Quantcast
Channel: Bi Kot Bi Tişört
Viewing all 292 articles
Browse latest View live

Gittim Gördüm Gezim: Bangkok

$
0
0
Giderken ayrı, gezerken ayrı, yazarken ayrı heyecanlandığım bir yazı ile karşınızdayım: Bangkok!


İlk Asya seyahatim olacağı için gitmeden önce çok heyecanlı ve merak içindeydim. Bir sürü şey okudum, kim ne önerdiyse dinledim, ilaçları aldım, seyahat sağlık sigortaları yaptırdım. Yok aşı olacaksın, yok aç kalacaksın, kim ne dediyse inandığım için çok karışık duygular içerisindeydim giderken.


Söylenilerden tamamen farklı bi deneyim yaşadım. Çıkacağınız seyahati başkasının söylemlerine göre değil de kendi yaşam tarzınız ve zevklerinize, şartlara göre şekilleneceğini aklınızdan çıkarmayın. O yüzden benim söyleyeceklerimi de tavsiye değil de sadece deneyimimi yazdığım bi yazı olarak görün. 

Ve ben Bangkok'u çoook sevdim. Bol fotoğraflı bi yazı ile gezimi size aktarma niyetindeyim.


THY ile yaklaşık 10 saatlik bir direk uçuşun ardından Bangkok'a ulaşabiliyosunuz. Artık Phuket'e de direk uçuşlar başlamış. O kadar uzun yolda aktarma biraz işkenceye dönüşebilir. Accık paraya kıyıp direk gidin ki 24 saate varan süreler yolda geçmesin.


Tayland'da üç hava durumu var diyo Tayland'lılar: Sıcak, çok sıcak, daha da sıcak.

Bizim gittiğimiz Mayıs ayı henüz "sıcak" olarak değerlendirilen mevsimmiş. Ki bu da 145 dereceye falan tekabül ediyo. Bu insanlar öbür aşırı sıcaklarda napıyo allah kolaylık versin. Gitmek için en güzel aylar ise Kasım-Aralık zamanı imiş. Yaz ayları boyunca muson yağmurları oluyo ve hiç durmuyo! O yüzden burda kışın donarken yazlık yerde olmak istiyosanız Bangkok'u ziyaret için bizde kış aylarına denk gelen aylarda bi gezi planlayabilirsiniz.


Ben Asya mutfağına meraklı biri olarak Bangkok'da cennette gibi hissettim kendimi. Bu kadar yemek yemeye düşkün bi millet daha görmemiştim. Sokakta her ama her yer seyyar tezgahlarda yiyecek satanlarla dolu. Bana gitmeden "Aç kalacaksın, kraker götür, zeytin peynir bile koy bavuluna" gibi uyarılar yapıldığı için tırsıyodum. Mutfağı sevsem de pişirme tekniklerinin, yağlarının alışık olmadığımız biçimde olduğu söylendiği için gitmeden çubuk kraker bile koydum çantama napiyim.


"Ay ben onu yemem, of bu kokuyo" falan diyen bi tipseniz Bangkok'a gitmeyin arkadaşlar. Gidin Roma'da makarna yiyin, Eyfel'de selfie falan çekin. Yeni şeyler yemeye ve denemeye açık değilseniz sizi zorlar. Benim için ise 1 haftada 1.5 kilo almak gibi bi kötü yanı oldu o kadar.


Aç kalmak gibi bi şey mümkün değil, hiç bi şey yiyemiyosanız sokakta satılan egzotik ya da tanıdık meyvelerden yersiniz. Mango, pomelo, kavun, muz hepsinin en tazesi gayet mevcut. Zaten her yerde 7/11 marketleri var, oradan bi şeyler bulursunuz. Ama bence gerek bile kalmayacak çünkü gitmişken her şeyi denemek bence çok değerli ve özeldi.


MBK Center diye bi avm'ler bölümü var zaten, tanıdık bildik bütün markalar, yerli markalar, her şey var. 8 AVM'nin iç içe geçtiği devasa bi kompleks. Yani bu tarz bi tatil istiyosanız Louis Vuitton'dan Starbucks'a, ahşap el oyması gözlüklerden, hasır sandalete kadar her şey ama her şey var. Lokal şeyler aramıyorsanız vaktinizi burda geçirin isterseniz.


Çook büyük ve kalabalık bi şehir Bangkok. Çok fakir yerleri de var, çok lüks alanları da, normal avm'ler, restaurantlar, ve dükkanlar da. Ben bu kaosa, kalabalığa ve en önemlisi insanların gülen yüzüne aşırı şaşırdım. 

Herkes Skybar'a gitmemi önerdi ama vakitsizlikten ve yorgunluktan gitme fırsatım olmadı. Bu fotoğraf Siam Design Hotel isimli yerde çekildi. Foursquare'den bulup gittim. Otelin terasında gün batımını izlemek harikaydı. 


Otel müşterisi değilseniz bile gidip bi şeyler içebiliyosunuz. Ben çok beğendim. İçkiler 30-40 TL arası bi şeye tekabül ediyor. (Orda Baht geçiyo, para hesaplamaktan imanım gevredi, "currency" diye bi app var onu indirip bu ızdıraptan kurtulabilirsiniz)


Ama beni en çok etkileyen yer Chinatown oldu. Böyle ışıklar, sesler, insanlar, arabalar o kadar güzel bi ahenk içindeydi ki... İnsan kendini film seti içinde gibi hissediyo.


Mesela bu salaş yerin Michelin yıldızı aldığını söylesem? Hep süslü ve gösterişli restoranlara verildiğini sandığımız yıldız aslında tada göre veriliyor ve China Town'daki bu yer çorbasıyla yıldız almış. Kime sorsanız gösterir.


Heh bi Chatuchack market var ki bak burdan sırf buraya gitmek için tur düzenle akın akın insan gider. Ne ararsanız olan, devasa bi pazar. Haftasonları kuruluyo. Metroda inceğiniz durak şu fotoğrafta yazan. Metrolar tıklım tepiş ve bizdeki gibi ter kokuyodur diye bekledim ama ferah ve klimalıydı. Binerken aldığınız jetonu atmayın çünkü inerken atarak açıyosunuz çıkacağınız gişeyi.


Bence tamemen 1 gününüzü buraya ayırın. Millet boş valizlerle falan gelmiş bak o derece büyük bi yer. Bizim memlekette 500 liraya satılan o heykeller, aksesuarlar, çantalar gani gani! Çok ama çok yorulacaksınız o yüzden sabah erken saatlerde gelip ağır ağır gezmekte fayda var. O kadar çok kayboldum, o kadar çok aynı yerde gezdim ki, kimbilir göremediğim neler vardı.


Otom projesi kapsamında köyleri ziyaret ettik ki, asıl burada aklımı yitirdim.
Otom: Devletin desteklediği "one tamboon one product" Yani her köyde bi ürün üretiliyo ve o ürün ülkeye ve dünyaya pazarlanıyo. En iyisi olması için devlet eğitim desteği veriyo, iş imkanı doğuyo böylece.


Mesela bu köyde lotus çiçeği çiftliği var! Evet dövmesini osunu busunu yaptırdığımız bu nadide çiçek burda suda yetişiyo ve kanoyla çiçekler arasında gezebiliyosunuz. Bu köyün kalkınma ürünü bu çiçek. Kimisinninki bi meyve (kremini, sütünü, yemeğini yapıp pazarlıyolar, kimisininki bi terlik, kiminki kilim.. Her köyün böyle bi projesi var.


Bunu da köyler arası kanoyla gezerken çektim. Sağınız böyle, solunuz böyle yapılarla dolu.


Bu da yine köyler arası yoldan bi kare. "Nakhon Pathom" isimli bölge olarak geçiyor burası siz de gitmek isterseniz. Bangkok'dan 1 saat falan uzaklıkta.


Başka bi köyde ise pirinç tarlaları arasında traktörle gezdikten sonra bu pazar yeri gibi alana geldik. Yine iki metre ötenizdeki ağaçlardan koparışmış muzlar, orada yetişen ürünlerle hazırlanan yemekler. Bunlar bize özel değildi, siz de giderseniz bu gezileri, yemekleri yiyebilirsiniz. Aşırı tatlı ve sevecen olmaları da üstüne bonus. Nenem nenem diye sarılıvercektim teyzelere.


Köyde o kadar güzel bi bitkisel ortam var ki,Uygar'la durduk yere balayı fotoğrafımız oldu mesela.


Lotus çiçeklerinin arasından hoop bi anda kokonat ağaçlarının yanına. (Bu arada hindistan cevizi acayip popüler. Suyu, kremi, yağı, sütü, her ama her şeyini aşırı ucuza bulabilirsiniz.)


İyi hoş meyveler yedik, lotuslar arasında gezdik, bi de fil öptüm! Evet Siam Niramit isimli eğlence merkezinde ne yazık ki turistler için filler var ve biniyolar :( Ne kadar üzülsem de elimden tek gelen binmemekti, o yüzden onu besleyip öptüm ohh kuzum benim.

Bu Siam Niramit böyle bi eğlence parkı gibi bi şey. Tayland'ın tüm yöresel şeyleri bi alan içinde toplanmış. Biraz turistik ama kesinlikle görmeye değer bi show izledik. girerken telefonlar kapanıyor, kayıt almak kesinlikle yasak. Bütün efsaneleri, mitolojileri inanılmaz bi sahne şovuyla sunuyolar. Işıklar, sesler, alexler, yağmurlar, akıl almaz bi prodüksiyon var. https://www.siamniramit.com/ bakıp inceleyebilirsiniz.


Yüzen pazardan sonra dinlenmek için The Buffalo Amphawa'ya geçtik. Burası aslında bi otel. İçinde golf sahası, havuzu, kendi nehiri, bufaloları olan bi çiftlik. İçinde üçüncü nesil hipster kahvecisi bile var. İçi balayı çekiyo demezseniz burda bile balayı yapılır. Yine Tayland'a göre aşırı lüks sayılabilecek bi otel olmasına rağmen geceliği İstanbul'daki otellerden bile çok çok ucuz. Bu su bufalolasunu ise duşunu alırken izledim. Aha bu da websitesi. http://www.thebuffaloamphawa.com


Aslında Bangkok'a gitmemin başlıca sebeplerinden biri Tayland & Türkiye resmi dostluğunun 60. yıl kutlaması içindi. İlişkiler çoook eskiye dayansa da, 60. yıl için özel bir pul çıkarılmış. Bakanlar, elçiler, baklavalar, börekler ile onu kutladık. Evden 309904309 km. uzakta mercimekli köfte yiyip Türkiye & Tayland ilişkileri hakkında bilgiler dinledim. Baya da seviyomuşuz birbirimizi.


Otelimiz ise şehrin en köklü ve büyük otellerinden Dusit Thani'idi. Ben gidene kadar bu kadar ünlü bi otel olduğunu bilmiyodum. Şehre gelen hemen hemen her ünlü bu otelde kalmış. 5 yıldızlı ve aşırı lüks olmasına rağmen TL'ye çevirdiğinizde Alaçatı'daki otellerin 3'de 1'i bi fiyat ediyo. Bu da devasa otelin kendi bahçesinden bi fotoğraf. Evet içinde şelale var!!


Burası da kral dairesi. Tabi burda kalmadım, bakmak için girdim. Uzun senelerdir şehrin merkezinde yer alan bu otel kısa bi süre sonra yıkılıcakmış ve yerine rezidans, iş plazası ve otelden oluşan 3 ayrı yapı dikilecekmiş. Hemen "Ee burda çalışanlar nolcak :(" diye sordum, dünyanın ve ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan şubelerine gönderileceklermiş. Taylandlı işcinin bile yanındayım görüyosunuz.


Bi de Grand Place denilen tapınak var ki aman diyeyim. Gitmeden önce uyardılar kıyafet kuralı var, altlar uzun, kollar yarım olmalı, omuzlar açık olmıycak, mini giyilmeyecek falan. "Amaaan dedim o kalabalıkta beni mi görcekler?" Arkadaşlar siz siz olun bu kekoluğu yapmayın.


Her gireni tek tek kontrol ediyorlar. Zaten 33209390 derece sıcakta orada satılan kıyafetlerden giyince ilginç bi kombinle gezmek zorunda kaldım bütün tapınağı. O kadar büyük, o kadar ihtişamlı, o kadar akıl almaz ki, her şeyi saatlerce inceleseniz yine de yetmez vakit. Gitmeden uygun kıyafetle gidin ve çok çok çok kalabalık olduğunu unutmayın. Açılış saatinde gitseniz yeridir. Bu caponları allah bildiği gibi yapsın, oluk oluk akıyolar içeri. Her köşede fotoğraf çektirip, her şeyin önünde poz veriyorlar. İçeride görmeyi, fotoğraflamayı hakeden çok şey var ama sıcak ve kalabalık birleşince 2 kare ile ayrılıyorum mekandan.


İçerisi gerçekten çok büyük ve daha önce gözle görmediğim bi ihtişama sahip. Tapınak olduğu için saygıda kusur etmemek gerekiyo tabi. Bi de meşhur yatan Buda heykeline gitmek istedik ama vakit yetmedi. Sırf bir ya da birden fazla günü bu tapınaklara ayırmak isteyebilirsiniz. Gez gez, incele incele bitmez bi maden gibi.


Kültürlerine dair öğrendiğim en ilginç şey bu "spirit house"lar oldu. Her binanın, her evin, her mekanın böyle bi yapısı var. Oraya gidip dua ediyorlar, mesela sıcakta meyve suyu bırakıyorlar, kolylerini, yüzüklerini emanet ediyorlar, temizliyorlar, çiçek bırakıyolar. Sıvı yağ bırakılmış bi spirit house bile gördüm. Şükran sunulan, saygı gösterilen dinsel bi şey yani. Önünde fotoğraf çektirmek, salak sulak hareketler yapmak pek hoş karşılanmıyo tabii...


Gelelim meşhur "tuktuk"lara. Lizbon'da da vardı bunlardan. Şehirde taksi gibi bu efil efil araçlar kullanılıyo. Valla baya da sağlam kullanıyo abiler, baz gaza aşkım bas gaza modu. Binmeden önce fiyatta anlaşmanız önerilir.


Programımızın yoğunluğundan ve yorgunluktan Bangkok'un o meşhuuuur çılgın gece hayatını göremedim. Görmek de istemedim açıkcası benden geçti o yaldır yaldır partileme dönemi sanırım. Arkadaşım Uygar'ın bulduğu The Iron Balls isimli, kendini cinini üreten bu bara gittik. Ev yapımı, özel şişe cinlerinden alıp getirmek istesem de nedense pintilik yapıp "Amaan nası taşıycam yea" diyip almadım. Hem kokteyller, hem cinin tadı, hem ortam çok iyiydi. Vaktiniz varsa bi uğrayın derim.


Vee meşhur Thai masajı. Böyle sokaklarda da yapılıyor, masaj merkezleri de var, 24 saat açık dükkanlar da. Ovdurun kendinizi ovdurabildiğiniz kadar. O minicik ablalar nası bi kuvvetle yapıyolarsa artık slow slow demek zorunda kaldım ki sert masaj çok severim. Neyse hem ucuz hem işini bilen ellerde yaptırmak harika.


Nehirde botla gezerken, yolda yürürken böyle uyuyan abiler, ablalar görmeniz çok mümkün. Sıcakta artık napsınlar buldukları ilk gölgeye atıyolar kendilerini heralde. Ben de bu kadar rahat ve rahatsız edilmeden lök diye olduğum yerde uyuyabilmeyi o kadar isterdim ki...


Yazıyı bitirmeden önce ufak bi teşekkürümü de edeyim. Canım Neslihan'a, bizi tanıştıran Fahir'e, Mr. Shakir'e, Kai'ye, bu geziyi unutulmaz kılan Tayland büyükelçiliğine çoook teşekkürler. Böyle misafirperver ve tontiş bi millet daha görmedim ben.


Sıcağıyla, insanıyla, gökdeneliyle, sokaktakı mangocusuyla ben Bangkok'u çok sevdim. 1 hafta yetmedi, 1 şehir yetmedi. İnsan gidip gördükçe her yeri gezmek, her kültürü tanımak, her şeyi görmek istiyor. Umarım bu benim için uzakların başlangıcı olur da büssürü büssürü yer görürüm daha.


Sizin de Bangkok'a gidecekler için öneriniz, tavsiyeniz, deneyiminiz varsa bu yazıya bırakın, gidecek olanlar, okuyanlar faydalansın.

Öpüyorum hepiniziiiii...

Scottyyemek ile Kahvemiz Bile Ayağımıza Geliyo

$
0
0
Şehir hayatının son dönemdeki en büyük kurtarıcısı bence Scotty. Ne kadar severek kullandığımı görüyosunuzdur instoştan zaten. Sevdiğim uygulamaya yeni ve hayatımızı daha da kurtaracak bi yenilik gelince hemen sizlerle de paylaşayım dedim.


Artık Scottyyemek var. Ne oluyor şöyle anlatayım: Paket servisi olan, olmayan bi çok yerden Scotty aracılığı ile istediğiniz siparişi verebiliyor, motoru canlı olarak takip edebiliyorsunuz. Atıyorum Maçka Parkı'na kahve isteyebilir, evlere servisi olmayan bi restorandan ya da kafeden siparişinizi verebiliyosunuz. Artık 3. nesil fifi lattemiz de ayağımıza geliyo, sipariş göndermeyen restoranlar da tıpış tıpış geliyo bize. 


Beni motorsiklete alıştıran, günde nerden baksan 2 saatten kurtran Scotty'nin gönüllü elçisi olarak bu güzel haberi vermek istedim. Eh artık arkadaş olduğumuz için sizin için bi indirim kodu istedim ve "bikot10” kodunu kullanırsanız yiyecek, içecek siparişleriniz 10 TL indirimli gelicek. Kodu 7 Haziran 23:59 a kadar kullanabilirsinizzzz.

Nevbahar Koç Kimdir?

$
0
0
Dünden beri ülkede bi bayram havası, bi coşku.. Valla bak alışkın değilim, napıcaz ne tepki vericez bilemiyoruz, ne kadar sürecek kestiremiyoruz. Every way that i can birinciliğinden beri yüzümüz gülmemişti galiba. Evet Ali Koç'un Fenerbahçe başkanı olmasından bahsediyorum. İlk kez desteklediğimiz, aydın, güçlü ve güvenilir bi seçim sonucuyla karşı karşıyayız, du bi tarafımı kaşıyayım.


Tabi Ali başkanımın yakışıklı ve fit bi Koç olması hepimizi gözlerinden kalp çıkan emojiye döndürse de kendisi 2 çocuk babası ve evli barklı bi adam. Hemen gözlerimizi "Peki ya karısı kim?" diye gözler felfecir okumaya başladı. Ben de bulabildiğim tüm bilgileri derleyip eşi Nevbahar Koç'u tanıtmaya çalışacağım size.


Yaptığım araştırmalar sonucu hep karşıma aynı şey çıktı: İlgiyi, göz önünde olmayı sevmiyor, sessiz, sakin, sosyete ve cemiyet hayatından uzak, öyle boy boy davetlere katılayım, çantamla hava atayım tarzı bi kadın değil. Sosyal medya kullanmıyor.

Kim olduğundan başlayayım. Ünlü şarkıcı Melike Demirağ'ın kardeşi kendisi. Hatta Melike 15 yaşındayken, Nevbahar Demirağ'ın annesi 19 yaşında Türkiye güzeli seçildiğinde evleniyor babası. Üvey annesi Afet hanım ile 4 yaş var arasında sadece Melike Demirağ'ın. Sonra Nevbahar doğuyor. İlkokuldan üniversiteye kadar Amerika'da okuyor. 

"Sosyetik güzel" olarak tanıdığımız Yasemin Kozanoğlu ile de kuzenler (teyze kızı) Yasemin hızlı yaşarken o hep ağır başlı, sessiz, sakin, okulunda, işinde gücünde imiş.

Hatta Amerika'da yaşadığı dönemde Tarkan ile sevgiliymiş! 

Tarkan'la sevgili olup, Ali Koç ile evlenmek hangi level ya? Bi de bizim ex'lere bak, Mamakçöplüğü...


Zaten Ali Koç ile de çocukluk arkadaşılarmış. Yıllarca sevgili olduktan sonra (öyle boy boy gezip tozma, fotoğaf verme falan yok, kendi hallerinde bi ilişki) yine sade bi nikah töreni ile evde evleniyorlar. Ali Koç'un o dönem dünya turunda olan babası Rahmi Koç evdeki nikaha gelmiyor. Hmmm işte bu hemen dedikodu kazanının çalkalanmasına sebep. Gösterişten uzak olmak istedik deseler de gayet Çırağan'larda evlenen Koç'lar olduğunu biliyoruz. Yani Çırağan düğünü olmasa da evde (ev dediğim de yalı) nikah biraz fazla sönük geldi bana. Ali Koç ile evleniyorsun sonuçta.


Hamile olduğu için evlendi dendi ama baktım Ekim 2005'de evlenmişler, kızları Sadberk Leyla Koç ise Mayıs 2006'da doğmuş. Arada 8 ay var ama bilemedim şimdi. İkinci çocukları da bi kaç sene sonra doğuyor. Tek erkek Koç torunu olduğunu okudum. Kardashianlar, royal familylere olan hakimiyetim Koç ailesinde yok. Oturup onlara da çalışayım, yandınız Koç'lar...


Türk sosyetesinde görmeye alışkın olduğumuz şaşaha, ihtişam, göze sokma tabii ki Koç ailesi mensubu olduklarından kendilerinde yok. Sonradan görme değiller yani. Nevbahar Demirağ'ın dedesi zamanında Koç'larla falan iş yapan bi aileymiş hatta. Tarzını wooow bulmadım ama çok kötü de değil. 


Şu ekran görüntüsünü aldığım röportajı izledim de pek coşkulu görünmüyor Ali Koç'un başkanlığı hakkında. Zaten başkan olmak hep hayaliymiş. "Destekliyoruz o çok hevesli olduğu için" diyo ama çocuklar ufak olduğu için ihmal etme endişesi içinde olduğu belli. Bi de böyle bi çift olarak çok aşıklar elektriği alamadım. Belki gösteriş sevmiyolar, belki "Birbirimiz için en iyi adaylarız" diyip hayatlarını birleştirdiler. 


Ne iş yaptığını bulamadım onlineda. "Sergileri kaçırmıyor, tenis ve yüzme seviyor" gibi saçma sapan bilgiler var. O kadar okumuş etmiş bir kadının bütün gün sergi gezdiğini sanmıyorum. Türkiye'nin tanıtımı için boğazdaki yalıları anlatan bi kitap yazdığını biliyorum. Kitabı da Londra'da özel bi partiyle tanıtmış. 

Benim bulabildiğim bilgiler bu kadardı. Sizin de bildikleriniz varsa yazın, yeni first ladymizi tanıyalım. (En istemediği şey göz önünde olmaktı, 2 günde benim bloga kadar analizleri çıktı ://)

2018 Yazı Favori Kimonolarım

$
0
0
Beni az biraz tanıdıysanız ezelden beri kimono hastası olduğumu bilirsiniz. Plajda oramızı buramızı örtmeye yarayan, iyi fotoğraf veren, evde kendimizi Bihter Ziyagil gibi hissetmemizi sağlayan, günlük hayatta da giydiğimizde şehirde tatil havası yakalatan, efil efil muhteşem bi icat bence. O yüzden her yaz olduğu gibi bu yaz da favori kimonolarımı listelemeye karar verdim. 


Önce arkadaşımın yeni kurduğu markası SumThink ile başlamak istiyorum. https://www.instagram.com/sumthink.co adresinden inceleyebileceğiniz arkası esprili mesajlı kimonolar benim favorim, özellikle cinli olan 😍 


Dolar kaç olursa olsun alışverişten asla vazgeçmeyeceğim shein favorilerim ise şu şekilde. Leopar çok Nur Yerlitaş vari dursa da doğru şeylerle kombinlendiğinde efsane olabilecek bi parça bence. Diğer hangilerini aldığım da sürpriz olsun, üzerimde görürsünüz zaten.



Şimdi bi aldığım, bi almak istediğim kimono ile devam ediyoruz. Beyaz, sırtı hayvan işemeleli Mono kimonom ile aşk yaşıyoruz, onu aldım ve üstümden çıkarmamayı planlıyorum. İncelemek için buraya tıklayabilirsiniz. 

Gözümü diktiğim ise bordo olan. Tam Asya savaşcıları havasında, üff ne giyerim var ya. Benden önce almak ve incelemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. 


Instagram'da görüp bayıldığım ve hemen sağdaki mavi papağanlıyı edindiğim Chillax bi başka favori yaz markam. Dolabımdaki en renkli şey olabilir. Ama kimono da kaldırıyo renk ve deseni. O yüzden satanist ruhumu bi kenara bırakıp, iş kimonoya gelince rengarenk giyinebiliyorum. Ürünleri incelemek isterseniz adresi şu şekilde: https://www.instagram.com/chillaxofficial

Blake Lively Rüküşlüğü

$
0
0
Sanırım artık odadaki filden bahsetme zamanı geldi. Son filmi "A Simple Favor"ın tanıtım turunda giydiklerinden sonra Blake Lively'nin derinlerde bi yerde yatan rüküşlüğünden artık bahsetmek zorundayım.

Haftada 2 köşe, instagram, projeler yetmiyo bi de blog yazayım dedim, özlemişim yazmayı valla. 



Aile yaşantısına, tavrına, oyunculuğuna, stiline herrr şeyine bayılıyorum ama gelin kabul edelim bazen çoook kötü giyiniyor. Belki de bu kadar iddialı ve şık stile sahip olduğu için giydiği kötü şeyler gözüme batıyor. Met Gala'lardaki performansı her zaman çok vasat gelmiştir bana. Tamam sonuçta kostüm etkinliği, normal kıyafetlerle kıyaslayamayız ama o gecelerde, o konseptte çok da iyi giyinen isimleri görüyoruz. O yüzden en berbat Met stilleri bence. 


Bak bunlar da geçen bi filmi mi bi şeyin tanımında üst üste giydiği şeyler. Allah aşkına herhangi bi oluru var mı? Dümdüz kalem elbisesiyle ne güzel olan bi hatun, neden böyle şeyler yapıyo?


Ben sorunu anladım, ne zaman olay içli dışlı takım yapmaya geliyo, bu kız o zaman bozuyo. Her şey karman çorman, her şey karma karışık. Ben galiba daha sadeliği sevdiğim için bunlar gözümü yoruyo, ruhumu sancıtıyo. Bu kadar film karesinden çıkmış, karikatürize moda canavarı karakter gibi görünmeye gerek yok. 


Hayır bak bi de çok eski kıyafetlerden seçmedim sırf kendimi haklı çıkarmak için. Yoksa Gossip Girl zamanı giydiklerinde neler var neler. Gerçi 2010'lu yılların kıyafetleri şimdiden korkkunçç görünüyor gözüme. Ama o zaman aşırı iyi geliyodu. Bu kadar çabuk eskimesi, bu kadar çabuk kötü görünmesi beni korkutmuyo değil. Sene bu yıl giydiklerimizden tiksincez, vay halimize. 


Velhasıl kelam, çok iyi giyinen bi kadın olduğu için bu kötüler batıyo gözüme. Deneysel takılma annem, kendin ol, böyle çok daha güzelsin. 

55. Antalya Film Festivali Kırmızı Halısı

$
0
0
Kırmızı halıları storyden yazmak daha kolay ama blog yazısının yeri bende hep bi başka. Bu yıl yine katılıp, yerinde takip ettiğim Antalya Film Festivali kırmızı halısı ile blog yazılarına ufaktan geri döneyim diyorum. 

Vincent Cassel'li, Cem Yılmaz'lı dolu dolu bir festivaldi. Eski Türk filmlerini yeniden izledik, yeni festival filmleri gördük ve tabi beni en çok kim ne giydi o ilgilendiriyor. Buyrun yerli ve milli kırmızı halımızaaaa!


Ahu Yağtu ve Defne Samyeli piştisi diyebileceğimiz 2 seçim var karşımızda. Festivalde yaşam boyu başarı ödülü alan Cem Yılmaz'ı desteklemeye gelen Defne Samyeli'nin kıyafetini görünce üstüne bi gömlek bağlamış gibi duruyor Ahu Yağtu. İkisinin de elbisesinin kumaşı tam benim sevdiğim kumaş. İkisinin elbiseyi de çok beğendim sade ve siyah aşığı olarak. Ama talihsiz bi benzerlik olmuş tabi :(


En çok konuşulan kıyafetlerden biri de ev sahibi jüri üyesi Tuba Ünsal'ın seçimiydi. Hakan Yıldırım imzalı bu fırıl fırıl elbiseyi "ilginç" olarak yorumlayabilirim. Tuba Ünsal'ın deneysel şeyleri giymeyi sevdiğini biliyoruz ama ben onu daha sofistike ve Fransız tarzı kıyafetler içinde beğeniyorum. Sıkıntı onda değil, pek de özgün olmayan Hakan Yıldırım'da..


Böyle kabarık, iddialı, ihtişamlı elbiseler daha önce defalarca giyildi, defalarca tasarlandı. Kim Kardashian, Rihanna ve Dua Lipa son zamanlarda dikkat çekenler. 


Ahh Nebahat Çehre❤️ Her zaman asil, her zaman stil sahibi. Modern kesim tulumu, takıları, çantası, saçı ile o kadar asil, o kadar güzel ki, yakından daha da güzel, daha da muhteşem. I love you idolümmmmmmm


Kapanışta değil ama açılış töreninde Vincent Cassel'ı kaçırdığım için çok üzüldüm. Hoş yakalasam nolcaktı sonuçta yeni evlendi barklandı adam ama yine de yakından görmek isterdim. Hiç olmadı konuşmasını dinleyebilseydim, burnumuzun dibine kadar gelmiş adam...


Irmak Ünal'ın peplum üstü çok 2011 değil mi yaa? İspanyol paça pantolon, straplez peplum üst çok demode geldi bana ve hiç kırmızı halılık değil :((


Eric Roberts'a onur ödülünü veren Ekin Türkmen'in beyaz elbisesini Raissa & Vanessa sandım ama değilmiş. Bu sezon her yerde, her markada onların esintisini görmek mümkün. Bu elbiseden tam gelin after party elbisesi olur. Bababa çok anlıyomuş gibi düğünden gelinden neler öneriyorum...


Yonca Evcimik ve Wilma Elles'in kıyafetlerini ise rabbime havale  🤦🏻‍♀️


Konuşmacı olarak katıldığı panelde Hazal Kaya'nın sürpriz doğum gününü kutlamışlar, böyle şeylere hemen gözüm dolar biliyosunuz. Takımının tam fotoğrafını bulamadım ama özellikle kemerini çok merak ettim yılanlı mılanlı bi şeye benziyo tısssss 🐍


Şebnem Bozoklu ve Ferzan Özpetek birlikte katıldıkları panelde çooook tatlıydılar. İnşallah birlikte 390302902 film çekerler. 

Gittim, gördüm, izledim, yerinde takip ettim bu sene de. Buyrun sizin kırmızı halı yorumlarınızı alalımmm.

Kırmızı Halı: American Music Awards

$
0
0
Doymadılar törene, doymadılar ödüle! Taylor Swift'in rekor sayıda ödül kazandığı geceden ne hayır gelir demeden kim ne giymiş, hemen balıklama dalıyoruz. 


Balmain

Taylor dedik, onunla başlayalım. Disko topu bozması elbisesini aslında çook beğendim, hiç seksi gelmez gözüme ama bu gece bi yükselmiştim, ta ki çizmelerini görene kadar! Bizim parası bol zevki az ünlülerden kim giyecek bakalım. Gerçi onlar bile bu dolar kuruyla alışveriş yaparken bi düşünüyolardır. 


Giambattista Valli

Kırmızı halının kadrolu rüküşü Dua Lipa yine yolundan şaşmadı. Vazgeç şu vintage görünme sevdandan ya, annesinin sandıktaki elbiselerini giyen kız çocuğu gibi oluyorsun işte. 


Dolce & Gabbana

Görgüsüzlük ve aşırı paranın tek bünyede harmanlandığı Cardi B, yine ihtişamlı bir şey seçmiş. Bu abartılı tuvaleti de ondan başkası giyemezdi gerçi. Kocişi Offset'in kendisini aldattığı iddiaları her geçen gün daha da fazlalaşırken "İnanmaya başlıyorum ama kanıtım yok" demiş. Kız al telefonu kurcala, biz mi öğretcez. Bu adamda tam 2.000 takipçili koca memeli kızlara yazan ünlü vizyonsuzluğu seziyorum.


Cushnie

Vanessa Hudgens'ı görünce aniden gelen saçları küt kestirme isteği! Bayıldım saçına. Elbisesinin üzerine oturuşu, dekolte kısmı, rengi, modeli son derece minimal ve tam nokta atışı ama tek sıkıntı buruşması. Kötü bi görüntü, hesap edememişler mi acaba. Yav millet uzaya çıktı, geri geldi hala buruşmayan kumaş bulamadı mı şu bilim insanları??


Julien MacDonald

Aç aç reis Heidi Klum bugün yine nereden ne göstersem elbisesi ile karşımızda. Elbisenin runway hali çoook daha güzelmiş, böyle boyu bi havada kalmış, bi olmamış geldi. Sarı taksi / uber benzetmesi yapmadan geçemeyeceğim. Hailey'ciğim ne de güzel taşımış.


Redemption

Halsey ve G-Eazy'nin barışmasına kendim barışmış kadar sevinsem de bu elbisesine anlam vermekte zorlanıyorum. Bu kadar alternatif, bu kadar cool bi kızın 2011 kız meslek lisesi mezuniyet kıyafeti içinde ne işi var? Model vasat, renk vasat, ayakkabılar vasat, her şey çok kötü.


Ne şimdi bu? Kırmızı halıda böyle sululukları hiç sevmem! Sana kaldı ilginçlik yapmak. Poppy'ye acil şifa dileyip daha fazla sinirlenmemek için bi sonraki ünlümüze geçiyorum.


Georges Chakra

Ee napalım kusursuzlar da hata yapar demek ki... Jennifer Lopez tam ama tam bir sünnet annesi olmuş. O tüller, o renk, o topuz.. Kim ne taktı diye sinsi sinsi milleti izliyo düğünde. Göğüs dekoltesindeki tülü ona hiç yakıştıramadım. Olmadı J-Lo...


3 kadın 3 takım. Ella Mai, Bussy Philips ve Tracee Ellis Ross kırmızı halıda takım giymeyi seçen isimler. Ella Mai'nin mavi takımının kesimi, kalıbı o kadar kötü ki, ruhum sancıyo bakarken. Busy'ninki ise avam geldi.  Tracee'ninkine ise bayıldım. Aşşırı cool duruyo. Üzerindeki takım erkek giyim markasınınmış bu arada.


Yousef Aljasmi

Mariah Carey hem kırmızı halıda hem sahnede effffsane görünüyor. Normalde Bülent Ersoy'umsu şeyler giyer ama bu sefer iki seçimi de nokta atışı olmuş. Aferin diva, bu sefer oldu. (Bana kaldı onaylamak)


Giambattista Valli

Bak zaten hengovırım, burnumdan soluyorum, bu kıyafet ne Rita Ora?? Giambattista Valli hem Dua Lipa'yı, hem Rita Ora'yı mahvetmiş bu kırmızı halıda. Kaç eve koltuk takımı çıkar üzerindeki kumaştan haberi var mı acaba??


Jordyn Woods ve Ciara'yı gecenin en cooları seçiyorum. Gerçi Jordyn törene katılmadı, bu kıyafeti after partye giderken giydi ama olsun, bisiklet taytının çok insanı rezil de vezir de ettiğini gördük. Jordyn bence bu işi güzel kurtarmış.
Aşkım bebeğim melez meleğim Ciara'nın ilginç elbisesi ise süper alternatif. Tabii ki bir DSquared2 tasarımı olduğunu söylemeyelim.


Leighton Meester'ın siyah beyaz elbisesini sevdim mi nefret mi ettim karar veremiyorum. Galiba sevicem ama o topuzu ve çantası yüzünden genel bi geçer puan veremiyorum.
Kız Amber Heard, aldın Johnny'den paraları, hepsini bağışlıycağına bi stilist tutsaydın kendine. Çok ama çok demodesin!
Bebe Rexha'yı da azcık gülelim diye koydum. Bu ne kılık yaa?? Ne boyuna, ne vücuduna olmayacak keko bi tuvalet içinde. Dolma biber gibi görünüyo.


Gelelim en son beyler turuna. Göz banyosu yaptıracak kimse ne yazık ki yok. Macaulay Culkin bataktan kurtuldu ama "Buna yaşamak mı denir" bakışlarıyla takılıyo ortada.
Post Malone ise yine bi ilginçlikler peşinde. Bu adam bi kokuyo gibi geliyo bana, öyle bi tipi var. 
Shawn Mendez'i ise beğendim. Seni tanımak istiyorum yiğidim!

Ayhh valla özlemişim kırmızı halıları. Yorumlarınızı bekliyorummmm.

Kareli Trendi & Shein 29 Ekim İndirimi

$
0
0
Uzun süre sonra tekrar shein.com'dan alışveriş yapmaya yeniden başladım. 29 Ekim için özel indirim de olunca beğendiklerimi paylaşayım, yaşasın blog ruhu diyerek sezonun en sevdiğim trendi kareli parçaları sizler için toparladım.

"TR67" kodunu kullanarak ekstra %15 indiriminizi unutmayın.


Kareli takım diyince aklıma tabii ki de hastası olduğum Clueless filmi geliyor. Bu arada 2.si çekiliyormuş, müjdemi isterim. Aşağıya bi kaç link bırakıyorum üzerine tıklayarak ürüne gidebilirsiniz. 



Sonbahar demek kahve ve tonları demek!



Sadece takım olarak değil, tek parça bi kareli ürün kullanarak da kombin mümkün. 


Yeni Ev Alışverişim

$
0
0
Bi miktar zorunlu ev hapsinden, bu haftasonu ertelediğim ne varsa yapmaya karar verdim. Bu yazı da onlardan biri.  Evde story falan atarken arkada görüp sorulan eşyaların nereden olduğunu yazacağım

Taşınalı 2 ay olsa da daha tam yerleşemedim. Duvarlardaki eksik tablolar, asılamayan, montelenemeyen, yeri bir türlü bulanamayan oblejer, oturmamış bi düzen olmasına rağmen daha fazla ertelememek için salon ile başlıyorum. 

Markaların üstüne tıklarsanız, ürünlere direkt link verdim, böyle de hizmet işte bize :) 


En sevdiğim köşe burası galiba. Gazetelik H&M'den ve yastık kılıfı , mini sehpa ise Hipicon'dan. Tablolar arkadaşımın hediyesi. Lambayı ise çok dandik bulduğum için paylaşmıycam, fotoğrafta daha güzel duruyodu şldslş Daha şık bi şey bulma çabası içindeyim orası için.


Bir türlü ayak bulunamayan televizyonum allaha emanet bi şekilde duruyo. Altındaki televizyon ünitesi özel tasarım. Hasır saksı Ikea, yanındakini ise Chez İstanbul'dan aldım.


Prizma ayna ve iki koltuk arasındaki üçlü sehpa Hipicon'dan. Ayna tam selfie'lik, üçlü sehpa ise misafir geldiğinde tak tak tak önlerine koymalık. İyki almışım ❤️


Salonun ortasındaki bu anlamsız kirişi ise etrafını çiçek doldurarak kamufle edeyim dedim. Eski Nişantaşı evlerinin genel derdi bu aman napiyim. Çiçeklerime daha iyi bakmak 2019 kararlarımdan biri! Şu arkaya da hala bi kitaplık alıcam inşallah. Eski rafı emaneten koydum öylesine şimdi.


Aylar sonra asabildiğim tablo ise Oxus Art'dan. Bütün duvarları oradan doldurmak istiyorum. Altına "dresuar" almam lazım bu duvar çok boş kaldı. O istediğim şeye dresuar dendiğini de yeni öğrendim...

Daha tam bitmedi ama bitince yatak odam, giyinme odamı falan da paylaşıcam. Böyle kıyıda köşede kalmış, kesin bak dediğiniz dekorasyon önerileriniz varsa açığım!

Cambly İle İngiliççe Öğreniyoruz

$
0
0
Gü nay dıııın, bugün size oldukça işlevsel bir uygulamadan bahsedicem: Cambly!

Hemen ne olduğunu anlatıyorum: Anadili İngilizce olan hocalarla birebir İngilizce dersi
yapıyorsunuz online olarak. Ay ben konuşamam, pratiğim yok,
bu sınava nasıl hazırlanacağım falan diyenlerdenseniz bu uygulama tam size göre.


Hocanızı seçebiliyor, programınızı belirleyebiliyor, görüşmeleri dersleri kaydedebiliyorsunuz. Kursa gitmey üşendim yok, programıma uymadı yok. Her şey sizin kontrolünüzde. Benim en büyük fobim özellikle Türk arkadaşlarımın yanında İngilizce konuşamamaktı. E pratiği de nerede yapayım burda? Cambly'den anadili İngilizce olan hocalardan istediğinizi seçebiliyorsunuz. Memleketi, yaşı, hobileri her şeyleri önünüzde mevcut hocaların. Ve o kadar nazik, o kadar öğretmeye yönelikler ki. 

Eksiğiniz neyse, yoğunlaşmak istediğinizi belirtip tamamen amaca yönelik.
İster bi mülakata hazırlanmak için, ister bi sınava.. Mesela IELTS ve TOEFL gibi
İngilizce yeterlilik sınavına hazırlananlar çokça tercih ediyormuş.


Ya da bi şirkette İngilizce mülakatınız mı var, hemen alın bi kaç ders,
mis gibi oturduğunuz yerden pratik.


Hocanızın özgeçmişini, ilgi alanlarını görebildiğiniz bi bölüm var, kafanıza hangi hoca yatıyorsa, kimle ders yapmak isterseniz onu siz seçiyorsunuz.

Benim canım akademi üyelerime özel de "yılan10" kodunu kullanarak ücretsiz bi deneme dersi yapabilirsiniz. App store ve android uygulamaları mevcut. Ya da https://www.cambly.com dan da direkt olarak deneyebilirsiniz.

Hadi bakalım İngiliççe bilmeyen kalmasın, bigün nenemle tanışırsınız falan diliniz tutulmasın.

Kırmızı Halı: Grammys 2018

$
0
0
Amerika'nın Kral Tv Müzik ödülleri Grammys dün gece New York'da sahiplerini buldu. Daha çok şovların, performansların ön planda olduğu bi ödül töreni olduğundan kırmızı halısından çok sahne önemli ama paylaşılmış tüm videolar telif haklarından dolayı silindiği için ben performanslardan ziyade tören öncesindeki kırmızı halıdan bahsedeceğim.

Bu ödülü birer ikişer değil üçer beşer sekizer vererek yüceltiyolar müzisyenleri, dün gece de Bruno Mars kucakları bi ton ödülü. En iyi albüm, en iyi kayıt, en iyi şarkı, en iyi hip hop şarkı ne buldularsa verdiler bizimkine. 




Törende ve tören öncesi etkinliklerde Beyonce ve Jay-Z"Biz bu piyasanın tanrılarıyız" showu yaptılar adeta. Blue Ivy ikisini de parmağında oynatıyor adeta, allah günah yazmasın da nasıl itici hareketleri var, nasıl bilmiş. "Sinirli rap" yapacak ilerde gibi hissediyorum. Beyonce'nin 3 siyah kıyafetine de bayıldım, Jay-Z de götü göbeği eritmiş, ama insanın içi güzel olsun işte...


Adam Selman

İşte kraliçeeeeee! Rihanna'cığım Wild Thoughts performansınaki elbisesi, saçı, dansları muhteşemdi, videoyu bulup izlemenizi öneririm. 


Yves Saint Laurent - Alexandre Vauthier

Ama bu nedir yaaa! Aynı gecede hem mahallenin şoparı hem de dünyanın en cool kadını olarak nasıl görünebiliyorsun Riri'ciğim? O belden bağlamalı crop toplu halindeki duruş, bakış ıyy hele o tırnaklar. Bi sonraki karede ise Kendrick Lamar ile olan "Loyalty" düeti ile ödül aldıkları kıyafette nasıl cool, nasıl Rihanna


Gucci

İşte sahalarda görmek istediğimiz Lana Del Rey! Saçlarını modern kestirmiş, vintage görünümlü salak sulak gecelik tipli elbiseler yok, kilo vermiş, yüzü gülüyor. Üst üste gördüğüm kötü kıyafetlerden sonra onu böyle görünce en beğendiğim isimlerin başına aldım tabi.


Ralph & Russo

Rita Ora, Angelina'nın meşhur pozuna özenmiş ama 30 cm bacağı olduğu için pek bi komik olmuş. Normalde böyle klişe şeyler yerine hep cesur tercihler yapardı ödül törenlerinde. Sırf Golden Globes'da herkes siyah giydi diye bu da özendı galiba. Kız o eylem bitti, gül taksan yetiyodu.


Yanina Couture

Aşkımlara bakın yaaa! Chrissy Teigen ve John Legend her zamanki gibi muhteşem. 7 aylık hamile olan Chrissy bebeğin cinsiyetini de açıklamış. Luna ya erkek bi kardeş geliyo. #timesupp derneği için 200 bin dolar bağışlamış çiftimiz dün gece de. Ay yerim sizi ya hem şık, hem iyi kalpli, hem tatlı, hem cömert olmasanız mı?


Armani Prive

Ey gidi etten elbiselerle, yumurtanın içinden çıkarak gelen Lady Gaga da piyasaya yenik düşmüş ve korkunç sıkıcı bir tuvalet içinde gelmiş. Tabi yine kendini tutamamış donla geziyo ortalıkta ama o kadar çok yapıldı bu dantel tulum tafta etek, o kadar çok giyildi ki, nerde senin Lady Gaga'lığın. Vegan olup eti yumurtayı bıraktın hadi bari zincir mincirli bi şeyler giyseydin.


Armani Prive

Aaa ama şimdi burda hakkını yiyemeyeceğim. Joanne ve Million Reasons'ı sergilediği performansta beğendim. Prenses sendromlu bi tuvalet olsa da o sahne şovuna gayet uyuyordu giydiği, onu da bulup izlemenizi öneririm.


Ashi Studio

Cardi B, cesur bi seçim yapıp Rihanna'cılık oynamış ama ı ıhhh, sınıfta kalanlardan. Bu kadar iddialı bi seçime önden saç çıkarmalı düğün topuzu nasıl yapılabilir? Kırmızı halıda hanımefendi, sahnede serseri performansı için google amcaya buyrunuz. Mikforon uzatıldığında "Az sonra ödül almayı sabırsızlıkla bekliyorum" diyen Cardi B. geceden eli boş ayrıldı asşldlşd


Zac Posen - Ashi 

Katie Holmes korkunç bi saç modeli ama fena olmayan bi elbiseyle karşımızda. Ne kocadan, ne çocuğundan yüzü güldü, o yüzden üzerine gitmeyeceğim. Her ödül törenim var diyene koşa koşa giden Heidi Klum yine şaşırtmadı, o sabit kalıyo törenleri onun üzerine kuruyorlar herhalde. Elbisesi o kadar çok yapıldı, o kadar çok giyildi ki, kötü bile diyip ağzımı yormak istemiyorum. 


Emilio Pucci 

Yerli ve milli Heidi Klum'umuz Şeyma Subaşı da töreni kaçırmayanlardandı. İstanbul'da arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkarken bile daha cool giydiği oluyordu, bu parıl parıl elbiseye bayıldığımı söyleyemeyeceğim. "Bunun ne işi var burda" sorularına ön yanıt olarak CBS'in davetlileri olarak katıldıklarını paylaşmış stoysinde. E mantıklı tabi tv yapımcısının ve eşinin davetli olarak katılması. 


Alex Perry

Kristin Cavalleri hem çakma hem de korkunç bi çakma elbiseyle katıldı. Bi kaç sene önce Rihanna'nın Met Gala'da giydiği Stella McCartney takımın korkunç bi kopyası. Bel kısmındaki oturmayan tül kısım re za let!


Armani Prive

Ahh gençliğimizin cool Pink'i ahh! Sen bu hallere düşecek kadın mıydın.. Murat Övüç tüylerinden elbise giymiş, anası danası kocası çoluk çocuk kırmızı halıda yürüyor.... Üzüntüden daha fazla konuşamıycam...


Bruno Mars'ın sevgilisi Jessica Caban'ın elbisesine aşık oldum sanırım. O rengi, ipeksiliği, dekoltesi, kollarındaki tüylü şeyi bayıldım bayıldım. Bi karış boyu var türlü türlü huyu var ama kapmış fıstk gibi kızı...


Balmain - Nudie's  Rodeo - Dolce & Gabbana 

Takım giyen hanımlardan bi tek Anna Kendrick'in Balmain takımını beğendim. Kesimi, kumaşı, içinden görünen dantel detay, pembe ayakkabılar harika. 
Kesha ise o kadar kötü o kadar kötü ki, sırf taciz davalarından dolayı destek olmak için susuyorum, üzerine gitmiycem.
Janelle Monae'nin D&G takımını da boklamayayım şimdi o da cool. 


Vivienne Westwood - Valentino - Zac Posen

Gecenin kırmızı tercihleri Camila Cobelo en  sevdiğim isim oldu. 
Lena Dunham'ın yuvasını yıkan Lorde'nin elbisesi ise demode, ben de Seren Serengil gibi aileden yana olduğum için Lorde'den soğudum bi tık adslşd
Miley Cyrus'ı böyle hanımefendi görecek miydik a dostlar? İnsan gerçekten hayret ediyor.


Christian Siriano 

Çakma AdeleKelly Clarkson kendi kendine nişan pozları veriyor gibi ahsddlsl. Damat nerde bacım? O maşalı saç, o kıyafet, gülü tutuş şekli beni güldürdün allah da seni güldürsün Kelly Clarkson...



Bunlar kim allah aşkına tiplere bak! Nerde elinden cigara düşürmeyen müptezel var rapci oluyo, böyle törenlerde salak sulak geziyorlar. Tarz desen değl, cool desen değiller, bi garip tipler topluluğu. Alın bakın tek bizde olmuyo yani...


Bao Tranchi

İşte bu bee kadınım Alicia Keys'e bakar mısınız? Kırmızı halıda makyajsız gezme akımını başlatan isimdir, bu kadar güzel olunca makyaja falan gerek yok tabi. Kocası Swizz Beats'e de bayılırım, 10 numara olmuşlar dün gece de. 


Alexandre Vauthier 

Hailee Steinfeld beni cepli tuvalet giymesiyle 12'den vurdu. Kırmızı halıda böyle şeyler giymeyi çook beğenmiyorum. Mor çizmelerden de nefret mi etsem, cesur mu bulsam karar veremedim, seçimi size bırakıyorum.


Maggie Marylin - Jean Paul Gaultier 
Gecenin olayı beyaz gül idi biliyorsunuz. Tacize karşı sessiz kalmamak için herkes beyaz gül taşıyordu dün gece. Sarah Silverman gülü ısırmayı tercih etmiş. File çorabı bi ara çok yücelttik ama aşırı hızlı boku çıktı, o yüzden çok ucuz gösterdiğini düşünüyorum, elbisesi de gündelik gibi zaten. 
Miley'nin JPG tulumu ise efsane güzel. Ayaklarıının taştığı ayakkabılarını gözmez olaydım keşke, baş parmaklar firarda...


Deri ceketle törene gelen anadolu rockcı gibi kaşe paltoyla kırmızı halıya gelen Nick Jonas'ı kınıyorum, bi takım geçiremedin mi üstüne..
Shaggy ise ölmemiş Sting ile poz veriyor. (Shaggyölmüş geyiğini hatırlayanlar ses versin)


Klişelerin dışına çıkan beylerden Zayn Malik'in hakkını verelim şimdi. Pembe bi takımla maymuna dönmeden cool olmuş paşam.
Sam Smith için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Takımının modeli çook kötü.
Beyazlar içindeki Donald Glover ise rüyalarımı süslüyor.


Trump'a laf sokmasız bi tören olur mu, elbette olmaz? Kendisini ağır eleştiren, dalga geçen Fire and Fury kitabından sayfalar okumuşlar Hilary Clinton, Snoop Dog, Cardi B. gibi ünlü isimler. Kitapta Trump'ın odasında saatlerce tek başına oturup tv izleyerek Mc Donalds yediği falan yazıyo sşlslş

Taylor Swift'siz, Justin Bieber'siz, Ed Sheeran'sız, Selena Gomez'siz bi tören olsa da eldekilerle idare edicez işte. Gerçekten ismini cismini bilmediğim yüzlerce garip kıyafetli tip vardı, dalga geçilcek gibi bile değiller.

Bi kırmızı halıyı daha kazasız belasız atlattık. Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorumm!

Gianni Versace Cinayeti ve Sonrasında Yaşananlar

$
0
0
"American Crime Story'nin yeni sezonunda Gianni Versace cinayeti işlenecek" haberi ortaya çıktığından beridir ne kadar heyecanlıyım biliyorsunuz. Setten gelen her detayı, her fotoğrafı paylaştım ve 2 bölüm oldu dizi yayınlanmaya başlayalı. Bu cinayet ile ilgili çok soru geldi, anlatmam çok istendi ben de şöyle detaylıca bi anlatayım, herkes aydınlansın istedim.



Gianni Versace kimdir önce onunla başlayalım. 1946 yılındaİtalya'da doğan Gianni, terzi annesine yardım ederek başlıyor kariyerine diyebiliriz. Önce mimari ile ilgileniyor, sonra 26 yaşında Milano'ya taşınıp moda sektöründe çalışmaya başlıyor.

Kısa bir süre sonra yeteneği sayesinde hızla yükseliyor, marka devleşiyor, müzikaller, tiyatrolara kostümler tasarlıyor, sanat çok ilgili, kendi kumaşını üretiyor, defileler, şovlar, eğlence dolu dolu bir hayat geçiriyor. En ünlü modeller onun hastası, Madonna'lar, Naomi Campbell'ler, Michael Jackson'lar, o dönemin en ihtişamlı, en gösterişli hayatını yaşıyor. 

Emeklilğini geçirmek için Miami'de muhteşem bi konak mı köşk mü ne denirse işte, harika bi yapı tasarlıyor ve bamm! 15 Temmuz 1997'de evinin önünde kurşunlanarak öldürülüyor!


Tüm dünyayı şoka ve üzüntüye sokan bu cinayeti işleyen Andrew Phillip Cunanan kim peki, Versace ile ilişkisi ne?

"İlişki yaşadığı bir eskort tarafından öldürülen Versace" olayın en çok duyduğumuz versiyonu. Ama Andrew'in karakterini biraz incelediğinizde pek de öyle değil.

IQ'su çok yüksek, 10 yaşında ansiklopediler ezberleyen, kronik yalancı bir sosyopat aslında Andrew Cunanan. Babasının tüm parasını kaybetmesinin ardından rahat yaşamı bir anda ellerinin arasından kayıp gidince başlıyor sorunları. Üniversiteyi bırakıp çok zengin bir adamın sevgilisi oluyor önce. Milyon değil milyar dolarları olan bir adamdan bahsediyoruz. Daha sonra bu kişi kendisini terkedince içindeki ruh hastası çıkıyor ortaya. 

Zengin geylere eskortluk yapmaya başlıyor, bi süre sonra yaşlanıp artık ilgi çekemiyor o dönemlerin eşcinsel piyasasında. Satış temsilcisi olan Jeffrey Trail ile evinde tartışırken adamı çekiçle vura vura öldürüyor, halıya sarıp saklıyor. Olayın yaşandığı evin sahibi arkadaşı David Madson'ı ikna edip cesedi taşımak için bir göl kenarına gidiyorlar ve orada David Madson'ı da öldürüyor.

Panik yapıp, parasız kalınca eski sevgililerinden gibi olan, zengin iş adamı Lee Miglin'in evine gidip onun da parasını, saatlerini alıp adamın ellerini kollarını bağlayarak öldürüyor. Öldürdükten sonra duş alıp, sandviç yiyip, traş oluyor. 

Bu cinayettten sonra FBI'ın en çok aranan 10 katil listesine giriş yapıyor. 

İş adamının arabasıyla kaçmaya başlıyor, arandığı için iyice kapana sıkışıp, zıvanadan çıkıyor. Bir mezarlık görevlisini vurup onun parasını ve kamyonetini alıp devam ediyor, işlenen cinayet sayısı 4 oldu!

Gianni Versace'ye takık olan Andrew Cunanan, pis ve izbe bir otelde günlerce onu öldürme planları yapıyor. Ve 4. günün sonunda kapısının önünde vuruyor Gianni Versace'yi.


3. cinayetten beri kimlik bilgileri elinde olan Amerikan polisinin savsak davranması yüzünden bu kadar ileri gidebildiği uzun yıllardır konuşuluyor. 

Narsist, beğenilme arzusu içinde yaşayan Andrew Cunanan, Versace'yi öldürdükten sonra bir zafer kazanmış, hedefine ulaşmış gibi tatmin edici hisler yaşamış, öyle söyleniyor "Vulgar Favors" kitabında. (Kitaba dönücem)


Gianni Versace'yi öldürdükten sonra Miami'de zenginlerin yaşadığı bi bölgedeki boş olan bu yüzen eve gizlice yerleşiyor. Bu evde 8 gün yaşadıktan sonra ağzına ateş ederek intihar ediyor, diğer 3 cinayeti işledi silah ile. Cesedi yakılan Andrew Cunanan'ın külleri, San Diego'da bi mezarlıkta bulunuyor. 


Peki herkes tarafından sevilen, yeteneği ve iyi kalpliği ile anılan Gianni Versace'den ve diğer kurbanlarından ne istedi Andrew Cunanan?

HIV olduğunu öğrendikten sonra delirip bu cinayetleri işlediği söyleniyor ama yapılan otopside HIV olmadığı ortaya çıkmış. 

Acımasız eşcinsel piyasasında artık tutunamayacağını bildiği için, tamamen güzelliğe, beğenilmeye, paraya odaklı yaşadığı için girdiği ağır depresyon sonrası zaten stabil olmayan ruhsal durumu bu cinayetler silsilesine sürüklüyor onu. "Seri katil" olarak anılsa da aslında zincirleme cinayetler işlediği için pek seri katil sayılmaz. Çoğu plansız, ihtirasına ve ihtiyaçlarına yenik düşerek yapılmış hatalar..

"Gianni’yi doyumsuz bir zevkle öldürdüm, çünkü o benim sahip olmak istediğim, ama hiçbir zaman elde edemeyeceğim her şeyi kişiliğinde bulduğum bir idoldü."

Yaşasaydı bunları söyleyeceği iddia ediliyor Vulgar Favors" kitabında. 


2 bölümdür bayılarak izlediğim American Crime Story de aslında bu kitabın uyarlaması bir dizi. Yani bir dedikodu yazarı olan Maureen Oth'un yazdığı, neyin gerçek neyin hayal ürünü olmadığını bilmediğimiz bilgilerle örülü aslında "magazin" bi kitap. 


Donatella Versace'nin dizinin tüm yapımcılarına hatta oyuncularına bile milyon dolarlık davalar açacak kadar sinirlenmesine sebep olan şey ise kardeşi Gianni'yi yanlış yansıtmaları, anısına saygısızlık edildiğini düşünmesi.

Dizide orgy'ler yapan, HIV olarak gösterilen Gianni'nin böyle anılmasını istemiyomuş. Bence hiç de kötü yansıtmıyolar ayrıca adam o zamanlar gay camiasının en gözde ismi, kimse onu 3'lü seks yaptı diye afaroz edecek değil, kimler ne boklar yiyor.


(Soldaki Donatella Versace rolündeki Penelope Cruz - sağdaki gerçek Donatella)

Ben diziyi, yarattığı o ihtişamlı dünyayı, katil Andrew Cunanan'ın motiflerini göstermesini, Donatella ve Gianni arasındaki sevgiyi, çekişmeleri gösterdiği için sevdim. Dizi bittiğinde stil incelemesi de yazacağım ayrıca. 


Versace'nin kendisine inşa ettiği görkemli ev şu an The Villa Casa Casuarina adı altında lüks bir otel olarak işletiliyor, Donatella'nın hiçbir hakkı yok otelde. Gizli geçitler, altından havuz, paha biçilemez sanat eserleriyle dolu ev şimdilerde sıradan lüks bi otelcik kalmış sadece. 


Dizide Ricky Martin tarafından canlandırılan, Gianni Versace'nin o dönemki sevgilisi Antonio D'Amico da Versace Sport bölümünün tasarımlarını yapıyordu. Versace mirasında tüm evlerinde istediği kadar yaşama hakkı ve aylık 26 bin euro'ya denk gelen bi nafaka bırakmış. Ama Donatella'nın açtığı davalar sonucu evlerde yaşama hakkı elinden alınmış. Cadılığı ortaya çıkıcak diye diziyi istemiyo bu kadın bence. Antonio D'amico da diziden memnun olmayıp dava açanlardan. Ben hariç kimseye yaranamamış dizi alşdslşd

Aslında daha uzun uzun yazacaktım ama vaktim kısıtlı olduğundan daha da sarkmasın diye bu kadar yazabildim. Sizin bildiğiniz başka şeyler varsa yorumlarda paylaşın, yoksa da öğrendiğiniz kadarı sizi ne kadar şaşırttı işte ne oldu ne bitti bekliyorum yorumlarınızıııı.
Viewing all 292 articles
Browse latest View live