması sanki" diycek bi kişi bile yok mu etraflarında?  O pembe kuşak, o sünnet annesi mavisi.... Ay bayılıcam.


Ödül vermek üzere sahneye çıkan Brad Pitt ve Leonardo DiCaprio kendilerinin balmumu heykeli gibi görünmüyor mu? Gerçek olamayacak kadar düzgün ve tek tip geldiler gözüme. Nerden baksan en az böyle 10 tane smokinli halleri vardır bu şekilde. Kusuruz gülüş, hafif bronz ten, özenli saç kesimi, çalışılmış mimiklerle kendileri değil de "ünlü oyuncu" karakterini canlandırıyor gibiler. 


Rodarte

Geçen yılın starı, Oscar moscar ne varsa toplaan Brie Larson bu sene biraz havasını yitirmiş gibi. Düğün bordosu tuvaletini ve nişanlısını hiç beğenmedim. 


En üzücü beyler bölümünde ise Matt Damon ve Cuba Gooding Jr. yer alıyor. Matt Damon alkolik Texas'lı amerikan köylüsüne dönmüş iyce. O. J. Simpson rolüyle kalbimizi kazanan Cubacığım da 8 beden ufak ceketiyle güldür güldür skeçlerindeki komik olmayan tiplere benzemiş dşslsdlş

Yeter hadi ellerim ağrıdı. Yeterince ısrar ederseniz Kylie'lerin, Kendall'ların katıldığı after partyleri de yazabilirim...... Kıyafetler, ödül alan diziler, filmler, roller ile ilgili yorumlarınızı da bekliyoreeeeeeee....

Golden Globes 2017 After Party

$
0
0
"Golden Globes 2017" kırmızı halısında elitliğe doydunuzsa dünyanın en after party gibi olmayan after party kıyafetlerini yazıyorum ısrarınız üzerine. Beni bunlardan birine davet etseler sinir krizi geçirirdim herhalde. "Dünyanın en kabız ortamını after diye kakalamaya utanmıyo musunuz?" diye olay çıkarırdım. 

Neyse inşallah evlerinde şoko partilerle eğlenmiştir ünlülerimiz. Ödül törenine katıldığı kıyafetle partiye gidenleri tabii ki koymayacağım. 



Aşklarımızla başlıyoruz... Ödül töreninin kırmızı halısında aileden bi tek Kris Jenner yürürken, partiye ise Kylie ve Kendall katıldı bir tek. Kendall'ın estetik mağduru dudakları, donuk ifadesi, Kylie'nin bininci kez gördüğümüz parıltılı tuvaleti ne yazık ki hiç ilgimi çekmedi. Snapchatlerinde de o kadar eğlenmiyo görünüyolardı ki, poz verip dönmüşler resmen. Bunlar evde çöpekleriyle oynarken bile daha mutlular, bu nası parti??


Off bi de şunlara bakın. Partilerin favorisi bu ikili oldu benim için. Hailey Baldwin ve Joan Smalls o kadar güzel görünüyorlar ki, birbirine yakın ton ve modeldeki tuvaletlerinin benzerliğini görmezden gelicem. Açın annem, bağırsağınıza, böbreğinize, dalağınıza kadar açın, ben bakarım...


Bakın aynı tonda iki renk nasıl bok edilir bu sefer de onu görüyoruz. Lea Michele ve Diane Kruger mutasıp ama ihtişamlı tuvaletleriyle yeni türkiyeye layık olmuşlar. Burda olsalar arap birer iş adamı kapatmaları çok mümkün ama Hollywood'da ı ıh, ilgi çekmez bu sıtayla..


Sarah Jessica Parker gelsin de beyaz nası giyilir ders alsın. Miranda Kerr ve Leighton Meester iki farklı modelde, iki aynı meleklikte... Miranda'nın bu "Hür doğdum hür yaşarım açacağım coşacağım" tarzı fazla heyecanlı hareketlerinden bunalsam da severim fındık kurdunu... O laci ayakkabıyı da görmemiş gibi davranıcam.


Leighton Meester ve eşi Adam Brody'yi yan yana poz verirken pek görmediğimizden bu fotoğrafı görünce paylaşayım dedim. Ay ne güzel görünüyolar ya, inşallah gözüm kalmaz :((8



Siyahın her zamanki kurtarıcılığını biliyoruz ama böyle siyah giymeyi akıl etmek de herkesin harcı değil. Ödül töreninde ayrı bebek, partide ayrı bebek olan Chrissy Teigen en faforim. Lucy Hale ve Jenna Dewan Tatum layığıyla giyinip süslenen diğer bacılarımız. Bu Lucy de gözümüzün önünde büyüdü, stili gelişti, gayet stil sahibi bi kız oldu çıktı.


Parıltı pul payet sevmeyiz ama bu şekilde taşıyana da laf söylemeyiz... Keke Palmer ve Kaley Cuoco hemen hemen aynı model tuvaletler seçseler de renklerdeki farklılık ve aşırı iyi görünmeleri ile geçer not alıyorlar. Vanessa Hudgens da sevimlilikten kazandı. Gönül bu üç hanımın da birbirinden taş manitalarını da görmek isterdi. Ben olsam ahtapot gibi yapışır öyle poz verirdim, bunlar bireysel bireysel... Biraz kocam köylü olun ya, biraz kusurunuz olsun :((


Naomi Campbell'a ne olmuş öyle? Hem törende hem partide boklar boku giyinmiş. Ay yabancı ünlülük ne güzel, bizimkilere şişko diyince bile dava açıyolar, koskoca Naomi'ye bok gibi giyinmiş diyebiliyorum, Trump'a turuncu adam diyorum... Yoo dostum bu kadar özgürlük bana fazla. Nikki Reed de "Nasılsa yakışıklı kocayı kaptım, artık güzel görünmeme gerek yok" diyip korkunç bi tuvalet giymiş. İsimini vermek istemediğim ünlü bi sosyetik güzele benzemiş. Hani türk sineması oyuncusunun torunu olan kocam da kocam diye gezen, kardeşi aşırı avrupai kendi apartman yengesi olan hatun :(((


Farklı üç cart renk, üç hemen hemen aynı tuvalet ve içimdeki önlenemez ütü ateşi. Acaba bunlarda "kadını gösteren götü pantolonu gösteren ütüdür" diye bi laf yok mu?? Hayatımdaki bütün kararları ben bu söze göre alıyorum, bunların haberlerinin olmaması ilginç.. Hilary Duff, Sarah Hyland ve Nina Dobrev ne yazık ki beğenmediğim isimlerden oldu. Sarah kaşlarına pudra sürmeseymiş belki okeymiş ama diğerlerini at çöpe. (Hilary Duff'ın elindeki külçe altın mı, bir miktar alkohol aldığım için ben mi öyle görüyorum??)


Gecenin taşları olarak da Shay Mitchell ve Laverne Cox'u seçtim. Yerli yerinde memeler, kalçalar, saçlar, makyajlar "Kadın ulannnn" dedirtti.


Erkeklerden ise Donald Glover ve Billy Bob Thornton'ı beğendim. Irkçılık gibi olmasın ama ennn beğendiğim zenci Donald Glover olabilir. Her filmini, dizisini ezberledim, kendisnin hastasıyım, radarınıza almanızı öneririm. Billy de tam benim kalemim arıza pis sapkın ruh hastası bi tip olduğundan onu da beğendim. Sonra niye aşk yok. Beğendiğin adamlara bak paşa kızı...


Ne törenden, ne partiden fotoğraflarını koyacaktım Stranger Things çocuklarının ama o kadar çok önüme çıktı ki dayanamadım. Diziyi sevmemem ve herkesin aşırı abartması sebebiyle bu bebelere bi sinir oldum, giyinmiş kuşanmış görünce daha da gıcık kaptım. O saatte o çocukların içkili sigaralı partide ne işi var? Sigara içilmiyorsa öyle after party mi olur? Durduk yere cinlerim tepeme çıktı....


John Legend'ın bu paylaşımını da hatıra olsun diye paylaşmak istedim. Meryl Streep'in hepimizin kraliçesi olduğu konusunda hemfikiriz sanırım??


Bu ikiliye tapma durumum bitmiyor. Topuklulardan bunalıp merdivene oturan Chrissy Teigen tontişi ve fotoğrafı çeken arkadaşlarının Blake Lively olması... Düşünsene Blake Lively'nin eline "Bi de bizi şurda çeksene" diye telefon veriyorsun.. Ortam gibi ortam beeee.


Peki bunların o pizzadan bir ısırık bile almadığını düşünenler???


3 after partynin de tek eğlenen insan karesi olarak da bunun olduğunu düşünüyorum. Cuba Gooding Jr. blushını yudumlarken yüzlerce insan içinde gerçekten tek keyfi yerinde olan oymuş gibi geldi...

Eh her istediğinizi yazdığıma göre karmam biraz düzelmiştir diye umuyorum. Yorumlar, yılanlıklar, gıybetler gönderin gelsin....

Not: Dün gece törende en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığı için Isabelle Huppert'ın oynadığı "Elle" filmini izledim dün, kesinlikle siz de izleyin çok garip bir filmdi. 2.5 saat sürse de, gece yarısı evde yalnızken izlendiğinde bin türlü tribe soksa da güzel filmdi. Allah belanızı versin sapkın Fransızlar diyerek çekiliyorum aranızdan..

Yılın Aşkı: Selena Gomez & The Weeknd

$
0
0
Neden bu kadar aşırı popüler olduğuna, milyorlarca seveni olduğuna anlam veremediğim Selena Gomez yeni sevgili yapınca yer yerinden oynadı, hemen ben de bi iki kelam edeyim dedim.

Justin Bieber ile olan olaylı ilişkisi kadar olaylı ayrılığıyla da gündemden düşmemişti. Depresyonuydu, hastalığıydı derken kız ünlenmeye devam ettikçe hayatı boktanlaşıyordu.



Neyse ki sonunda yüzü güldü ve 2017'nin ilk günlerinde aşkı buldu. Selena Gomez'le hiçbi derdim yok, The Weeknd'in hastasıyım ama bunu Bellamıza nasıl yapar :((( Victoria's Secret Fashion Show 2016'daki bakışmalarından aşkın yeniden alevlendiğini düşünmüştüm hep. Şimdilik bu öpüş koklaş fotoğrafları var elimizde sadece. İkisi de tek gecelik bi kaçamağı böyle ilan edecek isimler değiller, iş ciddiye binmiş diyebilirim...


İlişki ne zaman başladı bilemiyoruz ama ikili Victoria's Secret Fashion Show 2015'de birlikte sahne almışlar. Adam onca meleğin içinde Selena Gomez'e diz çöküyor baksanıza, o zamandan yanıkmış bence. Sıska sinsiler düşünsün donla oraya buraya koşturup hebele hübele ay çok güzeliz diye eğlenirken iyiydi. 


Aşk haberlerinin üzerine tipik bir Türk kızı hareketi olarak Bella Hadid, Selena'yı unfollow etmiş. Ohhh içimin yağları eriyo onların da aslında senin benim gibi aptalca egoları olduğunu farkedince. Kız bırak, sen daha iyisini bulursun! Kendall & Gigi & Bella tayfası Justin Bieber ile kankito biliyorsunuz, Selena da Taylor Swift ile bff. Bu bilgileri niye verdim bilmiyorum, cümleye başlarken çok mantıklı bi bağlantı var gibi gelmişti, neyse silmeye de üşendim.


Bi de bayyyıldığım Party Monsterşarkısında "Like Selena, ass shaped like Selena" diye bir söz var, onun da Selena Gomez olmadığını belirteyim. Rahmetli Selena Quintanilla'dan bahsettiği zaten biliniyor. 


İkisiyle de bi garezim olmadığından Starboy'umuz ve Selena mutlu olsunlar isterim. Bana sadece "tatlı" bi çift olacaklarmış gibi geldi. Öyle tutkulu, skandallarla dolu büyük aşk beklemiyorum iki tontiş yanaktan. Bella'nın unfollowu, bu ilişki ile ilgili yorumlarınızı gönderin gelsin..

Meryl Streep Filmleri Haftası

$
0
0
Meryl Streep'in geçtiğimiz Pazar akşamı "Golden Globes 2017"ödül kabul konuşmasıyla o kadar gaza geldim ki, bu haftayı "Meryl Streep Filmleri" haftası ilan ettim. Kendimce böyle temalar uydurmayı seviyorum. (Palme d'Or almış filmler haftası, bitmiş evliliklerle ilgili filmler haftası gibi ) Bütün boş vakitlerimde izlemediğim filmlerini izledim. 

Meryl Streep'in o kadar çok filmi, o kadar çok filmi var ki, bi hafta tabii ki de yetmedi. Şöyle bi bakınca daha izlemediğim yüzlerce filmi olduğunu farkettim. Neyse bu yazıya gelen önerilerle önceliklerimi belirleyeceğim.. Uzun lafın kısası Meryl Streep filmlerinden bahsetmek istedim ve bir yazı hazırladım işte...



En sevdiğim Meryl Streep filmini önererek başlayayım dedim. Death Becomes Her, 1992 yapımı aşırı tatlış bir film. Sonra farkettim ki bu yazımda filmi zaten önermişim. Detaylar için yazıya tıklayın ya da direk full izle hd izle diye aratıp izleyin.


O kadar çok ödülü, o kadar çok adaylığı, o kadar çok filmi var ki, insan kendini kaybediyor. 19 kere Oscar'a aday olup, 3 kere kazanmış. İlki 1980 yılında Kramer vs. Kramer ile, ikincisi 1983 yılında Sophie's Choice ile, üçüncüsü de 2012 yılında The Iron Lady filmi ile alınmış bu Oscar'ların. Bi tek Sophie'nin Seçimi'ni izlememiştim, çünkü çok duygusal, çok ağlamaçlı olduğunu duymuştum ve canım kendimi bile bile üzmeyi hiç sevmediğimden öyle filmler pek izlemem. Ama bu tematik haftam için izleyeyim dedim ve bir gram ağlamadım. Bu kadar uzun süre izlememekle büyük hata etmişim, o kadar iyi oynamış ki bi pelo oscarı da ben verdim dslşdlsş Tabii ki diğer iki Oscar aldığı filmi de izlemeniz şiddetle tavsiye olunur.


Ayy listeye bakarken aklıma geldi, Julie & Julia ne tatlı filmdi. Sinemada izlemiştim, 150 yıl önceydi gibi geliyor. Tam pazar günü battaniye altında izlenecek bir film. Amy Adams'ın tontişliği de bonus. İzlemediyseniz bunu da kesin not alın. Kadın karakter oynamak için dünyaya gelmiş resmen yaaa..


Bu haftaki sinema aktivitemiz olarak canım kamkim Sanemişko ile hala vizyonda olan Florence Foster Jenkins'i izledik. Bu rolle de Oscar'a aday olacakmış gibi geliyor bana, çünkü böyle bi oynamak yok! Hugh Grant'ın yaşlandığını kabul edip genç görünmeye çalışan kartoloz rollerinden sıyrılması çok iyi olmuş. Sinemada izlemeye değer miydi bilmiyorum ama internete düştüğünde bunu da izlemeniz önerilir. Kadın abuk subuk sesler çıkararak bile can veriyor role, şahlandırıyor. Senin serçe parmağına bile kurban olurum Meryl'im....


Sonra bi arkadaşımın önerisiyle "The House of the Spirits"i izledim. Lütfen izleyenler bu film hakkında yorum yapabilir mi zira dünyanın en garip filmlerinden biriydi. Nerdeyse 3 saate yakın sürüyo ve ben bunu 6 günde falan izlerim diye düşündüm. Garipliği ve akıcılığı sayesinde bi günde bitirdim çok şükür. Filmin başı ayrııı, ortası ayrıı, sonu apayrı. Ama yine de Meryl Streep'in, Antonio Banderas'ın, Winona Ryder'ın gençlikleri görülmeye değer. 


138. kez The Devil Wears Prada'yı izleyecektim ama onun yerine başka filmler izleyeyim dedim. 2007'de bu filmdeki rolüyle de Oscar'a aday olduğunu hatırlatmakta fayda var. İzlemeyen yoktur diye tahmin ediyorum ama bu filmin de bu yazıda yeri olması gerektiğini düşündüm. I love you Miranda Priestly ❤️


2008 yılında Oscar'a aday olduğu "Doubt" filmi de uzun süredir aklımdaydı, onu da izleyiverdim. Film ne ara başladı, ne ara bitti hiçbi şey anlamadım çünkü filmde hiçbi şey olmuyo gibi görünmesi filmin asıl olayı sanırım. Bayılmadım ama nefret de etmedim, çok ortada kaldım. Belki de vermek istediği mesaj oydu. Ay benim neyime zaten mesajlı musujlu filmler. Rahmetli Philip Seymour Hoffman'ı görünce ben bi üzül, bi üzül... Bu filmi izleyenler yazsınlar sizce o adam yaptı mı yapmadı mı??


İzlediğim bütün diziler christmasdan beri tatilde olunca bol bol film izleyecek vaktim oldu bu hafta. 1998 yapımı One True Thing filmindeki kanser hastası sevimli anniş rolüyle Oscar, Golden Globes, SAG allah ne verdiyse her ödüle aday olmuş Meryl'ciğimiz. Renee Zellweger'ın estetikten yamulmamış gencecik halini görmek ilginçti. Anneli, kanserli bi film olunca biraz hüzünlendim o yüzden sonunu izlemeden kapattım. Ama film kötü olduğundan değil, daha önce de belirttiğim gibi canım kendimi üzmek istememden, paşa kızlığımdan lsşldşdl Sıcacık bi 90'lar filmi izlemek isterseniz bu filmi de listenize alın.


Listemdeki bir sonraki film "The Bridges of Madison County". 90'lar yapımı bi Meryl Streep & Clint Eastwood filmi aşırı ilgimi çekiyor lakin aklımda da The Affair'in son bölümünü izlemek var. 

Bu haftayı aşkım, sevgilim, tanrıçam Meryl'in filmleri ile geçirmek bana çok iyi geldi. Hiç beklemediğiniz, kıyıda köşede kalmış bi film insanı derinden etkileyebiliyor o yüzden şunu kesin izlemelisin dediğiniz Meryl filmi kaldıysa gönderin gelsin.

Ya da periliçemizin sizi en etkileyen filmini paylaşın. Yete ki Meryl Streep'den konuşalım... 

Ay Tutuldum Ben Birine: Ortaya Karışık

$
0
0
Bu sefer aç gözlülüğü abartıp "Koskoca yazıda tek bi adam mı övücem?" diyip birbirinin aynısı gibi görünen, farklı kulvarlardan 5 bebiş yazmaya karar verdim dşlsdlşsd

Takip etmekten, bakmaktan, beğenmekten, izlemekten zevk aldığım, sizin de gözünüze gönlünüze hitap edecek bi kaç bey önericem. Timeline'ınız adam görsün, kalitee markaaa artsın biraz.



Kendimi sapık gibi hissediyorum ama bu yazıyı yazmamın sebebi bu yakışıklı aslında. Instagram keşfetimde görüp takibe aldığım "andref3000" nickli bebeye aşık oldum. Boyu posu kası tipi her bi şeyi maşallah pek yerli yerinde. Cinsel eğilimini tahmin etmekle birlikte aç köpek gibi ilk ben beğenmekten çekinmiyorum. Ay çocuk kendi fotoğraflarını burda görse ne der acaba :(( Uzun boyundan mı, serin suyundan mı bilmiyorum ama böyle tam takım 10 numara olduğunu koyduğu story'lerden görebilirsiniz... Godoş olduğum için eniştenizi sizinle paylaşıyorum siz de takip edin, Türk kızı dolsun garibanın profili. Andref üçbin seviliyorsun aslanım beni bul.


Aslında bu yazıda sadece Chris Pratt'dan bahsedicektim ama biraz inceleyince baktım ki öyle uzun uzadıya anlatılacak bi adam değil. Hayır şimdi bok atıp çarpılmak istemiyorum, "Ay Tutuldum Ben Birine" bölümlerinde böyle kaslı maslı güzel bin tane beyaz adam zaten yazmışım. Büyük merakla beklediğim Passengers filminin çekimlerinde aldığı darbe çok seksi gelmişti, lakin öyle de sayfalarca anlatamıycam seni Chrisciğim. Takip etmek isterseniz intoşu https://www.instagram.com/prattprattpratt (Ne yazık ki salak komedyen bi kadınla evli)


Sıradaki ismimiz istek üzerine geliyor. Görüyosunuz ne kadar iyi bi insanım, her istediğinizi yapıyorum dşlslşds Sam Claflin benim de beğendiğim bir bey olduğu için kendisine bu yazıda yer buldu. 1986 ingiltere doğumlu yakışıklımız "gülmek için yaratılmış gözler" tabirinin hayat bulmuş hali sanırım. Bu nası gülmek arkadaş. En popüler filmi Khaleesi ile oynadığı "Me Before You" sanırım. Tontiş bir filmdi, aşırı boş vaktiniz varsa izleyebilirsiniz. İngiliz aksanı ve güzel gülüşü sebebiyle oynadığı diğer romantik komedileri de dikkate alınabilir aslında. İntoşu ise dandik filmlerinden çok daha iyi. https://www.instagram.com/mrsamclaflin (Dikkatinizi çekti mi hiçbi yabancı ünlü bilmemne official diye almamış nickini, bi tek bizim çomarlar yapıyo bunu galiba ıykk )


Güzel gülüş demişken hayatımıza Chiara'nın sevgilisi olarak giren Riccardo Pozzoli'yi anmamak olmaz. Takip ettiğim günden beri beğenirim kendisini. O salak karının yanında bile çizgisini bozmadan durdu, ayrılınca efendiliği elden bırakmadı. Motorsiklet tutkusu, şık giyimi ile tam bi İtalyan erkeği. Ama boyu biraz kısa galiba. Neyse zaten model bi manitası var. Türk erkeğinde pek göremediğimiz medeniyet, güzel gülüş, iyi giyim, kalitee markaa bir erkek arıyorsanız adresimiz https://www.instagram.com/riccardopozzoli


Hadi bi kıyak daha yapayım sürekli yazmam istenilen Burak Deniz'i de koyayım bu yazıya. Bu çocuğu hep instagram keşfette görüyordum da adının bu olduğunu bilmiyordum. (Günde 27 saat keşfette gezdiğim çok mu belli oluyo?) Hiçbi oynadığı diziyi izlemedim ama gördüğüm üzere 1 milyon takipçisi var ve hepsi çocuğu aşırı seviyor. Yeni neslin en gözde, en popüler isimlerinden kendisi. Yani bok atıp çarpılmak istemiyorum, eyvallah güzel adam da, ne bileyim... Bi sarışın değil, bi Alman değil... Esmer yağız türk delikanlısı 2. ya da 3. tercihim söylemesi ayıp. Ay bi de aşırı güzel sevgilisiyle mıçmıçmıç pozu dolu öff. Takip etmek isterseniz instası https://www.instagram.com/_burakdeniz (Bi official felaketi olmasa da _ kıroluğu nedir ya??)

Bu 5 bey hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum. Bu listeye dahil edeceğiniz, "Takip et pelo günün şenlenir" dediğiniz kıyıda köşede kalmış herkesi takip etmeye açığım, bıktım elini kahveye uzatan blogger takip etmekten dşslldşs 

Kahverengi Kürklü Ceketim

$
0
0
Arkadaşlar ben burda beğendiğim şeylere linkler verirken, onu aldım bunu aldım diye yazarken niye hala beni kanser ediyonuz??? Eşşek başı mı bağrıyo burda dlslşdsşl

Neyse karmam yükselsin, alman bi koca bulma ihtimalim artsın diye yine istediğinizi vericem.



Aşırı koca kafalı çıktığım için paylaşıp paylaşmamakta kaldığım bu fotoğraftan sonra ceketi çok soran oldu. Haklısınız valla, ben de çok beğenerek giyiyorum ve sıcacık tutuyo. Kendisine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Gerçi tam o renginin linkini bulamadım ama bu verdiğim linkteki renk daha güzel. Sitede bulursunuz bu kızıl kahveyi de.

Size verdiğim %60 indirim koduyla doların yükselişi vız geli, tırıs gidiyor. (Kod: RW-bikotbitisort60 ) Kullanmayı beceremeyip bana ağlayanları da rabbime havale ediyorum.


En son ödeme sayfasına bunu yazcağınız işte.

Neyse aynı bir örnek giymeyelim diye beğendiğim bi kaç modeli daha koyuyorum, keşke durumum olsa hepsini alsam...




Bi de yine sorduğunuz leoparlı kürküm vardı, onu taaa seneler önce Mango'dan almıştım ama aynısını bu sitede görünce linkini vereyim dedim. 

Leoparlı kürk

Aman efendim bir hayır duanızı, bir laykınızı, ne bileyim bi nazar değmesin yorumunuzu alabilirim. Bu Cruella ruhuma kimin nazarı değecek şaşarım ama yine de sakınmakta fayda var.

Bi sonraki yazımı da isteklerinizden yola çıkıp yazıciimi müjdeleyeyim.

Yakından Tanıyalım: Melania Trump

$
0
0
Sanki kendi derdimiz azmış gibi bütün haftasonunu Trump'ın başa geçmesi ve akabinde yaşananlarla geçirdik. Bu denyonun korkunç fikirleri ve tavırları bizi de tabii ki etkileyecek ama Trump başgan biraz acısan bize, zaten başımız boktan kurtulmuyo??

Gönlümden kadın hakları için yapılan yürüyüşten bahsetmek geçiyor aslında. Kimler konuştu, kimler yürüdü, neler yaşandı ama bunları zaten biraz bilinçli bi insansanız takip etmişsinizdir. Ben bugün biraz daha magazinsel bi konudan, çok konuşulan, daha çok konuşacağımız Melania Trump'ı sizlere tanıtmak istiyorum.

4 yıl boyunca dünyanın gündeminde olacak bi şişme bebekten devşirme firt lady söz konusu...


Tüm seçim propagandası döneminde geri planda kalan, beyaz saraya yerleşmek istemeyen, tek istediği zengin bi kocaya kapak atmakken bi şekilde dünyanın gündemine oturmuş olan Melania Trump'ın, stilini ve kendisini tanıma köşemize hoşgeldiniz.

Bütün modacılar kocasının fikirleri yüzünden Melania Trump'a da cephe alıp, kendisini giydirmeyeceklerini açıkladılar bir bir. Yemin töreninde mavi bir Ralph Lauren içinde gördük kendisini. Demek bizdeki gibi yalaklar her daim çıkıyor işte. 


Melania Trump 26 Nisan 1976 Yugoslavya doğumlu, şimdinin Slovakyası. Tamirci bi babanın modellik yapan kendi halinde kızıykan 1996'da New York'a gelmesiyle hayatı değişiyor. 1998'de Trump'la tanışmasıyla mı değişiyor demeli acaba? İlk tanıştıklarında ona telefon numarasını vermiyor, sonra manita oluyorlar ve ayrılıyorlar, bi kaç ay sonra tekrar barışıyorlar ve buuuum günümüzdeyiz.

Dünyanın en zengin, en güçlü adamlarından biriyle evlenip bi de çocuk yaparken "Ohh kurtulduk kız, ömür boyu kira parası yer geçinir gideriz." diye düşünüyordu büyük ihtimal ama şimdi kocasının sert politikaları nedeniyle dünyanın 100 kat ilgisini ve nefretini kazanmış durumda. 


En çok eleştrildiği konu modellik zamanında dergilere verdiği pozlar. Ay Amerika deriz, yere göğe sığdıramayız da kadını vücudu üzerinden aşağılamaya çalışmak nedir ya?? Mal kocası desteklemesi konusunda her şeyi söyleyebiliriz de, vücut onun, karar onun? Ayrıca gayet de 10 numara bi modelmiş gördüğüm kadarıyla. Ağzı yüzü estetikten yamuldu sanıyordum ama gençliğinde de o kedi kadın ifadesi hep yüzündeymiş. 


Stil olarak baktığımızda zarif, sade, giydiğini kendine yakıştıran bir kadın. Giydiği beyazın tonunun bile bi anlamı vardır, o kadar çalışıyordur giydiklerine eminim ama çabasız gibi görünmeyi de başarıyor aynı zamanda. Keşke kadınları bu kadar aşağılayan, bununla gurur duyan bi adamın yanında durmasaydı da, daha çok övseydik kendisini. 


2005 yılında, Dior tasarımı 200.000 dolarlık bir gelinlikle dünya evine girmişler Donald Trump ile. Bana bu ihtişam ve görgüsüzlük yakın zamanda bizlerin de şahit olduğu bir çifti hatırlattı. Ay emlak zengini, ihtişam sevdası falan birleşince tırsıyorum, malum şahıs da başımıza geçmeye çalışmasın. Ay bayılıcam karanlık gelecek fikirlerinden....


Şimdi Hillary ile kanlı bıçaklı rakip olsa da o zamanlar düğününe davet edecek kadar samimiymiş Trump. Düğüne Heidi Klum, P. Diddy gibi bir çok ünlü isim katılmış. Adamın politikaya atılıp dünyanın anasını ağlatacağını nerden bilsinler, görmemiş bi zengin diye gidip iki göbecik atmışlar düğünde işte.


Eşinin politika öncesi döneminde tam bi sosyetik güzel olarak adlandırılan sınıftaymış kendisi. Daha renkli, daha cesur, daha kendince şeyler giyiyormuş. First ladylğinden önce de gala gala gezen, ödül törenlerine, spot ışıklara alışkın olan biri olsa da bu yeni dönemde çok zorlanacağı, kendini bi hayli geri çekeceği söyleniyor. 


Seçim dönemi kıyafetleri ise Claire Underwood stili ile bi hayli örtüşüyor. Kaçıncıya önereceğim bilmiyorum ama House of Cards'ın hasssstasıyım, politika falan diye ön yargıyla yaklaşmayın o kadar içine alıyor ki, inanamayacaksınız entrikalara. Ekranların en muhteşem çifti Frank & Claire Underwood'un ilişkisini kelimelerle tarif edememmmm.


Kadının şu halini görüp üzülmemek elde değil. Zenginlik mal mülk para pul bi yere kadar galiba. 

4 yıl boyunca kendisinden çok Donald Trump'ın kızı ve aynı zamanda danışmanlığını yapan Ivanka Trump'ı göreceğiz gibi geliyor. Onun da stilini inceleyeceğimiz gün gelecek bugünlük zenginin malı züğürdün çenesini yorması köşemizin sonuna geldik....


Viewing all 292 articles
Browse latest View live